Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı konusunda “Buna nihayetinde YSK karar verecek. Zaten vatandaşımız kararını vermiş durumda. Vatandaşımız ‘bu, Erdoğan’ın artık son dönemi’ diyor. AK Parti’nin kuruluş kurallarına göre zaten 2014-2015’te emekli olması gerekiyordu. Erdoğan, 2014-2015’te baştaki akitleşmeye uygun, bıraksaydı genel başkanlığı bugün Türkiye bu halde olmayacaktı. Kendisine de büyük zarar verdi, ülkeye de büyük zarar verdi, veriyor” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan; KRT TV’de, Uyanma Vakti programında Savaş Kerimoğlu’nun sorularını yanıtladı.
Babacan, şunları söyledi:
‘EDEPSİZ, AHLAKSIZ OLAN İFADELERİN ŞUBE MÜDÜRÜ TARAFINDAN KULLANILMASI, KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL’
Burada çok büyük bir edep dışı, ahlak dışı bir vaka ile karşı karşıyayız. Bırakın bir milletvekilini bırakın vatandaşlarımızın oyuyla seçilmiş bir milletvekilini, bu ülkenin herhangi bir vatandaşına karşı kullanılması son derece yanlış edepsiz, ahlaksız olan ifadelerin bir polis memuru tarafından üstelik Şube Müdürü olduğunu anladığımız bir insan tarafından kullanılması, kabul edilebilir bir şey değil. Yani ülkemiz adına gerçekten utanç verici bir tablo ile karşı karşıyayız. Aynı zamanda yapılanlar hukuksuz… Devleti devlet yapan hukuktur. Buradaki sorun şu anda ülkeyi yöneten zihniyetin hukuk dışı bir alanda ülkeyi yönetiyor olması.
‘SAYIN ERDOĞAN’A ÇAĞRI YAPIYORUM: DERHAL BUNUN GEREĞİNİ YAPSIN’
Dün iki tane açıklama yapıldı bu işle ilgili… Biri Göç İdaresi biri de Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) tarafından. Şimdi bu açıklamalara bakın gerçekten devlet kurumlarının ne hale düştüğünü gözler önüne seriyor. Devlet kurumu kurum olmaktan çıkmış, başındaki siyasetçilerin kendi, şahsi bakış açılarının kendi şahsi uygulamalarının bir aygıtı bir aracı haline dönmüş. Yoksa bir devlet kurumu şunu diyebilir mi? ‘Düşmanlığı herkesçe bilinen’ diye başlayan bir resmî açıklama. Tam bir sokak ağzı. Tam bir çete, mafya ağzı… Hedef gösteriyor ve çete mafya ağzı ile konuşuyor. ‘Düşmanlığı herkesçe bilinen.’ Bir dakika sen devlet kurumusun. Kardeşim düşmanlığını herkes nasıl biliyor. Hani bunun belgesi. Sen belgeyle kayıtla konuşmak zorundasın. Öyle başındaki kişinin tamamen kendi şahsi siyasi görüşü ya da kendi şahsi düşmanlığını kurumun resmî açıklamasına yansıtamazsın… Buradan ben acilen Sayın Erdoğan’a çağrı yapıyorum. Derhal bunun gereğini yapsın.
‘EKONOMİ BÜYÜYOR DA BİZİM ÇİFTÇİMİZ NİYE TOPRAĞINA GÜBRE KOYAMIYOR’
Ekonomi büyüyor da bizim çiftçimiz niye toprağına gübre koyamıyor, niye 30 liraya mazot almak zorunda kalıyor? Ekonomi büyüyor da niye bizim esnafımız dükkanında 10 tane ampul varsa bunların 9 tanesini söndürmek zorunda kalıyor. Bir tane ampulle karanlıkta iş yapmak zorunda kalıyor? Ekonomi büyüyor da niye bizim gençlerimiz işte bayram tatili geliyor, şöyle okuduğu şehirden ailesinin olduğu şehre otobüsle veya trenle; bırakın artık uçağı, gençler için uçak bir hayal oldu, çok arttı çünkü fiyatlar; bilet parası bulmakta zorlanıyor?
‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YAKIN TARİHİNDE BÖYLESİNE YÜKSEK RİSK PRİMLERİ GÖRMEMİŞTİK’
Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), Türkiye’nin iflasına karşı yatırımcıların kendilerini sigorta etme primi… Ne kadar yükselirse Türkiye’nin o kadar tehlikeli o kadar iflas riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteren bir rakam. Geçen hafta 836’yı gördü, bu bir rekor rakam sonra 870’lere kadar çıktı… Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihinde böylesine yüksek risk primleri görmemiştik.
