Yeşiller Partisi’nden Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı Avrupa’da yeni bir gerçeklik yaratıyor. Barış ve özgürlük de askeri olarak savunulmalıdır” dedi. Böylece önümüzdeki beş yıl içinde özel fon olarak adlandırılan 100 milyar euro yeniden silahlanmaya harcanacak. Satın alma listesinde savaş uçakları, muharebe tankları, çok amaçlı savaş botları var.
100 milyar euro gibi son derece büyük bir rakam nasıl belirlendi bilmiyoruz. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bir kaç gün sonra planlanan bütçeyi Federal Meclis’te Şansölye Olaf “Şimdi harekete geçiyoruz, kendine dikkat et Putin” diyerek açıklamıştı.
SORUN PARA DEĞİL SİSTEM
Almanya ordusunun eskimiş teçhizatı bir sorun ancak bu sorun orduya harcanan paranın azlığından kaynaklanmıyor paranın nereye harcandığından kaynaklanıyor. Silahlanma bütçesi 2014’ten beri sürekli arttırıldı. Şimdi ki bütçesi de 50,3 milyar euro. Ordunun sorununun ilki sistemden kaynaklanıyor. Verilen bir siparişle siparişin teslimatı arasında geçen uzun zamandan, verimsiz satın alma politikasından yüksek maliyetlerden dolayı milyarlarca euro kayboluyor. İkincisi orduya ayrılan bütçenin çok büyük bir bölümünün askeri danışmanlık şirketlerine harcanıyor olması ki burada siyaseti etkisi altına alan çok güçlü bir lobinin varlığını da not etmek gerekiyor.
Anayasa değiştirilmeden önce ihale sisteminin nasıl işlediğine bakılıp fazla paranın nerelere aktığının tespit edilip reform yapılması gerekliydi. Ayrıca, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan koalisyon hükümeti ve muhalefetteki Hristiyan Birlik partileri, malzeme ve silahlara odaklanan çok dar bir güvenlik tanımı üzerinde anlaşmaya vardılar. Siber güvenliğin iyileştirilmesi ve kalkınma işbirliğinin güçlendirilmesi gibi diğer önemli hususlar dışarıda bırakıldı. Almanya siyaseti, barışı ve sosyal güvenliği silahlanmaya para harcayacak sağlamak gibi bir plana sahip. Geldiğimiz nokta şeffaf, geniş bir sosyal tartışma yürütülmeden, halkın fikri alınmadan, tıpkı demokratik olmayan ülke yönetimlerinin yaptığı gibi bir oldubittiye getirilerek cebimizden 100 milyar euro, halkın sosyal güvenliğini tehlikeye atma pahasına alınarak silah şirketlerine, silah lobilerine harcanacak olması oldu. Tartışma alanı siyaset ve medya tarafından o kadar daraltıldı ki, yeniden silahlanmayı eleştirmek, silahlanma sarmalından çıkacak bir stratejileri var mı diye sormak artık mümkün değil.
SADECE 96 VEKİL ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE “HAYIR” DEDİ
100 milyar euroluk özel fon için yapılacak anayasa değişikliği oylaması oy çokluğuyla kabul edildi. 683 milletvekilinden sadece 96 milletvekili red oyu kullandı. Bunlardan biri de hükümette yer alan ve seçilmeden önce silahsızlanmayı canla başla savunan Yeşiller partisinden ekonomist Dr. Wolfgang Strengmann-Kuhn’du. Strengmann-Kuhn yasa değişikliğine neden “hayır” dediğini tüm argümanlarıyla yazdı. Strengmann-Kuhn’un karşı çıktığı noktaları aktarmak Almanya hükümetinin ve muhalefetinin attığı bu adımın yanlışlarını ortaya koymak açısından önemli. Bu nedenle de tüm çevirisini paylaşıyorum:
Putin tarafından kışkırtılan Ukrayna’daki acımasız savaş dünyayı değiştirdi. Şu anda bu durum özellikle Ukrayna için geçerli. Bu yüzden Ukrayna’yı desteklemek doğrudur. Buna Ukrayna’nın Rus ordusuna karşı kendini savunması için silah sevkiyatları da dâhildir. Ayrıca bu savaşın Almanya’da zaten doğrudan etkiler görülmektedir. Örneğin, fosil yakıt enflasyonu, kucak açtığımız Ukraynalı mültecilerin kabulü ve özellikle en yoksul ülkeleri zorlayan gıda azalması ve fiyat artışı. Tüm bunlar, iklim değişikliği nedeniyle daha kapsamlı sosyal güvenlik ve küresel adalet yaratmak için önlemlerin gerekli olduğu bir zamanda ortaya çıkıyor.
