‘Yeme bozukluğu tedavi edilmezse tehlikeli sonuçlara neden olabilir’


Yeme bozukluklarının genellikle Batı ülkelerinde ve kadınlarda yaygın olduğunun araştırmalarla gösterildiğini söyleyen Uzm. Klinik Psk. Özge Şengün, “Aynı zamanda büyük çoğunluğu ergenler oluşturuyor. Yeme bozukluğuna sahip kişilerin onda birlik kısmı ise erkeklerden oluşuyor. Kadınların yaklaşık yüzde 1.4’ü ve erkeklerin yüzde 0.2’si anoreksiya nervozadan; kadınların yüzde 1.9’u ve erkeklerin yüzde 0.6’sı bulimia nervozadan etkilenirken, kadınların yüzde 2.8’i ve erkeklerin yüzde 1.0’ı tıkınırcasına yeme bozukluğu geliştirir. Yani tıkınırcasına yeme bozukluğu en yaygın yeme bozukluğudur” diye konuştu.

YOĞUN STRES YEME BOZUKLUĞU İÇİN RİSK OLUŞTURUYOR

Yeme bozukluklarının psikolojik, sosyokültürel ve ailesel nedenlerden kaynaklı olabileceğine işaret eden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Özge Şengün, bireyin vücuduyla ilgili memnuniyetsizliği ve zayıflama konusundaki obsesif düşüncelerinin de yeme bozukluklarında başlıca rol oynayabileceğinin altını çizdi.

“Kendiyle ilgili olumsuz temel inançlara sahip düşük özgüven ve özsaygısı olan, duygusal yoksunluk hisseden, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri olan, depresyon ve kaygı bozukluğu yaşayan ya da yoğun stres altındaki kişiler yeme bozukluğu geliştirmek için daha çok risk altındadır” uyarısında bulunan Şengün ayrıca şu bilgileri de paylaştı:

“Bu hastalar sürekli tartılabilir, depresyon ve anksiyete hissedebilir, aşırı egzersize, intihar girişimine, madde ya da uyuşturucu kullanımına yönelebilirler. Yeme bozukluğu olan kişiler bunu fark etmeyebilir veya bu davranışlarından utandıkları, suçluluk duydukları, eleştirilmekten çekindikleri için yeme bozukluklarını yakınlarından gizleyebilirler.”

EN SIK ŞU BOZUKLUKLAR GÖRÜLÜYOR?

En sık görülen yeme bozukluklarının anoreksiya nervoza, bulimia nervoza, tıkınırcasına yeme bozukluğu, diğer tanımlanmış yeme ve beslenme bozuklukları şeklinde sınıflandırıldığını ifade eden Özge Şengün, “Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza bu hastalık grubu arasında psikolojik belirtilerin yanında ciddi bedensel sorunların birlikte bulunduğu iki hastalık grubudur” diye konuştu.  Şengün yeme bozukluğu türlerini hakkında ayrıntılı açıklamalarda da bulundu.

ANOREKSİYA NERVOZADA; ÇOK FAZLA KAYGI VE KORKU VARDIR

Anoreksiya hastalarının çok zayıf olmalarına rağmen beden algılarındaki bozulmadan dolayı kendilerini kilolu buldukları ve yediklerini kısıtladıklarını vurgulayan Şengün, “Anoreksiya Nervoza’dan mustarip kişilerin kilo almaya yönelik çok fazla kaygıları ve korkuları vardır. Çok fazla diyet yaparlar neredeyse hiç yemezler ve aşırı egzersiz yaparak kilo vermeye çalışırlar. Kısıtlama ve kilo kaybı, anksiyete belirtilerinde ve takıntılı düşüncelerinde artışa neden olabilir” dedi. 

BULİMİA NERVOZA; YEME TARZLARINDAN UTANÇ DUYARLAR

Bulimia Nervoza’nın ise kişiler normal kilodayken de ortaya çıkabilen ve yine kilo alma kaygısıyla bağlantılı bir bozukluk olduğu bilgisini veren Özge Şengün, “Bulimia Nervoza’da tıkınırcasına yeme ve (kilo alma kaygısı ve suçluluk hissettikleri için) kusarak yediklerinden kurtulmaya çalışma görülür. Tıkınırcasına yeme fazında yemek yemeyi durduramadıkları ve kontrol sağlayamadıkları duygusu hâkimdir. Yeme tarzları yüzünden utanç duyar, yargılanmaktan korkarlar bu yüzden çoğunlukla gizlice tek başlarına yemeyi tercih ederler. Aynı zamanda laksatif kullanımı, idrar söktürücü ilaçların kullanımı, aşırı egzersiz yapma veya zaman zaman hiç yememe gibi davranışlar gözlemlenebilir” diye konuştu.

TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU YEDİKTEN SONRA PİŞMANLIK VARDIR

Tıkanırcasına yeme bozukluğu, kişinin aynı zaman koşullarında yiyebileceğinden çok fazla yemeği kısa süre içerisinde yeme durumu olarak tanımlanıyor. “Üç ay içinde haftada bir kez normalden daha hızlı, rahatsızlık verecek kadar tokluk hissedene kadar yeme, aç değilken de aşırı ölçülerde yeme şeklinde görülür” diyen Özge Şengün şu bilgileri verdi:

“Kişi tek başına yemeyi tercih eder, kontrolsüz derecede yedikten sonra çökkünlük, suçluluk, kendinden nefret etme gibi duygular hisseder. Duygusal açlıkları nedeniyle yemek yemeyi sorunlarla karşılaştıklarında bir rahatlama yöntemi gibi görürler; fakat sonrasında pişmanlık duyarlar.”

UYKU DÜZENİNİ OLUMSUZ ETKİLER

Tüm bu yukarda sayılan yeme bozukluklarıyla ilişkili olan fakat hiçbirini tam anlamıyla karşılamayan sınırlı olarak karşılayan kişilerin “Diğer Tanımlanmış Yeme ve Beslenme Bozuklukları” tanısı aldığını söyleyen Özge Şengün, “Bu bozuklukta kişiler diğer bozukluklarla benzer semptomlara sahiptir. Bunlara ek olarak gece uykudan uyanarak yemek yeme ihtiyacı hissedebilirler, gece yemek yeme sıkıntı yaratacak ve işlevselliklerini bozacak boyuttadır” diye konuştu

TEDAVİ EDİLMEDİĞİNDE TEHLİKELİ SONUÇLAR GÖRÜLEBİLİYOR

Yeme bozukluğu rahatsızlıklarının tedavi edilmemesi halinde kemiklerin zayıflaması, tansiyon ve kalp sorunları, kas erimesi, kansızlık, sindirim sisteminde hasarlar, hormonal değişiklikler, saç ve tırnaklarda kırılganlık, dişlerde aşınma, depresyon, anksiyete bozukluğu gibi ciddi sağlık sorunlarının oluşabildiğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Özge Şengün, “Yeme bozuklukları bireyin sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilir; bu yüzden yeme bozukluklarının tedavisi için psikiyatristler ve psikologlardan destek istemek ve psikoterapi alınması çok önemlidir. Özellikle anoreksiya nervoza ağır durumlarda yaşam kaybıyla sonuçlanabileceği için hastane yatışı gerekebilir. Başlıca tedavi yöntemleri arasında Bilişsel Davranışçı Terapi, Aile Terapisi (özellikle genç hastalarda), Grup Terapileri, Bilişsel Analitik Terapi, Kişilerarası Psikoterapi yer alıyor. Psikoterapiler sayesinde yeme bozukluğu olan bireyler yeme davranışlarının altında yatan nedenleri keşfedebiliyor ve alternatif baş etme stratejileri edinerek yaşam olayları karşısında daha dirençli olabiliyor” diye konuştu.

ÖNCE ALTINDA YATAN NEDENLER SORGULANMALI

Yeme bozuklukları ve beslenme tedavisi içeriğini anlayabilmek için öncelikle altta yatan nedenlerin sorgulanması gerektiği uyarısında bulunan Özge Şengün, “Terapiler sırasında hastanın yeme davranışının altında yatan hangi duygu ve düşünceler var, neler bu davranışı tetikliyor ve neler yapılabilir bunlar üzerine çalışır” diyerek şunları da aktardı:

“Psikoterapilerle eş zamanlı olarak bir beslenme uzmanıyla beslenme alışkanlıklarının yeniden kazanılması sağlanabilir. Bununla birlikte yeme bozukluğu olan bireye karşı, yakınlarının tutumu da oldukça önemli. Aileler yeme bozukluğu olan bireylerin kilolarına ve vücut görünümlerine eleştirel yaklaşımda bulunmamalı, tam tersi kilolarından ve görünümlerinden bağımsız olarak değerli olduklarını hissettirmeliler. Onların zayıf olmak için baskı altında olduğunu düşünüyorlarsa yardım almayı önerebilirler. Sofra düzeninde birlikte yemeyi rutinlerinin bir parçası yapabilirler. Sağlıklı beslenme ve sağlıklı egzersiz alışkanlıkları edinmeleri konusunda destekleyici ve yardımcı olmaları önemli. Yeme bozuklukları olduğunu düşündükleri noktada mutlaka bir uzmandan yardım almaya yönlendirmeliler.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Next Post

Son Haberler

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com