BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan, “Mersin çıkmazı” başlıklı yazısında gündemden düşmeyen Mersin Limanı’nı ele aldı.
Soykan, Türkiye tarihinin rekor kokain yakalamalarına karşın aynı güzergâhta aynı yöntemle kaçakçılığın durmadığına dikkat çekti.
Mersin Limanı’nın bir kokain üssüne dönüşmesine karşın yıllardır kontrollü teslimat uygulanmadığını belirten Soykan, “Soruşturmalar Mersin çıkmazında kalıyor. Kokainin limandan sonra kullandığı yol ve gittiği adresler hep karanlıkta kalıyor” dedi.
Timur Soykan’ın yazısı şöyle;
“Son iki yıldır ne kokain ne de Mersin Limanı gündemden düştü.
Türkiye tarihinin rekor kokain yakalamalarına karşın aynı güzergâhta aynı yöntemle kaçakçılık durmuyor.
8 Nisan’da Malta’dan Mersin Limanı’na gelmesi planlanan muz dolu konteynerlerde arama yapılmış ve 800 kilo kokain ele geçirilmişti.
8 gün sonra…
16 Nisan 2022 günü Mersin Limanı’na gelen muz dolu konteynerlerde 258 kilo kokain yakalandı, 3 kişi gözaltına alındı. İlk bilgilere göre; kokain Güney Amerika ülkesi Ekvador’daki Türkiye merkezli Yılport Holding’in işlettiği Bolivar Limanı’ndan yola çıktı.
Daha önce Türkiye’ye pek çok kokain sevkıyatında olduğu gibi dev gemi, İtalya’ya uğradı. İddiaya göre; yanaştığı liman, Taranto. Bu limanı da Yılport Holding işletiyor.
(Pek çok kokain sevkıyatında gemiler Yılport’un işlettiği limanlardan gelmişti. Yılport dünyada 22 liman işlettiğini ve tüm güvenlik önlemlerini aldıkları yönünde açıklama yapmıştı.)
ŞİRKETLERİN YENİ YÖNTEMİ
Muz kolilerine gizlenmiş kokainin göndericisi olarak Ekvador merkezli meyve-sebze şirketi Extra Golden Fruits görünüyor. Alıcı ise bu şirketin Ortadoğu pazarına çalışan Singapur kolu. Son dönemde Mersin Limanı’na sevkiyatlarda kartellerin yerel ortak şirketleri gizlemek için bu yöntemi kullandığını gazeteci Murat Ağırel yazmıştı. Bu son olayda da iddiaya göre; şirketin yöneticisi olan Suriyeli A.K. gözaltına alındı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da olan A.K., daha önce Mersin Limanı’nda kokain kaçakçılığıyla gündeme gelen ve artık ABD’de yaşayan şirketin sahibi Suriyeli A.B.K.’nin kardeşi. Ayrıca firmanın gümrük müşavirliğini yapan iki kişi de gözaltında.
Bundan sonra neler olacağını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Defalarca yaşandı. Şirket yöneticileri, “Biz muz sipariş ettik ama arasına kokain koymuş” diyecekler. Soruşturma genişletilmeyecek, birkaç sayfalık iddianame çıkacak. Bir yıl geçmeden tahliye kararları gelecek.
Nereden mi biliyoruz…
Yine geçen haftanın kokain gündeminde bunun en çarpıcı örneğini yaşadık.
REKOR KOKAİN DAVASINDA 4 TAHLİYE
16 Haziran 2021’de Mersin Limanı’nda açık ara Türkiye rekoru olan 1.3 ton kokainin yakalanmasıyla ilgili davanın duruşması görüldü. Muz dolu konteynerin alıcısı şirket Öz Şimşekler’in sahibi Nimet Şimşek, iki oğlu ve üç çalışanı tutuklu yargılanıyordu. Sanıklar her zaman olduğu gibi “Biz muz sipariş ettik, geminin üzerindeyken gönderici şirketin bize yönlendirdiği konteynerlerde kokain çıktı. Bizim haberimiz yoktu” savunması yapıyordu. Birkaç sayfalık iddianamede ne para trafiği ne de kokainin Mersin Limanı’ndan sonraki yolculuğu hakkında bir tespit vardı. Sanıklar da bu konteynerleri kendilerinden sipariş eden kimsenin olmadığını söylüyordu.
6 sanıktan 4’ü tahliye oldu. Nimet Şimşek ve daha sonra başka bir sevkıyat nedeniyle yakalanan küçük oğlundan başka tutuklu sanık kalmadı.
Oysa bu olay; Türkiye’yi kokain sevkıyatında neredeyse Güney Amerika ülkesi haline getirenlere büyük bir darbe indirmek için önemli fırsattı.
