BASRİ DOĞAN | AMSTERDAM, TR724
Şarkıcı ve söz yazarı Süvari Öztürk’ün yeni albümü Enkaz, Amsterdam’da sevenleri ile buluştu. Amsterdam Burgerhart Vakfı’nın organize ettiği konserin ardından TR724’e konuşan Süvari Öztürk, yeni albümü Enkaz albümünün karanlığa karşı bir başkaldırı olduğunu söyledi.
Özellikle sanat camiasından zulüm ve hukuksuzluklara yeterince ses çıkmamasının düşündürücü oluğuna işaret eden Süvari, ”Maalesef bizim ülkemiz Türkiye’de yüz yılardır aydınlar, sanatçılar hep sürgün, hep zulüm ve baskı gördü. Bugün de sürgünde biten hayatlar var. Haksız yere hapis yatan insanlar var. Maalesef yüzlerce çocuklar anneleri ile hapishanelerde. Zulüm dediğimiz zaman, baskı dediğimiz zaman, sürgün dediğimiz zaman, bu ülkenin tarihinin tamamını görmek gerekiyor. Dolayısıyla kendi şarkılarım ile, Nazım Hikmet, Ahmet Kaya, Cem Karaca, Ercan Aydın, Barış Manço ve Zülfü Livaneli’nin de sözlerini anmaktan şeref duyuyorum. O boynumuzun borcu. Onlar bize devredilmiş bir sancak olarak görüyorum. Bu bir bayraktır. Bunu düşürmemek lazım. Sanat özellikle de Müzik. Aynı onur ve şerefi ile devam etmesi gerekir.” ifadelerini kullandı.
Son albümü Enkaz’a yönelik olumlu ilgiden son derece memnun olduğunu dile getiren Süvari Öztürk, ‘Enkaz’ın hikayesini şöyle anlattı: “Bu şarkıları yapmaya 2015 yılında başladım. Gezi olaylarında Berkin Elvan’ın ölümünü hepimiz gün gün takip ettik. Dolayısıyla içimizdeki bir öfke, bir hayal kırıklığı ve acı git gide büyüdü. Daha sonra boğuşan Aylan bebek, boğulan Feridun, işkencede öldürülen Gökhan Açıkkollu, cansız bedeni bir haftadır sokaktan alınamayan Taybet ana. Yine cenazesinin annesinin on gün boyunca evinde derin dondurucuda tutmak zorunda bırakmak zorunda Cemile. Yani bunları gördükçe içimiz bir protest bir başkaldırı oluştu. Ben zaten 2105 yılından itibaren bu şarkılarımı yapmıştım. Sonrasında birçoğunu da yayınladım. Sonra Türkiye’de devrimci müzisyen Ercan Aydın benim bu konuda yol arkadaşım ve süpervizörüm oldu. Şarkılarımı Enkaz isimli albümümün de Türkiye’nin en seçkin stüdyosunda en seçkin senfoni orkestraları ile ve en seçkin müzik yönetmenleri ile albümleştirdi. Ve sevenlerimle paylaştım.”
