Cumhurbaşkanlığı kararıyla iptal edilen İstanbul Sözleşmesi’nin feshine yönelik açılan davanın duruşması Danıştay’da görüldü.
Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, mütalaasını tekrarladı. Kurt, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, kararını sonra açıklayacağını söyledi.
Danıştay’da görülen davada katledilen kadınların isimleri ve hikâyelerini anlatan avukat Müjde Tozbey Erden’in konuşması sırasında katledilen kadınların yakınları salonda ayağa kalkarak fotoğraflarını açarak “Buradayım” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali talebiyle açılan çok sayıda dava, Danıştay 10. Dairesi’nde haziran ayı boyunca gruplar halinde esastan görülecek. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline ilişkin açılan davalardan 15’i bugün görüldü.
Danıştay 10. Dairesi’nde yapılacak duruşmalar arasında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği, SOL Parti, Yargıçlar Sendikası ile Malatya, Zonguldak, Çanakkale, Kars, Artvin, Denizli, Kırklareli, Tokat, Aksaray ve Şırnak Barolarının açtığı davalar yer alıyor.
Ay boyunca sürecek duruşmalar, 23 Haziran’da görülecek 12 dava ile sona erecek. O gün esastan görülecek davalar arasında Kocaeli, Kayseri, Batman, Samsun, Antalya, Ordu, Yalova, Bursa, Muğla, Van, Amasya Baroları yer alırken aynı zamanda Ankara Diş Hekimleri Odası’nın açtığı davanın da duruşması görülecek.
Katledilen kadınlar Danıştay’da: ‘Asıl katil, kadınları korumayan devlettir’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gecede aldığı kararla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı açılan 15 davanın duruşmasına Danıştay 10’uncu Dairesi’nde devam ediliyor.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin başvurularının yanı sıra çok sayıda baro ve sendikanın da aralarında bulunduğu 15 davanın duruşması esastan ele alınıyor.
’20 AİLEMİZLE BİRLİKTE GELDİK’
BirGün gazetesi muhabiri Nisa Küçük‘ün haberine göre, duruşmada savunma yapan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği adına Avukat Müjde Tozbey, “Biz buraya 20 ailemizle birlikte geldik. Öldürülen kız çocuklarının aileleri, annesi öldürülen çocuklar burada. Birkaçından bahsetmek istiyorum. Kızına cinsel istismarda bulunan eşinden ayrılan ve öldürülen Döndü Şengül’ün ailesi burada. Karabük’te defalarca kez karakola giden Vildan Akkaya korunmadı. Vildan’ın ailesi burada.
Biz kadınları öldüren erkekleri sadece tutuklatmak istemiyoruz. Biz kadınların her alanda korunmasını istiyoruz. Öldürülen kadınların asıl katili devlettir. Çünkü kadınları yoksulluğa iten onları korumayan devlettir” ifadelerini kullandı.
‘CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ HUKUKA AYKIRIDIR’
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği adına savunma yapan Avukat Hülya Gülbahar ise şunları ifade etti:”Hukuki bir karmaşa yaratılmaya çalışılıyor. Anayasa’nın 90. maddesi gayet açık. Sözleşmeden çıkıldığı günden beri bütün kadınlar 90. maddeyi okuyor. Uluslararası sözleşmeler Meclis tarafından kabul edilir ve çıkılır. Kanunla yürürlüğü girer ve kanunla yürürlükten kaldırılır. Uluslararası sözleşmelerde Meclis’i bypass edemeyiz.
Cumhurbaşkanı Kararnamesi hukuka aykırı. Biz bütün sözleşmeleri savunuyoruz. Biz aynı zamanda Anayasa’yı savunuyoruz. Bu sorumluluk heyetinizin üzerinde. Sözleşmeden çıkıldığından beri kadın cinayetleri arttı. Net bilgi yok ama her gün kadınlar öldürülüyor. İzmir’de 12 günde 12 kadın öldürüldü. Covid-19 affıyla birçok erkek serbest bırakıldı. Basına yansıyan kadarıyla afla çıkan erkekler 10 kadını, 3 çocuğu öldürüldü.”