‘ALTILI MASA KORKULU RÜYASI HÂLİNE GELECEK’
Bu uzlaşı ve mutabakat kültürünü siyasette bunların anlaması mümkün değil. Onun için altılı masa ile yatıp kalkmaya başladılar. Dikkat edin, Sayın Erdoğan; her konuşmasında ‘altılı masa, altılı masa.’ Çünkü zihninde oturtamıyor: ‘Nasıl olur, altı tane parti bir araya gelecek, uzlaşacak.’ Çünkü kendi dünyasında kutuplaştırma, ötekileştirme, düşmanlaştırma var. Mutabakat değil, kavga üzerinden bir siyaset var. Sayın Erdoğan’ın altılı masayı anlaması mümkün değil. Zihin dünyasında bunu kavraması da mümkün değil. Onun için hep anlamadığı, nasıl çalıştığını bilmediği, kendi zihninde oturtamadığı bir yapı olacak. Ama korkuyor da. Bakıyor ki orada tıkır tıkır bir takvim de işliyor. Kendi belirlediğimiz bir takvim işliyor. Bunu da tabii bir türlü kendi zihin dünyasında kabullenemiyor. Onun için göreceksiniz bundan sonra altılı masadan bundan sonra çok bahsedecek. Altılı masayla yatacak, altılı masayla kalkacak. Altılı masa korkulu rüyası hâline gelecek.
‘CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞIYLA İLGİLİ HEDEFİMİZ ORTAK ADAY’
Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili hedefimiz ortak aday. Çünkü cumhurbaşkanlığını ilk turda ve açık arayla kazanmanın şart olduğunu düşünüyoruz.
‘STRATEJİMİZ CUMHURBAŞKANI ADAYI MESELESİNİ SÜRECİN EN SONUNDA KONUŞMAK’
Şu anda bizim stratejimiz cumhurbaşkanı adayı meselesini sürecin en sonunda konuşmak… Altı partinin önce geçiş sürecinin yol haritasında uzlaşması gerekecek. Cumhurbaşkanı adayının da o uzlaşmanın altına imzası gerekecek. Cumhurbaşkanı adayı altı genel başkandan birisi olabilir veya dışarıdan bir isim olabilir. Şu anda bunların hiçbirisini konuşmuş değiliz altılı masada. Şu isim olsun, bu isim olmasın diye bir değerlendirmemiz de altılı masada olmadı.
‘VATANDAŞIMIZ ‘BU ERDOĞAN’IN SON DÖNEMİ’ DİYOR’
Anayasa’da, kendisi seçime götürürse üçüncü kez aday olamıyor. Ancak Meclis seçime götürürse ve dönemi henüz tamamlanmadıysa üçüncü kez adaylığı söz konusu. Hukukçuların kahir ekseriyeti, ‘bu artık Erdoğan’ın ikinci dönemidir. Dolayısıyla bir sonraki seçimde aday olması mümkün değildir’ diyor. Az sayıda hukukçu da ‘arada sistem değiştiği için kilometreyi sıfırladı. Şu anda bu birinci dönemi. Bir dönem daha aday olma hakkı var’ diyor. Buna nihayetinde Yüksek Seçim Kurulu (YSK) karar verecek. Ama seçim erken olduğunda buna Meclis karar verdiğinde zaten bu tartışma kendiliğinden ortadan kalkmış oluyor… Zaten vatandaşımız kararını vermiş durumda. Vatandaşımız ‘bu Erdoğan’ın artık son dönemi’ diyor. Bunu da seçimlerde zaten vatandaşımız son noktayı koyacak. ‘Bu son dönemi’ diyecek. AK Parti’nin kuruluş kurallarına göre zaten 2014-2015’te emekli olması gerekiyordu. 3 dönem kuralı vardı. 3 dönem kuralını da bozdular. Kendi iç akitleşmesi, iç hukuku da bozuldu. Zaten ondan sonra sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Erdoğan, 2014-2015’te baştaki akitleşmeye uygun, bıraksaydı genel başkanlığı bugün Türkiye bu halde olmayacaktı. Kendisine de büyük zarar verdi, ülkeye de büyük zarar verdi, veriyor. Vatandaşımız, seçimlerde gereğini yapacak, diyecek ki, ‘Sayın Erdoğan, bugüne kadarki hizmetler için teşekkür ederiz, varsa iyi işler; onlar için teşekkür ederiz, ama artık emeklilik zamanınız geldi’ diyecek. Ve son noktayı koyacak.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***