HABER PORTRE | MUHSİN AHMET KARABAY
Özlem Zengin, siyasete girdiğinde genç kuşaktandı. Kanal 7’nin Ayşe Böhürler ile birlikte siyasete hediye ettiği isimlerden biri. Böhürler, kurduğu akçalı ilişkiler içinde boğulup gitmeyi tercih etti. Zengin ise yalın siyasetçi olmayı seçti.
Zengin, üstelik AK Parti içinde kolay değil, zor olan bir kulvara girdi. Feminen bir yaklaşımla siyaset yapma yolunu seçmek, bulunduğu ortamda ateşten gömlek gibiydi. Üstelik bu gömleği siyasete girdikten sonra giymedi.
Kanal 7’de sunduğu “Hayatın İçinden” programındaki yaklaşımları, kimi zaman İslâmcı çevrelerde geniş tartışma uyandırmıştı. Aynı tavrı AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları Başkanlığı döneminde de devam ettirdi, Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı olduğu yıllarda da…
Milletvekili adayı olduğunda 2015’te Elif Çakır’ın Ülke TV’deki programına konuk olduğunda tavrı farklı değildi.
Özlem Zengin, AK Parti Grup Başkanvekilliği yaptığı dönemde geçen yıl, cezaevlerinde kadınlara yönelik çıplak aramalar gündeme geldiğinde, mutasyona uğramış bir kimlikle toplumun karşısına çıktı.
Genel anlamda kadın haklarını savunan Özlem Zengin gitti, yerine “ağacın kurdu kendi içinde olur” sözünü haklı çıkaran yaklaşım biri geldi. Ülkenin her yerindeki aksaklıkları ve yasalara aykırı yasal işlemlerin yapıldığını bir şekilde dillendiren Zengin’e göre, “çıplak arama yasalara göre suçtu ve bu yola kimse tevessül edemezdi”.
Cezaevinin ne olduğunu bilen, içeride yıllarını geçirmiş ve çıplak aramanın ne anlama geldiğini yaşayarak görmüş olanlar için Özlem Zengin’in sözleri yürek sızlatan türden oldu. Ne var ki dün devleti küfür sistemi olarak dışlayan, bugünse sistemi kutsayan İslâmcı kesim için Türkiye Cumhuriyeti’nde çıplak arama olamazdı.
Gülen Cemaatine gönül vermiş birine her ne yapılmışsa onu doğru göstermek ve ona kılıf uydurmak, son yıllarda İslâmcı kesimin olağan tavrı haline geldi. Zengin’in en çok rahatsız eden sözleri “ahlaklı kadın bir yıl susmazdı” çıkışı oldu.
“Ahlaklı kadın bir yıl susmazdı” sözlerini sarf eden, İslâmî çevrelerin kültürünü bilmeyen biri olsa belki bu kadar acı vermeyebilirdi. Diğer yerleri bilmiyorum. Silivri’den yolu geçenler, ilk olarak büyüklüğü en fazla 1,5-2 metrekare olan kapalı bölümlere alınır. Burada tam da anlatıldığı gibi arama yapılır.
Ben bu uygulamanın sadece bana yapılmadığını aylar sora koğuşta bir şekilde konu açıldığında başkalarına da yapıldığını anlayabilmiştim.
ÖZLEM ZENGİN DIŞLANMA VE TROLLENMEYİ YAŞIYOR
Neyse konu Özlem Zengin’in vicdansızlığı ve empatiden yoksun ruhsuzluğu değil. AK Partili bu siyasetçi, bir süredir kendi tabanında dışlanmanın ve trollenmenin ne demek olduğunu yaşıyor.
Zengin, aç kurtların arasına atılmanın ne olduğunu ilk olarak Ayasofya Başimamı Mehmet Boynukalın’ın geçen yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde kadın cinayetleriyle ilgili söylediği sözlere verdiği karşılıkla tattı. Boynukalın, kadın cinayetlerini “Kadın cinayetleri vurgusu, kadını erkeğe düşman etmeye çalışan sloganik medya propagandası” olarak niteledi.
