Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ederek başlattığı savaştan bugüne kadar Rusya’ya kömür, petrol ve gaz ithalatı için 65 milyar euro civarında para ödedi.
Europe Beyond Coal (Kömürün Ötesinde Avrupa) tarafından hazırlanan sayaç (https://beyond-coal.eu/russian-fossil-fuel-tracker/) fosil yakıtlara harcanan bu parayla ne gibi yenilenebilir enerji çözümleri ve enerji tasarrufu programları yapılabileceğini ortaya koyuyor.
Ukrayna işgalinin başlamasından bu yana Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Rusya’nın fosil yakıtlarına harcanan parayla yaklaşık 790 bin çatı tipi güneş paneline, 7 bin 789 futbol sahası büyüklüğünde güneş paneline, 2 binden fazla kara tipi rüzgar türbinine, 327 açık deniz rüzgar türbinine, 293 binden fazla evin izolasyonuna ve bir milyonun üzerinde ısı pompasına yatırım yapabilirdi.
AB ülkeleri, Rusya’nın fosil yakıtlarını savaşa rağmen aynı eski iştahla satın alarak Ukrayna’daki vahşi savaşı ve dünyanın başka yerlerindeki şiddetli çatışmaları beslemeye devam ediyor.
Bunun yanı sıra Avrupa, Rusya’nın enerji tehdidine karşı tüm iklim mücadelesini ve bugüne kadarki kazanımları çöpe atacak başka bir girişimin daha içinde.
Yenilenebilir enerjideki payın giderek artırılmasıyla karbon emisyonlarında önemli bir azaltım ve sonunda karbon nötr bir ekonomi hedefleyen Avrupa ülkeleri, Rusya’dan gelecek gaz akışının azalacak olmasıyla elektrik üretiminde çareyi gaz yerine kömürde buldu.
Çevre örgütlerinden ve iklim mücadelesinden bu karara tepki büyük.
Özellikle Almanya, elektrik üretimi için ağırlıklı olarak kömür santrallerini kullanacak, endüstride gaz kullanımı azaltılacak, gaz alımı için milyarlık krediler hazırlanacak.
Almanya ve Avusturya hükümetleri, fosil gaz arzındaki düşüşleri telafi etmek için kömür santrallerini yeniden kullanmaya yönelik süreçleri başlatırken, Hollanda, ülkenin kömürlü termik santrallerinin maksimum yüzde 35 kapasiteyle çalışmasını gerektiren yasaları değiştireceğini açıkladı.
Avusturya örneğinde, bu durum, ülkenin 2020’de kömür yakmayı sona erdirdikten sonra kömürü kısa süreliğine de olsa yeniden kullanmaya başladığı anlamına geliyor. Almanya için ise kömüre geri dönüş, ülkenin iklim hedeflerini karşılamasında zorluklar çıkartacak. Ayrıca, insan ve çevre haklarını hiçe sayarak kömür çıkaran Kolombiya ve Endonezya gibi ülkelerden kömür tedariği sağlamasına neden olacak.
Her ülke için, santrallerin ne kadar süreyle rezervde tutulacağına ilişkin kesin ayrıntılar, ulusal kömürden çıkışlarının 2030 yolunda olup olmayacağını belirleyecek.
Ancak Almanya Hükümeti, 2030’daki kömürden çıkış hedeflerinde bir değişiklik olmadığı ve bu konuda her zamankinden daha iddialı oldukları konusunda ısrarlı.
Uzmanlar, bu hükümetlerin yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufunu artırmak için geçmişte yeterli önlemleri almış olsalardı bugün bu konumda olmayacaklarına dikkat çekiyor.
Kapanmış kömür santrallerini yeniden devreye alma kararı Almanya’nın kendi iklim hedeflerini karşılayabilmesi için ne anlama geliyor?
Almanya Hükümeti, 2030 yılına kadar kömürün aşamalı olarak kullanımının sonlandırılmasının “her zamankinden daha önemli” olduğu konusunda kararlı olduklarını açıkladı. (https://www.ft.com/content/f662a412-9ebc-473a-baca-22de5ff622e2)
Kömür geçici olarak yeniden devreye alınıyor olsa da, yaşanan bu durum Almanya’nın yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufu önlemleri konusunda hızlanmasına neden olacağından iddialı iklim hedeflerini yakalayabilmesini sağlayabilir.
Almanya Hükümeti kısa süre önce, kömürsüz güvenli bir enerji geleceğinin anahtarını sağlayan iddialı bir yenilenebilir enerji paketini açıkladı. Ancak uzmanlar eski kömürlü termik santral ünitelerinin tekrar devreye alınmasının, elektrik sektöründe fosil gaz tüketimini azaltmak için etkisiz bir önlem olduğu görüşünde.
