Sabah gazetesi yazarı Nurullah Gür, enerji fiyatlarındaki artışın enflasyonu körüklediğini ifade ederek “Öyle ki hayat pahalılığı birçok ülkede Y ve Z kuşaklarının (1970’li yılların sonu ve sonrasında doğanlar da diyebiliriz) satın alma gücünü daha önce hiç olmadığı kadar zorluyor. Maalesef Türkiye enflasyonun yıkıcı etkilerine diğer G20 ülkelerine kıyasla daha fazla maruz kalıyor. Tüketici enflasyonu yüzde 61’i görmüş durumda. Artık toplumun her kesimi öyle ya da böyle enflasyonun etkilerini hissediyor” dedi.
Türkiye’de enflasyonun “çok katmanlı” bir hal aldığını belirten Gür şöyle devam etti:
“Katmanların birinde küresel gelişmelere bağlı olarak enerji, tarım ürünleri ve ara mallarında yükselen fiyatlar var. Salgın dönemindeki genişletici ekonomi politikalarının etkilerini bir başka katman olarak listeye ekleyelim. TL’deki değer kaybının neden olduğu fiyat artışları üçüncü bir katman.
Eğer yeni bir şok dalgası enflasyonun üzerindeki katmanların sayısını artırmazsa, yılın ikinci yarısında baz etkisi kendini hafifçe hissettirebilir.
Sadece baz etkisine bel bağlamak, enflasyonda hafif ve kademeli bir düşüşün yaşanabileceği anlamına gelir. Enflasyon cephesinde sorun çok katmanlı olduğu için haliyle kalıcı bir çözüm de çok boyutlu olmaz zorunda. Dezenflasyon süreci için öncelikle küresel koşulların (tedarik zincirlerinden tutunda jeopolitik risklere kadar) normalleşmesi gerekiyor. Küresel koşullar bugün normalleşecek olsa, enflasyonu düşürücü etkiler 1 ila 3 ay arasında kendini hissettirir. TL’nin değerini makul seviyelere taşıyacak, arz-talep dengesini sağlayacak ve enflasyon beklentilerini iyileştirecek kısa ve orta vadeli politikalar işin bir başka boyutu.
Bu yönde atılacak politika adımlarının etkileri 3-9 aylık süreçte görülebilir. Tabi ki bir de enflasyonla mücadelenin yapısal boyutu var. Rekabet kurallarının gözden geçirilmesi, kritik ara mallarında yerlileşme oranının artırılması, tarımda teşvik sisteminin iyileştirilmesi, yerli enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması, hal yasası… Yapısal reformların meyvelerini toplamak biraz daha uzun bir süreç. En az 12 ay sabretmek lazım.“
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***