CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nde, “Türkiye’de, 2022 yılının ilk beş ayında 15 çocuk, son 9 yılda ise en az 571 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Çocuktan işçi olmaz. Çocuklar, sabah kalktıklarında iş yerlerine değil okullara gitmelidir” dedi.
Candan Yüceer, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü doyasıyla bugün yazılı açıklamada, Türkiye’deki çocuk işçiliğine dikkat çekti. Yüceer, dünya genelinde son 4 yılda çocuk işçilerin sayısının 8,4 milyon artarak 160 milyona yükseldiğini belirterek, Türkiye’de 5-17 yaş aralığında bulunan 16 milyon 457 bin çocuktan 2 milyonuna yakınının çalışma hayatının içinde yer aldığını kaydetti.
‘ÇOCUKLAR ÇALIŞIRKEN ÖLÜYOR’
“Devletin, çocuk işçiliği konusunda mevzuatları var. Ancak devlet, kendi mevzuatlarına bile uymuyor” diyen Yüceer, çalışma hayatındaki yetersiz denetimlerin çocuklar için bir yaşam hakkı ihlaline dönüştüğünü belirterek şunları kaydetti:
“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre; 2013’te 59 çocuk, 2014’te 54 çocuk, 2015’te 63 çocuk, 2016’da 56 çocuk, 2017’de 60 çocuk, 2018’de 67 çocuk, 2019’da 67 çocuk, 2020’de 68 çocuk, 2021’de 62 ve 2022’nin ilk beş ayında 15 çocuk; yani 2013 ve 2022 (ilk beş ay) yılları arasında en az 571 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Çocuk iş cinayetlerinde, genel olarak her yıl mayıs ayından itibaren ciddi bir artış görülmektedir. Okulların tatil olduğu aylarda çalışan çocuk sayısındaki artış, tarım istihdamının mevsimsel artışı, stajyerliğin artması gibi nedenlerle bu dönemlerde çocuk iş cinayetlerinde büyük bir artış yaşanmaktadır. Temmuz-ağustos ayları, en fazla çocuk işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği aylar olmaktadır. Bu cinayetlerin ve artan çocuk işçiliğinin sorumlusu devlettir. Çünkü devlet, çocuk işçiliğine, iş cinayetlerine göz yumuyor; önlem almıyor, denetleme yapmıyor.
‘EKONOMİK KRİZ ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ ARTIRDI’
Türkiye’de etkisini her geçen gün artıran ekonomik kriz, halk genelinde yoksulluğu artırdı ve artırmaya devam ediyor. Buna bağlı olarak çocuk yoksulluğunun artmasıyla birlikte çocuk işçiliği de artmaktadır. Ekonomik kriz nedeniyle çocuk işçiliğinin daha fazla artmaması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
‘TÜRKİYE’DE SURİYELİ ÇOCUK İŞÇİ GERÇEĞİ’
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’de 3 milyon 700 bin Suriyeli yaşıyor. Türkiye’de kalan Suriyelilerin arasında 10-18 yaş aralığındaki kişi sayısı 660 bin. Türkiye’de Suriyeli çocuk işçi sayısının 200 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bu rakamların çok daha fazla olduğunu hepimiz biliyoruz. Mülteci çocuk işçiler, kayıt dışı sektörlerde çok daha kötü koşullarda çalışıyorlar ve çalıştıkları yerlerde ayrımcılığa maruz kalıyor. Okullaşamayan mülteci çocuklar, erken yaşta evliliğe ve çocuk işçiliğe zorlanmaktadır. Hiçbir çocuk, eğitim hakkından maruz bırakılmamalı. Çocuklar, çocukluklarını doyasıya yaşamalılar.
‘ÇOCUK İŞ CİNAYETLERİ TARIM ALANINDA YOĞUNLAŞIYOR’
Çocuk işçiler, çocuk işçiliğinin en acımasız biçimleri arasında olan sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalışma, aile işleri dışında ücret karşılığında gezici ve geçici tarım işlerinde çalıştırılıyor. Tarım, Türkiye’de ücretli ya da ücretsiz aile işçisi çocuk işçiliğin en yoğun olduğu iş kolu. Çocuk iş cinayetleri de çocuk istihdamının en yoğun olduğu ve kötü çalışma koşulları nedeniyle tarım alanında yoğunlaşıyor. Tarım işçisi çocukların yüzde 64’ü 5-14 yaş arasında.
‘ÇOCUKLAR İŞ YERLERİNE DEĞİL OKULA GİTMELİ’
Çocuktan işçi olmaz. Çocuk işçiliğine son verilmesi için ihtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin bir an önce yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Çocukların stajyerlik ve çıraklık gibi yasal kılıflar altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılması son bulmalıdır. Çalışma yaşamı, çocukların fiziksel, ahlaki, toplumsal ve ruhsal açısından olumsuz izlerle büyümesine neden olmaktadır. Çocuklar, iş yerlerinde aile korumasından uzakta her türlü sömürüye ve istismara açık hale gelmektedir. Çocuklar, sabah kalktıklarında iş yerlerine değil okullara gitmelidir.” (ANKA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***