Etik-Politik’te, ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ konusunu ele alan İlahiyatçı Ayhan Tekineş, “Hazreti Peygamber toplumun her kesimi ile istişare ederdi. İstişare etmemek Yezid’ten kalan bir mirastır.” dedi.
Profesör Tekineş, şunları söyledi;
-Özgür iradesinin sonucu olarak insanın tabiatında eleştirmek vardır. Bunu bastırırsanız; nifakın, iki yüzlülüğün yaygınlaşmasına yol açarsınız. Sağlıklı bir tartışma ortamı aileden başlayarak devlet yönetimine kadar her aşamada olması gerekir.
-Hz. Peygamber istişarenin gereğini daima yerine getirdi. Hz. Ömer genç sahabilere de danışırdı. Peki bütün bunlara rağmen ne oldu da müslümanlar düşünce özgürlüğünü, başkalarına danışma, başkalarının fikirlerine itibar etme özgürlüğünü kaybetti?
-Devlet idaresini ele geçiren insanların adeta kutsanmış varlıklara dönüştülerini, onları eleştirmenin doğru bulunmadığını, eleştirilmeleri durumunda ise ciddi tenkitler yapıldığını görüyoruz. Oysa insanların en fazla katılımının olması gereken yer devlet idaresidir.
-İstişare etmemek Yezid’ten kalan mirastır. Yezid, meşhur hutbesinde, “Ben ilim talebiyle meşgul olmam. Durduğunuz halde durun Şayet Allah bir şeyi değiştirmek isterse, onu değiştirir” der. Despot idarecilerin zihniyetini resmeden kısa bir ifadedir. Yani ‘Benim için hakikat önemli değil. Huzurumu bozarsanız bunu affetmem’ mesajı verilir.
-Biz Allah tarafından seçildik, Yezit zihniyetidir. Her açıdan kendini tek otorite olarak gören bu zihniyet asla muhalefete izin vermez.
-Alimler, Emevilerin cebri kader anlayışına nasıl ortadan kaldırabiliriz, sorusuna cevap aramışlar ve özgürlükçü, muhalefeti canlandıracak düşünceler ileri sürmüşler. Ma’bed el Cüheni ve Haccac arasında geçtiği rivayet edilen diyalog dikkat çekicidir. Yapılan zulümler Emevi dönemi ile sınırlı değil.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***