İtalya’nın eski başbakanlarından Enrico Letta’nın ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, Ukrayna krizine yanıt olarak konfederal Avrupa önerisinde bulundu.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın “kurucu babaları” arasında gösterilen Jean Monnet, anılarını kaleme aldığı kitabında “Avrupa’nın daima krizlerle inşa edileceğini ve bu krizler karşısında üreteceği çözümlerin bütünü olacağını düşünmüşümdür” der. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Avrupa’nın geleceği tartışmalarını Avrupa Birliği (AB) gündeminin öncelikli maddesi haline getirdi. Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB’nin Birlik üyesi olmayan diğer Avrupa ülkeleriyle beraber “Avrupa Politik Topluluğu” oluşturması fikrini ortaya attı.
Enrico Letta’dan Avrupa Konfederasyonu
Ancak Macron’dan önce ilk öneri İtalya’dan geldi. İtalya’da sosyal demokrat eğilimli Demokrat Parti’nin lideri Enrico Letta, 25 Nisan’da yayımladığı bir manifestoyla “Avrupa Konfedarasyonu” kurulmasını önerdi. Paris merkezli Jacques Delors Enstitüsü’nün başkanlığını da yürütmekte olan Letta, 1989’da Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra yapılan hataların tekrarlanmaması gerektiğini belirtip, “Ukrayna ve diğer Doğu Avrupa ülkelerine AB kapısının açık tutulması” gerektiğini savundu.
Letta, “derhal kurulmalı” dediği Avrupa Konfederasyonu’na AB’nin mevcut 27 üyesi dışında Ukrayna, Gürcistan, Moldova, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan’ın eklenmesini istiyor. Bu “36’lar Avrupası”nı öncelikli olarak “politik diyalog platformu” olarak görüyor. Barış, güvenlik, südürülebilir kalkınma, iklim değişikliğiyle mücadele gibi konuları ele alabileceğini söylüyor. Konfederasyon içinde bunlar görüşülürken AB’nin işleyişinde reform yapılmasını ve 36’ların kademeli olarak gelecekte AB’ye eklemlenmesini tasarımlıyor.
Letta, Avrupa Konederasyonu’nun AB devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren her AB Konseyi toplantısının ardından aynı yerde toplanmasını ve böylelikle “Avrupa ailesi olarak güçlü ve sembolik mesaj verilmesini” öneriyor.
Macron da devrede
Benzer bir öneri, 9 Mayıs Avrupa Günü Strasbourg’da Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Avrupa’nın Geleceği Konferansı Kapanış Töreni”nde konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan geldi. Macron, 1989’da Berlin Duvarı yıkıldıktan hemen sonra dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından gündeme getirilen “Avrupa Konfederasyonu” fikrini anımsatan bir “Avrupa Politik Topluluğu” oluşturulması önerisinde bulundu.
Mitterrand o tarihlerde, Rusya’yı da kapsayacak bir Avrupa Konfederasyonu fikrini ortaya atmış, ancak sovyetik rejimlerden yeni kurtulan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin itirazları nedeniyle proje hayata geçememiş ve 1993’te yaratılan Kopenhag Kriterleri temelinde doğrudan genişleme sürecine girilmişti.
Ne anlama geliyor?
Macron’a göre Ukrayna’nın Rusya tarafından işgaliyle başlayan yeni jeopolitik gerçek AB’yi tarihi kararlar almaya mecbur kılıyor. Fransa mevcut şartlarda Ukrayna, Batı Balkanlar ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinin, gerek kendi içlerindeki sorunlar gerekse AB içindeki tartışmalar nedeniyle kısa vadede AB üyesi olamayacakları görüşünde. Macron bu durumu “Ukrayna’ya adaylık statüsü verilse dahi üyeliği yıllar, hatta onlarca yıl alacak” ifadeleriyle özetliyor. Buna karşılık, tüm bu ülkeleri, “Avrupa kıtasında jeopolitik planda en önemli sorunlar üzerinde barış, istikrar ve işbirlikleri inşa etmek” hedefiyle AB ailesine sıkıca bağlamayı savunuyor. Bunun da “Avrupa Politik Topluluğu” adı altında yeni bir yapılanmayla mümkün olabileceğini söylüyor.
