Türk-İş’in mart ayı ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı’ araştırmasına göre; dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2022 Mart ayında 4 bin 928 TL olarak tespit edildi. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise mart ayında 16 bin 52 TL olarak hesaplandı. Ülkede yoksulluk hızla derinleşiyor. Saray ise manda yoğurdu ve perde pilavı tarifi veriyor, AKP örgütleri gösterişli iftar sofralarından geri kalmıyor. Son olarak Kahramanmaraş’ta AKP İl Başkanlığı’nın düzenlediği ve AKP’nin önde gelen isimlerinin katıldığı ‘Vefa İftarı’ndaki sofra da bunlardan biri oldu.
Partiye kuruluşundan bu yana hizmet verenlerin onuruna bir otelde düzenlenen iftara Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AKP Kahramanmaraş İl Başkanı Fırat Görgel de katıldı.
İftardaki yemek çeşitliliği ve bolluğu sosyal medyada tepkilere neden oldu.
CHP Genel Başkanı Ali Öztunç kurulan sofraya şu sözlerle tepki gösterdi: “AK Partinin Kahramanmaraş’taki vefa iftarında bir tek kuş sütü eksik. Millet kriz yüzünden inim inim inliyor beylerin sofrası işte böyle. AK Partinin halktan ne kadar koptuğunun göstergesi işte bu fotoğraftır.”
AKP’de Ağrı Gençlik Kolları’nın 7 Nisan’da düzenlediği lüks sahur programı de sosyal medyada büyük tepki çekmişti. AKP’li Mehmet Metiner’in uyarısı üzerine paylaşım kaldırılmıştı. O günden sonra AKP’li milletvekilleri yer sofralarında sahur yaparken çektirdikleri fotoğrafları sosyal medya hesaplarından paylaşmıştı.
Yaşananlar Tevfik Fikret’in ünlü şiiri Hanı-ı Yağma’yı akla getiriyor.
“Bu sofracık, efendiler, ki -iltikama muntazır
Huzurunuzda titriyor- şu milletin hayatıdır;
Şu milletin ki muztarib, şu milletin ki muhtazır,
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun, hapır hapır.
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler! Pek açsınız, bu çehrenizde bellidir;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı, kim bilir?
Şu nadi-i niam, bakın, kudumunuzla müftahir,
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hakk da elde bir!
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı zi-safa sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin, ne varsa ortalıkta say:
Haseb, neseb, şeref, şataf, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı, yok zarar,
Gurur-ı ihtişamı var, sürür-ı intikamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar;
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar.
Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı can-feza sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını
Vücüdunu, hayatını, ümidini, hayalini;
Bütün ferag-ı halini, olanca şevk-ı balini
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini.
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak:
Yarın bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak;
Bugünkü miğdeler kavi bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı pür-neva sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***