Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Basın toplantısı düzenleyerek gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Oluç, düzenlediği toplantıda, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ilişkin hükümetin eleştirileri oldu. Sizin hükümetin bu görüşüyle ilgili değerlendirmeniz ne olur?” sorusu üzerine konuşan Oluç şu cevabı verdi:
“İçler acısı bir durum olduğunu düşünüyoruz, içler acısı yani. Biraz evvel Kürtçe konserin yasaklanmasına ilişkin sözlerimi hatırlatayım. Onun üzerine bina edeyim söyleyeceklerimi. Bu iktidar dünyada nerede bir Kürt varsa orada düşmanlık yapmayı görev edinmiş durumda. İsveç’te, Finlandiya’da, Almanya’da, Hollanda’da, Japonya’da, Çin’de nerede varsa, orada da Kürtlere düşmanlık etmek üzere kurgulanmış bir anlayış, NATO üyeliği meselesini bile Kürtler üzerinden tartışan bir iktidar durumu hazindir, içleri acıtıyor. Bu ülkede 15 milyondan fazla Kürt yurttaşımız yaşamaktır. Bu iktidar bu gerçekliğin üzerini örtemez. Bu iktidar davranışı ile bu gerçeğin üzerini örtmeye çalışıyorsa bunun da hiçbir karşılığının olmayacağını söyleyelim. Şimdi bakın camdan bir kulede oturacaksınız oraya buraya taş atacaksınız öyle mi? Siz o camdan kule içinde otururken bir başka iktidar da sizin iktidarınızın El Nusra, IŞİD, El Kaide, HTŞ ile ilgili ilişkilerini gündeme getirip belgelerle ortaya koymaya başlarsa ne olur haliniz? Onun için dış politikayı bugüne kadar yanlış zeminde sürdürdünüz aynı yanlışı sürdürmemeyi tavsiye ederim.”
‘AYNUR DOĞAN BU TOPRAKLARIN GURURUDUR’
Açıklamasında, Aynur Doğan’ın konserinin iptal edilmesi hakkında da konuşan Oluç, “Aynur Doğan bu toprakların uluslararası alanda da tanınmış gururudur. Uygun olmayan neymiş? Bir halkın dilini kullanması mı, Kürtçe şarkı söylemesi mi uygun olmayan. Derince Belediyesi, başka belediyeler, devletin başka organları ve bu iktidar Kürtçeye ve Kürtlere “siz yoksunuz” demeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Doğan’ın konserinin iptal edilmesini en sert şekilde protesto ettiklerini belirten Oluç, “. Derince Belediyesini kınıyoruz. Siz bu tür yasaklarla Kürtçe konuşulmasını, Kürtçe şarkılar ve türküler söylemesini, Kürtlerin kendi diline, kültürüne sahip çıkmasını engelleyemezsiniz” diye konuştu.
Oluç’un konuşmasının satırbaşları şöyle:
“TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Türkiye’de işsizlik oranı bu yılın ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre sadece 0,1 puan artmış. Sadece 0.1 artmış ve 11.4 olmuş. Bu tabii ki inandırıcı değil. Bu veri bile Türkiye’de işsizliğin ciddi bir sorun olduğunu gösteriyor. “50 bin arttı” diyor bir önceki çeyreğe göre TÜİK. Tabii ki bunlar esas itibariyle halkı aldatmaya dönük olan, Saray’a sunulan pembe tablo verileri. Gerçeği saklayamıyor ama TÜİK. İşsizlik oranına verdikleri yeni ad da atıl işgücü oluyor. Atıl işgücü dedikleri işsizlik de ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe değişim göstermemiş ve yüzde 22,6 olmuş. Mesele bu işte. Geniş tanımlı işsizlik 8 milyon kişiyi aştı ve 8,5 milyona ulaştı.
YENİ EKONOMİK MODEL 6 AYDA ÇÖKTÜ
Yeni bir ekonomik model yaptık, ihracat yapacağız, istihdam sağlayacağız dediler ama 6 ayda istihdam açısından bile baktığımızda yeni model çökmüş oldu. Gençlerde geniş tanımlı işsizlik yüzde 41, genç kadınlarda geniş tanımlı işsizlik yüzde 49,7’ye ulaşmış. Yani her 2 genç kadından biri işsiz. Genel olarak kadınlarda işsizlik oranı yüzde 29. Kayıtlı tam zamanlı istihdam oranı kadınlarda yüzde 18, yani kadınlar istihdam sürecinin dışına itilmiş. Sadece genç kadınlar değil genel olarak kadınlarda durum aynı. Gençler için iş yok, istihdam yok, güvence yok, birikmiş olan KYK borçları var. İktidarın çözümü var mı, yok. Gençler için ifade özgürlüğü yok, söz hakkı yok, ifade özgürlüğü yok, eleştiri hakkı yok. Bir tweet yüzünden gözaltına alınma, bir açıklama yüzünden cezaevine atılma var mı, var. Liyakat yok, görüyor bunu gençler. Fırsat eşitliği yok, bunları görüyor gençler. Torpil var, kayırmacılık var. Görmüyor mu gençler, görüyor. Gençlerin yaşam tarzına, müziğe, dansa, giyime müdahale var mı, var. Eğlenceyi canavarlaştırıp gençleri korku ile sindirmeye çalışan bir iktidar anlayışı var mı, var. Peki, iktidar gençlere umut verebiliyor mu, veremiyor.