Almanya, 2030 yılına kadar yüzde 80 yenilenebilir enerji hedefleyen dünyanın en iddialı yenilenebilir enerji planlarından birini kabul etti. Gelecek sekiz yılda 115 GW rüzgar enerjisi kapasitesi artışıyla birlikte bu, 2030 yılına kadar yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektriği üçe katlamak anlamına geliyor.
Bir yandan, iddialı yenilenebilir enerji yatırımlarını sürdürürken, bir yandan da kömürün geçici de olsa tekrar devreye alınması arasındaki tutarsızlık nasıl sonuçlar doğuracak önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Karbon emisyonu azaltım hedeflerini bir süreliğine sekteye uğratacağı kesin.
Kapanmış kömür santrallerini yeniden devreye alma kararı, hükümetin 2030 yılına kadar kömürü aşamalı olarak kullanımdan kaldırma hedefi için ne anlama geliyor?
Almanya Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı, ülkenin 2030 yılına kadar kömürden çıkmayı taahhüt ettiğini belirtti:
“2030 yılına kadar kömürden çıkış hedefimizde bir değişiklik yok. Hatta kömürden çıkışın en geç 2030 yılında olması her zamankinden daha önemli.”
Bir diğer soru ise şu:
Bu kömür santrallerinin yeniden devreye alınması ne kadar süreyle nasıl bir ek kömür altyapısına sebep olacak?
15 Haziran 2022’de Alman kabinesi tarafından oylanan yasa tasarısı, taş kömürü ve linyit yakıtlı kömürlü termik santrallerin Mart 2024’e kadar devreye alınmasının önünü açmayı amaçlıyor. Bu karar kış dönemine kadar kritik kömür tedarik gücünü 6 GW’tan 10 GW’a genişletmek için tasarlandı.
Elektrik üretiminin yüzde 15’i gazla çalışan santrallerden geliyor. Yasa, kömürü önceliklendirmek için gaz yakıtlı üretim yapan elektrik üreticilerini caydırmayı amaçlıyor. Nord Stream 1 gaz boru hattı üzerinden gaz arzı şimdiden yüzde 60 oranında kesildi ve Almanya’daki gaz depolama tesisleri yalnızca yüzde 57 oranında dolu.
Mevcut gaz akış hızında, bunları doldurmak öncekinden dört kat daha uzun sürecek. Bu nedenle, hükümetin önümüzdeki kış aylarında yeterli gaz tedariği için gaz tasarrufu yapması gerekiyor.
Ancak kapanmış kömürlü termik santrallerin eski ünitelerinin tekrar devreye alınması, uzmanlar tarafından elektrik sektöründe gaz tüketimini azaltmak için etkisiz bir önlem olarak görülüyor.
Geçmişteki hükümetler, bu acil durum senaryosunun ortaya çıkmasını engellemek için farklı ne yapabilirdi?
Çözüm, fosil gaz fiyatları altı kat artmadan önce de aynıydı. Hükümetlerin yenilenebilir enerjiye, özellikle rüzgar ve güneş enerjisine büyük yatırımlar yapması ve bu yatırımları elektrifikasyonu yaygınlaştırma stratejileriyle bir arada kullanması gerekiyor.
Depolama kapasitesini artırmak merkezde olmalı, ancak verimliliği ve enerji tasarrufunu en üst düzeye çıkarmak için de önlemler almalıyız. Ülkeler, pahalı fosil yakıtlar için harcadıkları politik sermayenin yarısını buna harcasalardı, küresel anlamda bu kesişen krizlerin üstesinden geliniyor olunurdu.
Avrupa ülkelerinin 2030 yılına kadar kömürden çıkış hedeflerinde bir değişiklik yok.
Şimdilik…
Ancak bu ülkelerin hatalı bir şekilde gazı bir ‘‘geçiş yakıtı’’ olarak görmeleri, yenilenebilir kurulumlarının devreye alınmasını ve gerekli alt yapı yatırımlarının yapılmasını geciktirdi.
Bu noktada Türkiye’nin de aynı hataya düşmemesi gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Acilen enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji yatırımları önceliklendirmeli.
Kömür ve gaz gibi fosil yakıtlarda ısrar önümüzdeki dönemlerde de tekrarlaması beklenen bu krizlere karşı enerjide dışa bağımlı olan, bütçe ve dış ticaret açığı sebebiyle bir darboğazdan geçen Türkiye’yi, iklim krizinden en çok etkilenecek bölgelerden birinde yer aldığı için çok daha kırılgan hale getirecek
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***