RÖVANŞİST İNSANLAR DEĞİLİZ, BIÇAĞIMIZ YOK, SÖZÜMÜZ VAR
Zulüm yapanları unutturmamak gerektiğine vurgu yapan Süvari, tüm yaşananlara rağmen rövanşist olmamak gerektiğinin altını çizdi: “Bizler bunu söyler iken rövanşit bir amaçla söylemiyoruz. Bizler rövanşit insanlar değiliz. Bizim silahımız yok. Bıçağımız ve sopamız yok. Sazımız ve sözümüz var. Bizde tarihe sazımız e sözümüz ile şiirimiz ve şarkımızla bir iz bırakma bir not düşme derdindeyiz. Yoğun bir dönemden geçiyorum. Özellikle ağustos ayında, Türkiye’den benim süpervizörüm Ercan Aydın gelecek. Onunla Hollanda, Almanya, Belçika, İsviçre, İspanya, Avustralya ve Amerika’da konserlerimiz olacak. Şimdi onun hazırlığındayız. Birazda onun heyecanındayız. Enkaz sonrasında yeni albümler gelecek. Bizler halkçı, gerçekçi ve toplumla bütünleşen müzisyenleriz. Bugün neyi görüyor isek onu yazar ve seslendiririz. Bizim işimiz hali tercüme etmektir. Yaptığımız şarkılar tercüme-i haldir. Bugün üzülüyoruz. Bugün acı öfke ve hayal kırıklığı görüyoruz. Şarkılarımıza o yansıyor. Öyle ümit ediyoruz ki yarın güzel günler geldiğinde en güzel festivallere en neşeli şarkıları yine biz yazacağız. Tabii ki halkımızdan dan gördüğümüz ilgi ve destek ile bunun önünü ve devamını getireceğiz.”
OHAL ŞARKIMDA BİRÇOK İNSAN KENDİSİNDEN BİRŞEYLER BULUYOR
Amsterdam’da aralıksız olarak iki saate yakın sahnede kalan Süvari gördüğü ilgiden dolayı dinleyenlerine teşekkür etti: “Amsterdam’da böyle bir güzel salonda bir konser vermekten çok mutlu oldum. Başta zaten bu davet beni çok onure etti. Özellikle bugün korkudan sanatın dili tutulmuşken, bir köşede yazılmış yalnız şarkıları, insanımızın yalnız bırakmaması, ilgi göstermesi, Amsterdam’da bu güzel salonu doldurması beni çok mutlu etti. Beni sevenlere çok minnettarım. Onlara çok teşekkür ediyorum. Şimdi OHAL dönemindeki zulüm çeşitleri ya da KHK ile işlerinden atılan o kadar çok insan o kadar çeşitli insanlar var ki, akademisyenin den, öğretmenine ve pazarda tezgâhlık yapan teyzeye kadar bu zülüm herkese dokundu. Bende çek git OHAL isimli şarkımda her birine yer veremeye çalıştım. Bu eserim birçok insanın kendisinden bir şey bulacağı bir şarkım. Aynı zamanda albümümün de altıncı şarkısı çek git OHAL.”
SOSYAL MEDYADA KLİPLERİNİ YÜZBİNLER DİNLİYOR
Avrupa’da doğan genç sanatçı, 2000’li yılların başında International Business Administration’da eğitim aldı. Avrupa ve Amerika’da Türk Halk Müziğini yaşatmak ve sevdirmek için müzisyen arkadaşlarıyla yıllarca halk şarkıları seslendirdi. Öztürk son yıllarda ise yaşanan hukuksuzlukları dile getirmek için protest müzik yapıyor. Sosyal medya kanalında paylaştığı klipleri ise yüzbinlerce kişi tarafından dinleniliyor. Öztürk’ün yaptığı son albümün ismi ise Enkaz. Albümün direktörlüğünü Ahmet Koç, süpervizörlüğünü de müzisyen Ercan Aydın yaptı. Ada Müzik Stüdyosu’nda kaydedilen Enkaz’ın tonmaysterliğini İhsan Apça ve Özgür Özkan Mete gerçekleştirdi.
HAPİSTEKİ ÇOCUKLARIN ÇİZGİLERİ SERGİLENDİ: KARDEŞLİK VE ÖZGÜRLÜĞE ÖZLEM SERGİSİ
Konser öncesi “kardeşlik, özgürlüğe özlem resim sergisi” karşıladı konsere gelenleri. Cezaevinde anne, baba, evlat, eş dost, kuş, uçurtma, göl, deniz, orman, su hasreti ile çizilen resimler ilgi ve merakla izlendi. Kimi ziyaretçiler sergiyi gezerken gözyaşlarını tutamadı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***