Rusya Devlet Başkanı’nın davranışının, Avrupa’daki mevcut güvenlik mimarisi üzerinde etkileri var. Çünkü uluslararası hukuku ihlal eden bu savaş aracılığıyla, başka ülkelere de saldırının mümkün olduğunu ve hatta NATO bölgesinde bile artık mümkün olabileceğini açıkça vurguluyor. Bu durum Putin’in orta vadede daha fazla adım atmasını önlemek için NATO’nun savunma stratejilerini geliştirme görevini destekliyor. Bu da ek askeri yatırımlar gerektirecektir. Bu ek harcamayı borç yoluyla finanse etme fikri, yani harcamaların, örneğin sosyal politika ve kalkınma işbirliği alanında da gerekli olan diğer önlemlerin zararına olmaması için mantıklıdır. Bu açıdan, özel bir fon fikri temelde akılcıdır.
Ama: Niye 100 milyar Euro? Sadece Bundeswehr için mi? 100 milyar Euro çok ama çok para. Bu nedenle bu paranın verimli ve doğru şekilde kullanılması gerekmektedir. Benim bu konuda şüphelerim var. Almanya’daki savunma bütçesi şu haliyle dünyanın en yüksek bütçelerinden biri olmasına rağmen, Bundeswehr’de bariz eksiklikler var. Verimliliği artırmak için, tedarik alanında reform kesinlikle gereklidir. Bu aynı zamanda silah tedarikinin Avrupalılaştırılması gerektiği anlamına da geliyor. Bu nedenle, satın alma alanında reform yapma düşüncesinde anlaşmaya varılmış olması iyi ama aslında bunun özel fon miktarı belirlenmeden önce yapılmış olması gerekirdi. Ayrıca, Putin’in saldırısı karşısında önce hangi tedbirlerin gerekli olduğunu belirlemek, ardından bunların nasıl verimli bir şekilde finanse edilebileceğini düşünmek ve bunların ışığında bir miktar belirlemek mantıklı olurdu. Miktarın önceden belirlenmesi sorunludur. Bu, hem NATO’ya aktarılacak %2 hedefi, hem de önceden belirlenmiş özel fon olan 100 milyar Euro için geçerlidir.
NATO’ya harcanması planlanan %2 hedefinin anayasaya eklenmemesi, özel fona ek olarak federal bütçe içinde savunma harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılanın %2’sine çıkarılmasının da önlenmiş olması iyi oldu. Ancak, özel fon ile savunma harcamalarının beş yıl boyunca gayri safi yurtiçi hasılanın ortalama %2’sine çıkarılması amaçlanıyor. Bu amaç sorunludur, çünkü bu nispeten kısa süre için, ortalama olarak askeri harcamaların yılda 20 milyar artacağı anlamına geliyor. Bu o kadar büyük bir meblağdır ki hem paranın verimli ve etkin kullanılmama riski var hem de planlanan satın alma reformları bu kadar çabuk yürürlüğe giremeyebilir. Bununla birlikte, daha sonraki zamanlar için %2 hedefinin artık şart koşulmaması, yalnızca “Bundeswehr’in kapasitesini ve gelecekte geçerli olacak NATO vasıf hedeflerine Almanya’nın katkı sağlaması için” harcama yapılması iyi. Bunun artık basit %2 hedefi olmayacağını, niteliksel hedefler olacağı ve o zamana kadar onlara ulaşmanın en verimli yollarının bulunacağı umuyorum.
“F35 ALIMI NÜKLEER SİLAHSIZLANMA HEDEFİ İLE ÇELİŞİYOR”
Bu temel sorunlara ek olarak, somut satın alma projeleri ile ilgili de sorunlarım var. Özellikle özel fondan, kısmen nükleer bomba da taşıyabilecekleri gerekçesiyle, çok para karşılığında Amerikan F35 bombardıman uçaklarını satın alınmasının sorunlu olduğunu düşünüyorum. Bence bu, nükleer silahsızlanma hedefiyle çelişiyor. Genel olarak, önümüzdeki birkaç yıl içinde askeri harcamalardaki keskin artış, konvansiyonel ve hatta nükleer silahlanma sarmalının başlama riskinin olduğu anlamına geliyor. Bu önlenmelidir.
Putin’in savaşının bir sonucu olarak, Bundeswehr için daha fazla para ayırmaktan çok daha fazlasına ihtiyaç var. Bunlar, sivil kriz önleme, sivil savunma, siber güvenlik ve kalkınma işbirliği için daha fazla fon gibi önlemlerdir. Bu harcamaların, genişletilmiş bir güvenlik konsepti anlamında özel fon kapsamında yer alması mantıklı olurdu ama maalesef böyle olmadı. Bunun yerine, sayılan ilave gerekli önlemler artık federal bütçeden finanse edilecek. Federal Maliye Bakanı’na göre borç freni gelecek yıl yeniden uygulanacak. Maliye Bakanı vergi artışını da reddettiğinden, bu giderlerin sosyal adalet için uygulanması gereken önemli tedbirlerden vazgeçilmesi pahasına olacağı konusunda büyük bir tehlike var.
Federal bütçenin mali alanını genişletmek mümkün olmazsa, 100 milyarlık özel fon sosyal güvenlik ve yoksullukla mücadelenin hem Almanya’da hem de tüm dünyada zararına olabilir.
Yukarıda açıklanan sorunlar ve riskler ışığında, özel fonu sunulan formda kabul edemiyorum ve anayasa değişikliğini reddediyorum.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***