MART’TA CARİ AÇIK 5 MİLYAR 554 MİLYON DOLAR
Yaptıkları bununla sınırlı değil mesele sadece işsizlik değil. Bu iktidarın Türkiye ekonomisini nasıl batırdığını açık net gösteren iki veri daha var. Cari açık. Ekonomik model çökmüş durumda cari açık açısından baktığımızda. Yani cari işlemler hesabı Mart’ta 5 milyar 554 milyon dolar açık vermiş. 12 aylık cari işlemler açığı 24 milyar 223 milyon dolar olmuş. Durum bu cari açıkta. Son 3 ayda, ayda ortalama 6 milyar dolar cari açık vermiş Türkiye. İlk üç ayın cari açığı 18 milyar dolara ulaşmış. Bu şekilde gidilirse yılın tamamında cari açık 40-45 milyar dolara ulaşacak. 12 aylık cari işlemleri açığı 24,2 milyar dolar. Geçen Mart ayına göre 2,2 milyar dolar artış var. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.
BÜTÇE AÇIĞI, DIŞ TİCARET AÇIĞI, CARİ AÇIK; BU İKTİDAR AÇIKLAR İKTİDARI OLDU
Cari açık artıyor, peki başka ne artıyor? Dış ticaret açığı artıyor, bütçe açığı artıyor. Bu iktidar açıklar iktidarı oldu. Bütçe açığı, dış ticaret açığı, cari açık artıyor. Ekonomi bu durumda. Açıklar iktidarı. Yine bugün açıklanan verilere bütçe açığı 2022 yılı Nisan ayında 50,2 milyar TL olarak gerçekleşmiş. 2021 Nisan ayına, bir yıl önceye baktığımızda 16 milyar 917 milyon TL idi bütçe açığı. Şimdi 50 milyar 167 milyon TL. Bütçe gerçekleşmeleri açıklandı bugün. Hazinenin ilk 4 ayda verdiği borç miktarı 75 milyar TL. Hazine tarafından verilmesi öngörülen toplam borç miktarı ne kadardı? 61 milyar TL idi. Yani ilk dört ayda 61 milyar TL geçilmiş, üstüne 15 milyarlık fark eklenmiş. İlk dört ayda durum bu. Bütçe gerçekleşmeleri batmış durumda, Hazine batmış durumda. Bir kara delik gibi Hazineyi yutmaya ant içmiş bir iktidarla karşı karşıyayız.
İKTİDAR PARA BASIP KUR KORUMALI MEVDUATLA RANTİYEYE KAYNAK AKTARIYOR
2022 yılı Nisan ayı bütçe gerçekleşmeleri vahim bir tabloyu ortaya koyuyor. Nisan’da kur korumalı mevduata ne kadar ödeme yapılmış, 4,5 milyar TL. Toplam kur korumalı mevduat ödemesi 2 ayda ne kadar olmuş, 16,2 milyar TL. Peki, koskoca tarım sektörüne 2022 için öngörülen toplam destek ne, 29 milyar TL. 16,2 milyar TL’yi iki ayda kur korumalı mevduata vermiş bu iktidar. Kimin parasını veriyor, kimin vergisini veriyor, nereden veriyor? Ekmeğinden kesiyor yurttaşın, sofrasından kesiyor. Ödediği vergilerden ve alın terinden kesiyor yurttaşın. Kur korumalı mevduatla rantiyeye kaynak aktarıyor. Nasıl yapıyor bunu? Hazine ve Maliye Bakanı nasıl yapıyorsunuz bu açıkları gidermek için, nasıl çalışıyorsunuz? Ne yapıyorlar; karşılıksız para basıyorlar bütün bunları karşılamak için.
