ENSAR NUR | STRAZBURG TR724
Steven Cook, Foreign Policy dergisi için kaleme aldığı analiz yazısında Ukrayna’daki savaşın son yıllarda dış politika tercihleriyle yalnızlaşan ve ciddiye alınmayan Erdoğan için yeni bir fırsat doğurduğunu ifade ediyor. Cook, “bazen şanslı olmak akıllı olmaktan iyidir” diyerek Rusya-Ukrayna kriziyle Erdoğan’ın ayağına uluslararası alanda yeniden bir yer edinme fırsatı geldiğine dikkat çekiyor.
Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu rolünü üstlenen Erdoğan için iyi haber ise, Türkiye’nin bölgede lider ülke olduğu imajını yeniden kazanması, Rusya ve Ukrayna arasında bir ateşkese varılması sonucuna bağlı değil. Türkiye krizde hiçbir ülkenin üstlenemediği bir pozisyona sahip ve Türkiye’nin Avrupa, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de yapıcı bir aktör olabileceği fikrini yeniden kabul ettiriyor.
Cook’un yazısında ele aldığı temel noktaları incelemeye başlamadan önce önemli bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Cook’un, yazısında Erdoğan’ın dış politika tercihlerinin iç politika ile olan ilişkisini dikkate aldığını söylemek zor. Analist, Türkiye’nin pozisyonunu jeopolitik ve uluslararası ilişkiler perspektifinde değerlendiriyor. Bu her ne kadar analizin bütünlüğüne darbe vurmasa da, Erdoğan’ın dış politika hamlelerini anlayabilmek adına Erdoğan için iç politikanın her şeyden önce geldiğini aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var.
Türkiye sadece NATO’nun güneydoğu kanadı olarak kalmak istemiyor
Cook’a göre, Türkiye’nin önündeki fırsat Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ile Ankara’nın yeniden Soğuk Savaş sırasında olduğu gibi Rusya’ya karşı bir siper olmak isteyip NATO içerisindeki rolünü yeniden pekiştirmek istemesi değil. Aslında Türkiye NATO’nun güneydoğu kanadında bir kez daha nöbetçi rolüne atanmak istemiyor.
Aksine, mevcut krizde Türkiye için fırsat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidar partisinin Türkiye’yi başlı başına yeniden bağımsız bir güç olarak dünyaya kabul ettirebilme ihtimali. Bunun ana sebebi ise, ülke içindeki ve Suriye’deki Kürt ayrılıkçılığı tehdidi ile bağlantılı güvenlik tehdidi algısında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’dan beklenen desteğin alınamamasıyla ortaya çıkan hayal kırıklıkları.
Türkiye’yi bölgede anahtar ülke konumuna getirme özlemi ve Batılı müttefiklerin Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını göz ardı etmesiyle ortaya çıkan travmaların birleşimi, Erdoğan’ı Putin ile yıllar öncesinden diyalog kurmaya itti. Türkiye ile Rusya arasındaki diyalog ve ikili ilişkiler Suriye, Libya, Dağlık Karabağ ve görünüşe göre Ukrayna’daki farklılıklara rağmen gelişti. Rusya ile gelişen ilişkiler ise Ankara ile Batılı ortakları arasında daha fazla güvensizlik yarattı.
Erdoğan son yıllarda dışlanmış durumdaydı
Birkaç ay önceye kadar, Türkiye uluslararası alanda izole edilmiş bir durumda bulunuyordu. Ankara’nın Avrupa ile ilişkileri oldukça kötüleşmişti. Erdoğan’ın son yılları, Kıbrıs ve Yunanistan’ı tehdit ederek, Avrupa’yı mültecileri salmakla korkutarak ve Libya konusunda Fransızlarla çatışarak geçti. Joe Biden yönetimi, Dışişleri Bakanlığı’ndan ara sıra yapılan eleştiriler dışında, çoğunlukla Türkiye ve Erdoğan’ı görmezden gelmeyi tercih etti.
Avrupa ile bozulan ilişkiler yetmezmiş gibi Türkiye’nin Ortadoğu’daki tüm büyük ülkeler ile de zorlu, hatta düşmanca ilişkileri vardı. Türkiye’nin Suudiler, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısırlılar ve İsraillilerle bağları o kadar kötüleşmişti ki, bu ülkeler bölgede ve ötesinde Ankara’ya karşı çıkmak için birleşiyorlardı. 2021’in sonlarına doğru, Türkiye’nin izole olması ve Türk lirasının ciddi değer kaybetmesiyle birlikte gelen ekonomik kriz Erdoğan’ı diğer ülkelerle ilişkileri düzeltmeye zorladı. Ancak, Erdoğan’ın tutarsız tavırları yüzünden işler o kadar da kolay değildi. Ne var ki, tam bu sırada Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Erdoğan’ın imdadına yetişti.
“Erdoğan kurnaz olduğu kadar şanslı da”
Steven Cook, “Erdoğan her zaman kurnaz olduğu kadar şanslı da olmuştur” diyor. Erdoğan, karşısında beceriksiz bir muhalefete ve ABD gibi Soğuk Savaş’ın bitmesinden bu yana 30 yıl geçmesine rağmen hala zayıf jeostratejik sebeplerle kendisine sahip çıkan bir müttefike sahip olmakla şanslı bir lider.
