Nisan ayında aşırı sağcı rakibini geride bırakan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, beklenmedik bir şekilde bu kez de aşırı soldan eski Marksist Jean-Luc Mélenchon ile karşı karşıya. Fransa’da Pazar günü yapılacak seçimlerde Mélenchon liderliğindeki beş partilik ittifakın büyük bir başarı göstermesi bekleniyor. Hatta 577 sandalyeli parlamentoda çoğunluğu bile alabilir.
Aşırı solcu La France Insoumise (Boyun Eğmeyen Fransa) Partisi’nin lideri Mélenchon’un basit bir sloganı var: “Mélenchon: Başbakan”
Paris’in güneyindeki Essonne’da pazar alanında seçmenlerle konuşan Cumhurbaşkanı Macron’un partisinin adayı Paul Midy bana, “Anketlere göre oldukça yakınız” dedi.
Ülke genelinde gücü ellerine almanın temel kaygıları olmaya devam ettiğini belirten Midy bana, Essonne’daki seçmenlerin en büyük endişesinin iklim sorunu olduğunu; özellikle çiftliklerin yanına kurulacak yeni bilim araştırma enstitüsü olduğunu söyledi.
“Binlerce araştırmacıyla dünyadaki en büyük inovasyon alanlarından biri olan Paris Saclay’ı kuruyoruz, burası Fransa’nın silikon vadisi” diye açıklayan Midy şöyle devam ediyor:
“Onu geliştirmemiz lazım, ancak aynı zamanda etrafındaki çiftlikleri de korumamız gerek.”
Mélenchon’un NUPES (Yeni Ekolojik ve Sosyal Halk Birliği) ittifakı; sosyalist ve komünist partiler ile Boyun Eğmeyen Fransa’nın yanı sıra ülkenin ana yeşiller partisini de kapsıyor.
NUPES’in Essonne’da Midy’ye karşı yarışan adayı Cédric Villani pazar alanında bisikletiyle beliriyor, sepetinde kampanya broşürleri var:
“NUPES içinde çok büyük farklılıklar var, özellikle uluslararası siyaset hakkında. Ama ekoloji ve beraberlik programında anlaşmaya vardık. Avrupa hakkında bir oylama olduğunda en iyisinin hangisi olduğunu düşünüyorsak ona oy vermekte özgürüz.”
AB destekçisi Villani’ye, AB ve NATO’ya şüpheyle yaklaşan Mélenchon’u başbakan olarak görmeyi isteyip istemediğini sordum.
Gülerek cevaplayan Villani, “Siyasi deneyimim bana bazı soruların ertelenmesi gerektiğini öğretti” şeklinde cevap verdi.
Essonne’daki kampanya diğerlerinden daha tuhaf çünkü 2017 yılında Macron’un partisiyle siyasete giren Villani iki yıl önce yeşillere geçiş yaptı.
Midy bana, “Bütün kampanyam benim Macron’un adayı olduğumu ve karşımdaki adayın Jean-Luc Mélenchon olduğunu açıklamakla geçiyor” diyor.
“Fransa’da eğer bir reformu geçirmek istiyorsanız parlamentoda salt çoğunluğa ihtiyacınız var. O yüzden bu seçim Macron’a salt çoğunluğu sağlayacak.”
Macron ve onun ittifakının şu anda parlamentoda 345 sandalyesi var. Çoğunluk içinse 289 yetiyor.
Birkaç hafta önce analistler Mélenchon’un yeni ittifakının parlamentoda ciddi olarak çoğunluğu alabileceğinin düşünülemez olduğunu söylüyordu.
Bazılarına göre NUPES 200 sandalye alabilir. Boyun Eğmeyen Fransa’nın şu an parlamentoda 20’den az milletvekili bulunuyor.
Siyaset bilimci Olivier Costa, “Bunun nedeni soldaki bütün partilerin seçimler için birleşmiş olması” diyor. “Buna karşılık aşırı sağ partiler birleşemedi ve Marine Le Pen’in Ulusal Birlik’ini dışarıda bıraktılar. Ayrıca sadece Le Pen’e karşı olmak için cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Macron’a oy verenler şimdi onun gücünü sınırlamak istiyorlar.”
Costa, “Bence Mélenchon’un çoğunluğu kazanma şansı yok ancak oldukça iyi bir sonuç alabilir ve Macron’u ‘kalıcı müzakerelerle’ zorlayabilir” diye ekliyor.
Haftalardır ortalarda görülmeyen Cumhurbaşkanı Macron’un bir anda milletvekillerini destekleme kampanyasına dahil olması bile yeterli bir tehdit.
Protestolar, Covid, Ukrayna savaşı gibi zorluklarla geçen ilk döneminin ardından Macron ikinci şansında daha iyi bir performans göstermek istiyor ve “kalıcı müzakereler” onun planının bir parçası değil.
Ancak bazı seçmenler daha çok müzakerenin kibirli görünen Macron’un işine yarayabileceği görüşünde.
“Bu onu biraz yavaşlatacak ancak başarmaktan alıkoymayacak” diyen özel sektör çalışan Charlotte, “Benim için farklı partilerin olması kötü bir şey değil” diye de ekliyor.
Prof. Costa “Fransız halkı gücün Elysée’de olduğunu biliyor ve Emmanuel Macron’un çok merkezi bir görüşü var. Bu nedenle insanlar Meclis’in karar alma sürecinde fazla etkisi olmadığını hissediyor” diyor.
Bunlar hep, siyasette “Fransız çılgınlığı” olarak bilinen şeyin bir parçası. “Bu sadece dev gibi egosu olan sınırlı sayıda liderin arasındaki bir yarış.”
Peki o zaman Fransa parlamento seçimleri sadece cumhurbaşkanlığı yarışının bir parçası mı?
Jean-Luc Mélenchon bunu onaylayabilir. Kampanyasını hatırlayın: “Başbakan”
Essonne’daki pazarda Paul Midy de bunda bir doğruluk payı olduğunu kabul ediyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***