PERVİN BULDAN: BÜTÜN KADINLAR VE LGBTİ’LER ADINA…
Başvurucular arasında bulunan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, savunmasında “Bugün sadece HDP’li kadınlar adına savunma yapmayacağım. Bütün kadınlar ve LGBTİ+’lar adına savunma yapacağım. Erkek hukuku değil gerçek yargı diyoruz. Sayın heyet öyle bir karar verin ki, ileride sizlerden vicdanlı yargıçlar olarak bahsedilsin” dedi.
“GREVİO (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu), Türkiye’nin son derece başarısız ve yetersiz olduğunu tespit etmiştir” diyen Buldan şöyle devam etti:
“İstanbul Sözleşmesi tüm devletlere, şiddet mağduru kadınlar için barınma, yaşamını sürdürme gibi her türlü ihtiyacını karşılayacak bütçeyi zorunlu kılar. Ancak bugün Türkiye’de kadınların yaşadığı yoksulluk derinleşirken kadınların nafaka hakkı dahi gasp edilmek istenmektedir. İstanbul Sözleşmesi imzalanmış olsa da ne yazık ki hiçbir zaman etkin biçimde uygulanmamıştır.”
AVUKAT SARUHAN: KÜRSÜDE TEK KADIN OTURUYOR
Aksaray Barosu adına Avukat Şenal Saruhan, “Sayın heyet, bugün sizin görmediğiniz bir sahne var. Kadınlar bugün başka illerden gelip Danıştay önünde birbirlerine sarıldı. Siz de bilirsiniz, ‘Yasalar sokaklarda, alanlarda yazılır’ denir. İstanbul Sözleşmesi de alanlarda yazıldı. Kadınlar ne yazık ki her yerde ikincil konumda. Kürsüde de tek kadın arkadaşımız oturuyor. Bu bile cinsiyet temelli eşitsizliği ortaya seriyor. Biz son 20 yılı sevmiyoruz. Sevdiğimiz bir şey var, bir aradayız. Biz kazanacağız biliyorum. Bunu vicdanlı hukukçular sayesinde de kazanacağız. Kararı verirken çok sevdiğiniz annenizi, kızınızı, eşinizi düşünmenizi istiyorum” ifadelerini kullandı.
NAZLIAKA: FESİHTEN SONRA KADINLAR GÜVENCESİZ
CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, savunmasında, “Şiddet failleri sıklıkla, ‘Ne olacak canım, seni öldürsem de 3-5 ay yatar çıkarım’ cümlesini kuruyor. Fesih kararından sonra kadınların ne kadar güvencesiz olduğu ortadadır” ifadelerini kullandı.
Eşik Platformu ve kızları öldürülen aileler Danıştay önünde açıklama yaptı: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine yönelik Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için açılan ikinci davanın duruşması Danıştay’da bugün yapılıyor. Duruşmayı, davacılar arasında yer alan kadın örgütleri de izliyor. EŞİK Platformu ve kızları öldürülen anneler, duruşma öncesi Danıştay önünde basın açıklaması yaptı.
“Birlikte savunacağız”
Platformu adına konuşan Selin Nakıpoğlu, “Bir kişinin verdiği ‘İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekiyorum, çektim’ kararının iptali için sivil toplum kuruluşları, barolar, muhalefet partileri ve yüzlerce kadın, süreci yargıya taşıdı. 650 kişilik konferans salonunda sayımız bini aştı. Kadın örgütleri, kadınlar, LBGTİ artılar ve avukatlar salonu doldurduk, sözleşmeyi savunduk. Bugün yine burada, ülkenin dört bir yanından yüzlerce kadın birlikte, hukuksuz fesih bildiriminin yargılanmasına tanıklık edecek, İstanbul Sözleşmesi’ni birlikte savunacağız” dedi.
“Bu kavga karanlıkla aydınlığın kavgası”
“Bir tarafta tek kişilik kararlar varsa diğer tarafta biz milyonlarız” diyen Nakıpoğlu, “Neden bu kadar emek? Neden bu kadar mücadele? Çünkü bu kavga, karanlıkla aydınlığın kavgası. Hukukun gücüne, adalete, toplumsal cinsiyet eşitliğine inananların mücadelesi. Bu değerlere inanan herkesin bu mücadelede olması gerekir” diye konuştu.