Bunun tersine dönmeye başladığı bir donemde ise Rusya Ukrayna’yı işgale başladı. Ukrayna girdabı, Erdoğan’a Türkiye’nin bölgesel sorun giderici rolünü geri alma ve bu süreçte Türkiye’nin Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık gibi oyuncularla birlikte küresel bir lider olduğu fikrini ilerletme fırsatı vererek, Erdoğan’ın için başka bir şansı oldu.
Türkiye’nin kompleks duruşu aracı rolü oynamasına imkan sağlıyor
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin pozisyonunu anlamlandırma çabası kapsamında gelişen iki karşıt görüş ise Erdoğan’ın kompleks duruşunu açıklamaya yetmiyor. Bir grup, Erdoğan’ın Ukrayna’nın bağımsızlığına verdiği desteği, Kiev’e Bayraktar TB-2 vermekteki istekliliğini ve Boğazların kapatılmasını öne sürerek, Erdoğan’ın Batı güvenliğinin kritik bir bileşeni olmaya devam ettiğini savunuyor.
Karşı fikirde olanlar ise Türk hükümetinin Rusya’ya yaptırım uygulamadığını, Türkiye’nin hava sahasının Rus uçaklarına açık olduğunu ve Rus oligarklarının süper yatlarının Türk hükümetinin açık onayı ile Bodrum ve Marmaris’te gezdiğini vurguluyor.
Erdoğan yanlısı ve karşıtı gruplar arasındaki bilgi savaşını bir kenara bırakmak gerekirse, Erdoğan karizmatik bir lider, güçlü bir adam ve derin politika farklılıkları karşısında bile işbirliğinin mümkün göründüğü biri. Putin ile daha önce pek çok konuda iş yapmış birisi ve aynı zamanda önemli bir NATO ülkesinin lideri ve dolayısıyla Washington ve Brüksel’e giden bir kanal.
Putin her ne kadar başkalarının tavsiyelerini kabul etmese de Erdoğan arabulucu rolünü oynamak için diğerlerinden daha iyi bir konumda. Belki de eski İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu dışında çok az lider Putin ile Erdoğan kadar zaman geçirmiştir. Erdoğan insani koridorlar kurma ve ihtiyacı olan Ukraynalılara temel yardım sağlama çabalarında yardımcı olabilir ve bunu yapabilmek için Türkiye’den daha iyi konumlanmış bir ülke yok gibi görünüyor.
Peki bu Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını sona erdirir mi? Aslına bakılırsa, bu sorunun cevabi Erdogan açısından çok da önemli değil. Erdogan görüşmelere ev sahipliği yaparak uluslararası alanda almak istediğini alıyor.
Erdoğan için yeniden önemli bir aktör olarak kendini kabul ettirme fırsatı
Türkiye’nin ne tamamen Ukrayna yanlısı ne de tamamen Putin karşıtı olamayacağı gerçeği, Erdoğan’a 2000’lerin ortalarında oynadığı rolü yeniden başlatması için bir fırsat sunuyor. Türk gücü ve bağımsızlığı fikri sadece Batı’yı trollemek için savunulan bir şey değil. Son yıllarda Türk dış politikasının gereksiz yere agresif doğası göz önüne alındığında, çok az kişi Türkiye’nin 2005 ile 2011 arasında Ortadoğu’da yapıcı bir rol oynamaya çalıştığını hatırlıyor.
Türk hükümeti o dönem Suriyeliler ve İsrailliler arasındaki dolaylı müzakereleri denetlemek, Lübnan’a barış gücü konuşlandırmak , Suriye’de İran’ı geride bırakmaya çalışıyor ve bölgedeki çeşitli ülkeler arasında iyi ilişkiler kurmak için ekonomik ağırlığını kullanıyordu.
Cook’a göre, Ukrayna’da bu rolü geri almak için bir fırsat var gibi görünüyor. Erdoğan’ın pozisyonunu eleştirenler, Türkiye’nin arabuluculuğu, başta Israil olmak üzere diğer olası arabulucuları geçme çabası olarak veya Ankara’nın Rusya yanlısı konumunu örtbas etmek amacıyla üstlendiğini belirterek hor görüyor. Her iki eleştirinin de ikna edici bir mantığı var.
Erdoğan’ın, özellikle İsrail başbakanı tarafından gölgelenmekten hoşlanmayacağı açık ve Türkiye, Suriye’de askeri operasyon yürütebilmesi için Rusya’nın hoşgörüsüne ihtiyaç duyuyor. Ancak Cook, yine de eleştirilerin Erdoğan’ın müzakere masasında neler getirdiğini, özellikle de Putin ile olan ilişkisini görmezden geldiğini vurguluyor.
Ateşkes gerçekleşsin veya gerçekleşmesin, Erdoğan için iyi haber ise Türkiye’nin yapıcı bir aktör olabileceği fikrini geri kazanmak ve güçlendirmek için başarılı olmasına gerek yok. Müzakerelerin Türkiye önderliğinde gerçekleşiyor olması Ankara’nın bölgede lider olduğu anlatısını da güçlendirecektir.
Cook’a göre Türkiye’nin S-400’leri satın alma kararı tuhaf olsa da bunun Moskova için ne anlama geldiği Türkiye’nin gücünü ve prestijini yeniden geri kazanmasında kritik bir faktör olabilir.
Cook, Erdoğan’ın durumunu oldukça iyi özetleyen şu ifadelerle makalesini bitiyor: “Bazen şanslı olmak akıllı olmaktan daha iyidir.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***