Dolar/TL kurundaki yükseliş bugün de sürüyor.
Dolar, kur korumalı mevduat sisteminin açıklandığı 20 Aralık tarihinden beri ilk defa 15 TL’nin üzerine çıktı.
Dolar/TL, sabah saatleri itibariyle bu yıl içinde gördüğü en yüksek seviyeye yükselerek 15,22’den işlem gördü.
Kurda günlük yükseliş yüzde 1’e ulaştı.
Euro/TL ise 16 lirayı aşarak 16,10’a çıktı.
Dolar/TL Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini başlattığı ilk haftalarda da yükselmiş, 11 Mart’ta 14,9950 seviyesini test ederek TCMB’nin döviz satışlarıyla 15 seviyesinin üstüne çıkmamıştı.
Türkiye’nin risk primi göstergesi olan CDS’leri de 700 baz puanın üzerine çıkarak rekoruna yeniden yaklaştı.
TL, geçen yıl dolara karşı yaşadığı yüzde 44’lük değer kaybının ardından bu yıl daha istikrarlı bir seyir izlemekteydi.
Peki ne oldu da TL yeniden değer kaybetmeye başladı?
Aslında TL’de en son yaşanan bu değer kaybı, yurt içinde yaşanan gelişmelerden ziyade doların değer kazanmasından kaynaklanmakta.
Ancak Türkiye ekonomisi kur oynaklıklarına karşı diğer ülkeler kıyasla daha kırılgan bir durumda.
Fed faizleri yükseltti
Amerikan Merkez Bankası (Fed) yükselen enflasyona karşı geçen hafta son yılların en yüksek faiz artışına giderek faizi 50 baz puan yükseltmişti.
2000 yılından beri ilk defa bu kadar yüksek bir faiz artışı gerçekleştiren Fed, yükselen enflasyon ile mücadele etmek için para politikasında sıkılaşmaya gideceğini duyurmuştu.
Böylece politika faiz oranı yüzde 0,25-0,50 aralığından yüzde 0,75-1,00 seviyesine yükseltildi.
ABD’de enflasyon Mart ayında yüzde 8,5’a çıkarak 1981 yılından beri kaydedilen en yüksek seviyeye tırmanmıştı.
Türkiye’de ise yüksek enflasyona rağmen Merkez Bankası’nın düşük faiz politikası izlemesi, Türk Lirası üzerindeki baskının artmasına yol açıyor.
Türkiye ekonomisi hem 2018 hem de 2021’de yaşanan kur krizlerinin ardından rezervlerindeki azalma ve ekonominin dövize endeksli olması dolayısıyla kurdaki dalgalanmalara karşı daha kırılgan bir hale döndü.
Türk lirası olumsuz ayrışıyor
Ekonomistler de uzun zamandır Fed’in faizleri yükseltmesini beklediği için Türkiye’de yüksek seyreden enflasyona rağmen faizlerin düşük tutulmasının ekonomi üzerindeki baskıyı artıracağına işaret ediyordu.
Gelişen ülke para birimlerinde dolara karşı toparlanma çabası bulunurken Türk lirası ise olumsuz ayrışıyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile süren savaş, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki enflasyon riski ve koronavirüs pandemisinin ekonomilerde yarattığı hasarlar, risk yaratmaya devam ediyor.
Türkiye’de ise yüzde 70’e varan enflasyona rağmen Merkez Bankası’nın faizi yüzde 14’te tutması, TL’yi bu risklere karşı kırılgan kılıyor.
‘TCMB’nin artan sorumluluğu’
TL’nin Çarşamba gününden beri dolara karşı değer kaybı yüzde 3,3’ü buldu.
İsviçre merkezli Swissquote bankasından kıdemli analist İpek Özkardeşkaya, “Doların küresel olarak güçlü olması ve TCMB’nin yükselen enflasyon ile paralel bir politika gütmemesi, TL’deki baskının artmasına yol açıyor” yorumunda bulundu.
Özkardeşkaya, güçlenen dolara karşı TL’yi dengede tutabilmek için TCMB’nin sorumluluğunun arttığını aktardı.
Dolar/TL kuru geçen yıl 18,4 seviyesine çıkarak rekor kırmıştı.
TL’nin bu yıl dolara karşı değer kaybı ise yüzde 13 seviyesinde.
Diğer yandan Reuters haber ajansı, Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) bankalardan, kurumsal müşterilerinin döviz işlemlerini piyasada likiditenin yüksek olduğu 10:00-16:00 saatleri arasında yapmalarını talep ettiğini öne sürdü.
Ajansa konuşan ve adını gizli tutmak isteyen üç bankacı, bu talebin son günlerde geldiğini söyledi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***