Kimlere açık olacak?
Macron ne Strasbourg’daki konuşmasında ne de hemen ardından Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Berlin’de düzenlediği ortak basın toplantısında Ukrayna dışında net bir ülke ismi vermedi. Ancak her iki kentte de Strasbourg merkezli Avrupa Konseyi’ni örnek gösterdi. Avrupa Konseyi’nin büyük Avrupa ailesinin “hukuksal yapılanması” olduğunu, politik bir yeni yapılanmayla tamamlanması gerektiğini savundu. Fransa’nın Avrupa İşleri Bakanı Clément Beaune, “Ukrayna üye olursa Batı Balkanlar’daki 6 ülke, Moldova ve Gürcistan da üye olacak, Ermenistan’ın üyeliği de gündeme gelecektir” diyor. Gelir ve gelişmişlik düzeyleri AB ortalamasının çok altında olan bu ülkelerin toplam nüfusu yaklaşık 70 milyon.
Türkiye’ye yer var mı?
Her ne kadar kağıt üzerinde aday ve müzakere sürecinde bir ülke görünse de Avrupa’da hiçbir ülke şu an Türkiye dosyasını açmak istemiyor. Ancak Emmanuel Macron, Strasbourg ve Berlin’de Türkiye’nin de üyeleri arasında olduğu Avrupa Konseyi’ne değindi. Hatta Berlin’deki basın toplantısında “onlarca yıldır üyelik sürecinde olan kimi ülkelerden” söz etti. Bu tanıma uyan yegâne ülke Türkiye. Fakat Macron Avrupa Politik Topluluğu’na “ortak değerler paylaşan” devletlerin dahil olabileceğini de ısrarla vurguladı. Dolayısıyla siyasi nedenlerden ötürü şimdilik dillendirilmek istenmese de reformcu bir Türkiye’ye de bu yeni işbirlikleri topluluğu içinde ilke olarak yer olabileceği anlaşılıyor.
Nasıl işleyecek?
Macron şu an sadece öneri aşamasında olan bu düşünceyle ilgili kapsamlı ayrıntı vermedi. Fakat nasıl işleyebileceğine dair kimi ipuçları paylaştı. Topluluğun “siyaset, güvenlik, enerji, ulaşım, yatırım, altyapı ve şahısların serbest dolaşımı” gibi konularda işbirlikleri üzerine çalışabileceğini söyledi. Topluluğa dahil olmanın AB üyeliği güvencesi anlamına gelmeyeceğini belirten Macron, topluluğun kapılarının AB’yi terk etmiş Birleşik Krallık gibi ülkelere açık tutulması gerektiğini de savundu.
Bundan sonra ne olacak?
Letta ve Macron tarafından gündeme getirilen “konfederal Avrupa” fikri ilke olarak Almanya tarafından da destekleniyor. Ancak AB içinde bölünmeler yaratma riski de bulunuyor. Polonya, Slovakya, Bulgaristan, Romanya ve Baltık ülkelerinin başını çektiği bir grup Ukrayna’ya derhal adaylık statüsü verilmesi, hatta Ukrayna’nın en kısa sürede üye yapılmasını savunuyor. Kiev’in adaylık başvurusunu incelemekte olan Avrupa Komisyonu’nun konu hakkındaki kararını gelecek ay açıklaması bekleniyor. Elbette konunun doğrudan muhatabı olan Doğu Avrupa ve Batı Balkan ülkelerinin Letta ve Macron’un “genişleme şimdilik mümkün değil, konfederal Avrupa yaratalım” önerisi karşısında söyleyecekleri de önemli. 23-24 Haziran günleri gerçekleşecek AB devlet ve hükümet başkanları zirvesi Avrupa’nın geleceği açısından kritik kararların alındığı bir an olabilir.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – KAYHAN KARACA
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***