EMEKLİLER, ÇİFTÇİLER, ESNAF, YURTTAŞ KAN AĞLIYORKEN KIŞLIK SARAYIN YANINDA BAKANLARA DA 9 KÖŞK YAPILACAK
Türkiye ekonomisini batırmış olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Hazine ve Maliye Bakanı hala enflasyonu tek haneli duruma getireceğiz diyor. İnsan ne diyeceğini şaşırıyor. Güldür Güldür Show’da az gösterildi. Keşke biraz daha devam etselerdi, keşke biraz daha halkımız gülseydi. Çünkü bu ekonomi politikalarıyla Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati halka kan ağlatıyor kan. Ancak Show TV’de izleyip gülebilirler. Ekonomi bu durumda iken basına bir haber yansıdı. AKP Genel Başkanı için yapılan kışlık saray olarak adlandırılan Ahlat Köşkü’nün yanına 9 tane de bakan köşkü yapılacakmış. Sadece bu yıl 151 milyon TL harcanacakmış. Bu konutlar için inşaatı yapan da aileye yakın bir arkadaş. Böyle bir şey olabilir mi? İşsizlik bu durumda iken, asgari ücret artışı daha ilk ayda erimiş ve açlık sınırının altında kalmışken, emekliler çiftçiler, esnaf kan ağlıyorken kışlık sarayın yanında bakanlara da 9 köşk yapılacak. İsrafın bu kadarı olabilir mi? İnsanları bu kadar küçük görmenin, halkı bu kadar aşağılamanın başka bir örneği olabilir mi?
İKTİDAR MECLİS’E YANDAŞ SERMAYE İÇİN KANUN TEKLİFİ GETİRİYOR
Ekonomi bu durumda iken yarın itibariyle Meclis Genel Kuruluna bir kanun teklifi geliyor. İnsan ekonomi ile ilgili kanun teklifi gelince; artan enflasyonu, yüksek faizli kamu borçlarını, baskılanan kur politikasını, işsizliği, evsizliği, açlığı, yoksulluğu, asgari ücreti, emeklileri düşünen bir kanun teklifidir diye düşünür. Ya da KYK borcunu ödeyemeyen genci, pazarda son kalan sebzeyi bile alamayan Mehmet amcayı, okula parası olmadığı için aç giden ve bayılan Ayşe’yi, dükkân kirasını ödeyemeyip kapatan Ekrem’i, ay sonunu getiremeyen öğretmen Fatma’yı, mazotu karşılamadı diye ineğinin sütünü satmak yerine döken Osman’ı gözeten ekonomi önlemleri geliyor diye düşünür değil mi? Hayır, öyle değil. Nasıl yaparız da bankalara, şirketlere kar dağıtımını daha uygun hale getiririz; nasıl yaparız da yandaş şirketleri, yandaş sermayeyi rahatlatacak adımlar atarız demişler. İşte 20 maddelik kanun teklifi bu. İşsizin, emeklinin, işçinin, emekçinin, gencin, kadının derdini düşünen, esnafın derdini düşünen bir paket değil getirilmiş olan. Ekonomide durum bu.
KÜRTÇE SEÇMELİ DERS TALEPLERİNİN SADECE YÜZDE 5’İ KARŞILANMIŞ
Dün 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı idi. Kürt dili üzerinde süren baskılara, unutturma ve asimilasyon politikalarına karşı çıkıldı. Kürt halkının Kürt Dil Bayramını kutluyorum. Kürtçenin kullanımında çok sorun yaşanıyor, bunu hep konuşuyoruz. Yapılan araştırmalar var. O araştırmalarda göze çarpan bazı noktalar var. Bir tanesi neden sokakta ve kamusal alanlarda Kürtçe anadilinin kullanımının azaldığını gösteriyor. Bu önemli bir sonuç. Yaş küçüldükçe Kürtçe konuşma oranı da düşüyor. Neden bu durum böyle, çünkü anadilini öğrenebilecek, geliştirebilecek bir okul ve eğitim sistemi yok. Anadilinde eğitim yok. Kürtçe anadilini çocuklar geliştirme imkânına kamusal alanda sahip değiller. Çocukların okuduğu okullarda anadilinde seçmeli ders imkânı yaratıldı denildi değil mi? Yapılan araştırmalar neyi gösteriyor? Yüzde 5 talep için sadece sınıf açılmış. Yüzde 42’yi aşan bir oran için sınıf açılmamış ve gerekçesi de yok. Taleplere cevap verilmemiş. Yüzde 27 oranında sınıf açılmamış, talep sınırlı denmiş. Yüzde 20 de öğretmen yok, onun için açılmıyor denmiş. Ne yaptı sözde bu iktidar, seçmeli ders imkânı sağladı Kürtçede değil mi, ama sonuç neredeyse sıfır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***