Zengin bu sözleri, “Herkes kendi işine bakmalı” diye eleştirdi. Bonukalın, bu çıkışa karşılık olarak, “Bir araştırmacı ve akademisyen olarak otuz yıldır İslam’ı incelemem beni bu sonuca götürdü. İşim bunu insanlara anlatmak. Herkes işini yapsın” dedi. Böylelikle AK Parti tabanındaki İslamcı kesim ikiye bölündü.
Büyük çoğunluk AK Parti Grup Başkanvekilinin karşısında yer almasına rağmen, Erdoğan Boynukalın’ın görevinden ayrılmasını istedi. İlk hamlede Boynukalın gitti, Zengin ise daha sonra AK Parti Grup Başkan Vekilliğinden alınıp Genel Başkan Yardımcılığına getirildi.
Özlem Zengin, dün akşam TVNET’te adı “Sert Sorular” olan bir programda Taha Hüseyin Karagöz’ün sorularını cevaplandırdı. Zengin, “Boynukalın’ın görevden alınmasında dahliniz var mı?” sorusuna cevap verdi:
“Dahlim yok ama Ayasofya’nın özgürleştiğini düşünüyorum. Ayasofya kimsenin sıfatı değil. Tek başına, müstakil.”
Kendisinin feminist olmadığını söyleyen Zengin, kadınların haklarını savunduğunda “aile düşmanı ve erkek düşmanı” diye yaftalandığından yakındı. “Kadın haklarını savunuyor olmanız sizi feminist yapmaz” dedi.
Zengin, aynı programda yine çıplak aramayla ilgili sözlerinden geri adım atmış değildi. Bir taraftan ekranda “eğitimli kadınların bile gördüğü şiddeti ifade edemediklerini” söyleyen Zengin, “Şiddet gören kadın bir yılı beklemez” demekten geri durmadı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, bir taraftan kadın haklarını savunmaktan geri durmayan tavrını sürdürdü:
özlem zengin: “ kabinede 1 tanecik kadın bakan var. tabii ki eleştiriyorum. daha fazla kadın bakan olmalı. ve sadece bu aile meselesinin kadınlara kalmasından rahatsızım. mümkünse o bakanımız bir erkek olsun.” pic.twitter.com/aUiOyUHsSb
— metin cihan (@metcihan) May 12, 2022
“Kabinede 1 tanecik kadın bakan var. Derya Yanık arkadaşımız. Fevkalade az. Tabii ki eleştiriyorum. Daha fazla kadın bakan olmalı. Ve sadece bu aile meselesinin kadınlara kalmasından rahatsızım. Mümkünse o bakanımız bir erkek olsun.”
ZENGİN FİNCANCI KATIRLARINI FENA ÜRKÜTECEK, YA DA…
Özlem Zengin’in, fincancı katırlarını ürkütecek asıl sözleri bunlar değil. Zengin’in çıkışı, Saray’ın yeni bir açılım hazırlığı için nabız yoklaması değilse, tutuksuz yargılamayı savunmakla belki de siyasi hayatının en büyük hatasını yapmış oldu.
Kendisinin hukukçu olduğunu hatırlatan Zengin, şunları söyledi:
Akp li Özlem Zengin, ben hukukçuyum. Osman Kavala tutuksuz yargılanmalı demiş. pic.twitter.com/GvKGlyrJYY
— İzmirli (@saffet45677) May 12, 2022
“Ben hukukçuyum. Tutuklu yargılamayı mı savunacağız? Benim ilkesel yaklaşımım tutuksuz yargılamadan yanadır. İsmin önemi yok. Hukukun evrensel kaideleri var. Kişiye göre, yere göre, zamana göre değişmez. Genel bir ilkeden bahsediyorum.”
Üstelik genel ilkeden öte, sunucunun Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklu yargılandıklarını hatırlattığında da aynı ilkeyi tekrarlaması oldu.
Özlem Zengin bu çıkışın bedelini yakın bir gelecekte ödemeyecekse, kartlar yeniden karılıp dağıtılıyor demektir.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***