“İktidarın şiddet dili erkeklerin cesaretlenmesine yol açıyor”
Kadına yönelik erkek şiddetinin en yaygını, en çok yaşanılanın küfre, hakarete maruz kalmak ve aşağılanmak olduğunu belirten Selin Nakıpoğlu, “Örneğin birkaç gün önce Cumhurbaşkanı’nın Gezi’ye katılan vatandaşlar için sarf ettiği sözü duyunca şaşırmadık. Evet, duyduklarımızın en kötüsüydü ama ülkenin yarısına yöneltilen ilk hakaret değildi. Yıllardır dediğimiz gibi, siyasal iktidarın şiddet içeren, bağırıp çağıran dili erkeklerin cesaretlenmesine yol açıyor. AKP iktidarında kadına yönelik şiddetin bu kadar artmasının en önemli nedenlerinden biridir bu” dedi.
“İktidar eril şiddeti teşvik ediyor”
Geçen hafta, 1 Haziran günü kadın cinayetlerini durdurmak amacıyla kurulmuş olan bir derneğin, hiçbir somut olguya dayanmayan kapatma davasının ilk duruşması yapıldı. Siyasi iktidar, muhalif kesimlere ve özelde kadın siyasetçilere, kadın ve LGBTİ hakları savunucularına, kadın sanatçılara sistematik olarak taciz ve baskı uyguluyor; kadına karşı eril şiddeti teşvik de ediyor.
“Cesaretimize, mücadele azmimize ve dayanışmamıza güveniyoruz”
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili kararlarında Cumhurbaşkanlığı aleyhine tavır koyduğunu ve son yargı paketi ile yürütmenin, kendi lehine karar alabilecek üye sayısı ve yapısında değişiklik olmamasını sağlamaya çalıştığını ifade eden EŞİK Platformu Sözcüsü Nakıpoğlu, “Bizler, nasıl bir eşitlik karşıtı iklim içinde olduğumuzun çok farkındayız. Tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nin feshi gibi hiçbir şeyin güncel siyasi oyunlar uğruna yapılmadığını biliyoruz. Hiçbir şeyi hafife almıyoruz, ama umutluyuz. Cesaretimize, mücadele azmimize ve dayanışmamıza güveniyoruz. Çünkü biz çok haklıyız. Sözleşmeden çıkma kararı hukuksuzdur. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi.
“İstanbul Sözleşmesi olmasa daha çok kadın öldürülecek”
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey Erden ise şöyle konuştu:
“İstanbul Sözleşmemiz vardı ama bu kadınlar korunmadı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi uygulanmadı. Ama şöyle bir gerçek var; İstanbul Sözleşmesi olmasa daha çok kadın öldürülecek, daha çok şiddet olacak. Şu an burada bulunan ailelerimizin kızlarını öldüren asıl katil kocaları, babaları, eşleri veya kardeşleri değil, asıl katilleri koruyan devlettir. Biz, bunu söyler, bunu biliriz”
“Kızım koruması olduğu halde öldürüldü”
Öldürülen Gizem Filiz’in annesi Bahriye Filiz, “Benim bir yavrum öldürüldü, iki tane yavrusu vardı. İstiyorum ki katiller dışarıda gezmesin. Benim kızımın koruması vardı, koruması olduğu halde öldürüldü” dedi.
Ebru Gürcan’ın annesi ise sadece “Benim kızımı altı yerinde bıçakladı, iki çocuğunu bıraktı. Ben şimdi onunla uğraşıyorum” dedi ve gözyaşlarını tutamadı.
“Savunduğumuz yaşam hakkıdır”
Avukat Şenal Sarıhan da şunları söyledi:
“28 Nisan’dan sonra burada tekrar çığlığımızı duyurmaya çalışıyoruz. Öyle umut ediyoruz ki süregelen davaların hemen ardından İstanbul Sözleşmesi ile ilgili hukuka uygun bir karar verilecek. Savunduğumuz yaşama hakkıdır”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***