HABER İNCELEME | YUSUF DERELİ
Zamanın birinde, yaşlı bir dervişin yolu Basra’ya düşmüş. Açlıktan bitkin düşen dervişin yüzüne bakan, halini soran olmamış. Derviş, kesesindeki son birkaç akçeyle bir kasaba giderek, bir parça et almış. Ancak Basralılar eti pişirebilecek bir ateşi dahi vermemiş. Bu duruma çok üzülen derviş, “Ey büyük Allah’ım, şu Basra halkının kayıtsızlığından sana sığınırım, beni bağışla ve şu bir lokma etimi pişirecek bir ateş ihsan buyur.” diye dua etmiş…
Daha dervişin duası bitmeden Basra’da büyük bir yangın çıkmış. Her yer küle dönmüş. Bir köşede ateş üstünde etini pişiren dervişi gören bir Basralı, “Aradığın ateşi bulmuşsun!” deyince derviş, derin bir nefes aldıktan sonra, “Ba’de harabi’l Basra.” deyivermiş… Yani “Basra harap olduktan sonra.”
AKP rejiminin ekonomide ‘günü kurtarmak’ için attığı son adımlardan sonra bu darbı mesel geldi aklıma…
Ancak hemen söyleyelim; artık çok geç… İş işten geçti, olan oldu ve oluyor ve olacak… Bu saatten sonra AKP rejiminin ekonomiyi toparlama, güveni yeniden tesis etme imkan ve ihtimali yok!
Zaten sorunlara gerçekçi ve kalıcı bir çözüm bulmak gibi bir niyetleri de bulunmuyor… Çünkü onlara göre yapılan her şey doğru, atılan her adım yerinde. Sorun küresel!
Teşhis yanlış olduğu, sorunu kabul etmedikleri için attıkları her adım var olan krizi daha da derinleştirmekten başka hiç bir işe yaramıyor ve yaramayacak.
KKM’NİN HAZİNE’YE YÜKÜ 157 MİLYAR TL’YE ULAŞTI
Aralık ayında dolar 18 TL’yi aşınca KKM’yi icat ettiler. İşe yaramadı. Dövize olan talep kısmen azaldı ancak durmadı. Yılbaşından bu yana dolar çıkmasın diye yakılan rezervin 35-40 milyar dolar civarında olduğu hesaplanıyor.
Sonuç; KKM’nin açıklanmasından bir kaç gün sonra 12 TL’nin altına inen dolar kuru 14 Haziran itibariyle 17,25 TL seviyelerinde. KKM hesabı nedeniyle Hazine’nin sırtına binen yükün ise 157 milyar TL olduğu belirtiliyor. Kur arttıkça, yük de artıyor!
ADIM ADIM İFLASA; CDS RİSK PRİMİ 850 BAZ PUANI GÖRDÜ
Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi pazartesi günü 847 puanı görerek 2003’ten bu yana en yüksek düzeye çıktı. CDS, bir ülkenin dış borçlanmasındaki en önemli göstergelerden biri olarak kabul ediliyor. CDS’nin yükselmesi borçlanma maliyetinizin ve ‘iflas’ riskinizin artması anlamına geliyor. CDS primi 300 baz puanın üzerindeki ülkeler, ‘aşırı kırılgan ekonomiye sahip’ olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’yi kıskanan Almanya’nın CDS primi 11!
Ekonomistlere göre CDS’nin 800’lerde olması doların 18 TL olmasından daha büyük ve önemli bir sorun.
ENFLASYON DAHA DA ARTACAK
Enflasyon TÜİK’in rakamlarına göre bile yıllık yüzde 73,5’e ulaştı. Kurdaki artışa bakılırsa enflasyonun daha da artacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Yıl sonunda baz etkisiyle bile yüzde 60’a düşerse ‘başarı’ sayılabilir!
Enflasyonun temel nedeni ise Erdoğan’ın ‘faiz’ saplantısı nedeniyle kurun patlaması…
En son 6 Haziran’da, “Kimse bizden şunu beklemesin; bu iktidar faizi artırmayacaktır; tam aksine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz.” dedi. Erdoğan bu açıklamayı yaptığında dolar kuru 16,55 TL seviyelerindeydi. Bugün 17,25 TL!
Cari açık da artıyor.
Cari işlemler dengesi, nisan ayında 2,74 milyar dolar oldu. 12 aylık cari işlemler açığı da 25 milyar 710 milyon dolara yükselerek, 9 ayın zirvesine yerleşti.
SÜRPRİZ YOK!
Türkiye için dolar kurunun, enflasyonun ya da CDS risk priminin yükselmesi sürpriz değil. Yargı bağımsızlığının olmadığı, her şeye ‘tek adamın’ karar verdiği, dış borcun arttığı, Merkez Bankası itibarıyla birlikte rezervlerinin de sıfırlandığı, enflasyonun yüzde 73,5’i gördüğü, cari dengenin patladığı ve döviz ihtiyacının arttığı, ‘güven’in kalmadığı bir ekonomide kurun ve CDS puanının artması son derece normal…
OLMAZ VE OLMAYACAK!
Gidişatın terse çevrilmesi mümkün.
Ekonomistlere göre bunun için önce ‘güvenin’ tesis edilerek ‘risklerin’ düşürülmesi gerekiyor. Bunun olmazsa olmaz şartı ise ‘hukukun üstünlüğünün, yargının bağımsızlığının’ tesis edilmesi…
İkinci olarak sorunun varlığını kabul edeceksiniz. Siz, “Sorun küresel, bizimle alakalı değil. Yaptığımız her şey doğru.” dedikçe halk yoksullaşıyor. Yaptığınız her şey doğruysa ABD’de, Avrupa’da yüzde 8’lerde olan yıllık enflasyon Türkiye’de (TÜİK’e göre bile) neden yüzde 73,5?
Bu da yetmez; Merkez Bankası’nın bağımsızlığını da garanti altına alacaksınız. MB’nı ‘önemsizleştirmekle’ övünen bir iktidar bunu yapar mı? Yapmaz… Enflasyonla mücadele paketinin açıklandığı toplantıya, ‘kuruluş amacı enflasyonla mücadele’ olan MB’nın başkanını çağırmayan bir iktidar var karşınızda!
Ayrıca, iktisat biliminin genel kabul görmüş kurallarına dönecek, “Faiz sebep, enflasyon neticedir” inadından vazgeçeceksiniz. Erdoğan’ın bu görüşünden dönme ihtimali var mı; yok… Daha geçen hafta ‘faiz indiriminin devam edeceğini’ söyledi…
Sözün özü; harç bitti, yapı paydos… Bu iktidarın ülkeye ‘daha fazla/derin yoksulluk ve yasaklardan’ başka vereceği hiç bir şey kalmadı!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***