KONTROLLÜ TESLİMAT NEDEN YAPILMIYOR
1.3 ton kokain ihbar sonucu tespit edilmişti ve ‘kontrollü teslimat’ yoluna gidilebilirdi. ‘Kontrollü Teslimat Uygulaması Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik’ bunun nasıl yapılacağını ortaya koyuyor. İhbar alındıktan sonra Ankara Başsavcılığı’nın kararıyla uyuşturucu madde takibe alınıyor ve son teslim noktasına kadar izleniyor. Böylece bütün organizasyon deşifre edilerek taşıyıcılar, yol veren kamu görevlileri, teslim alanlar, baronlar tespit edilerek suçüstü yakalanabiliyor. Nedense Mersin Limanı’nın bir kokain üssüne dönüşmesine karşın yıllardır kontrollü teslimat uygulanmıyor. Soruşturmalar Mersin çıkmazında kalıyor. Kokainin limandan sonra kullandığı yol ve gittiği adresler hep karanlıkta kalıyor.
Bu sayede kokainin dünyadaki yeni rotası işlemeye devam ediyor. Yakalanandan çok daha fazlası yoluna devam ediyor.
Peki, nadir de olsa ‘kontrollü teslimat’ yapıldığında neler yaşanıyor? Sonuç garanti mi?
Bunun örneğini de büyük bir kokain skandalıyla geçen hafta yaşadık.
(Halen son 7 gündeki kokain gündeminden bahsettiğimizi hatırlatmak isterim.)
EN GİZEMLİ OPERASYON
13 Nisan 2022 günü Sabah gazetesinin haberinden 4 ay önce çok önemli bir operasyon yapıldığını öğrendik. Kolombiya’dan İstanbul’a gönderilen 111 kiloluk iki kargodan Alman Gümrük Bürosu Leipzig Havalimanı’nda şüphelenmiş. 20 Kasım 2021 günü test yapılan paketlerdeki demir tozunun içinde siyah kokaini belirlemişler. Türkiye ile temasa geçmişler ve kontrollü teslimata karar verilmiş.
Ancak savcılık kararıyla kokain, aynı renk ve miktardaki kum ile değiştirilmiş. Normalde kontrollü teslimatta suç unsuru ‘mal’ değiştirilmez ve suçüstü yapılır. 15 Aralık 2021 günü kargocu kılığına giren jandarmalar İstanbul Maslak’taki plazada paketleri teslim ederek operasyonu yapmış. 6 kişi gözaltına alınıp 3’ü tutuklanmış. Malın değiştirilmesi hukuki bir tartışma yaratacak ama operasyonla şüpheliler ele geçirilmiş.
Peki, bu operasyon Sabah gazetesi haber yapana kadar 4 ay boyunca bir devlet sırrı gibi neden gizlendi?
Bu haberden yani Türkiye’nin çok önemli bir operasyonun aylarca gizlenebileceği ile yüzleşmesinden sadece üç gün sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter hesabından Mersin’de 258 kilo kokainin yakalandığını duyuruyor ve şöyle yazıyordu:
“Jandarmamıza ve tüm operasyon birimlerine tebrikler…”
Süleyman Soylu, İstanbul’da 4 ay önce kara kokaini yakalandığını neden duyurmamış, niçin jandarmayı tebrik etmemişti. Hatta ne Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü ne İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ne de soruşturmayı yürüten savcılık bu operasyonla ilgili bir açıklama yapmıştı. Normalde bu operasyonlar ‘mal’ masaya dizilip arkasına yakalayan birimin panosu koyulup duyurulur. Başarı ballandıra ballandıra anlatılır. Kurye yakalansa içindeki uyuşturucu kapsüllerinin röntgen görüntüleri bile servis edilir. Ama bu kez bilgi bile sızmamıştı. Bu operasyonun gizlenmesi için yukarıdan talimat mı gelmişti?
Yanıt; 111 kilo kokain ile ilgili tutuklanan eski Türk-Amerikan İşadamları Derneği Başkanı ve L’actone Holding’in sahibi Ali Osman Akat’ın fotoğraf albümünde gizliydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Süleyman Soylu, Binali Yıldırım’ın arasında olduğu AKP yönetiminin tamamıyla fotoğrafları vardı.
Üstelik Sözcü gazetesinden Serpil Yılmaz, operasyon gizlenirken Ali Osman Akat’ın iki kez serbest bırakıldığını ve savcının ısrarıyla üçüncü kez gözaltına alındıktan sonra tutuklandığını ortaya çıkardı.
Acaba Ali Osman Akat için kimler devreye girdi? İki kez niçin serbest bırakılıp üçüncü gözaltından sonra neden tutuklandı? Anlaşma gereği operasyon boyunca bilgi paylaşılan Alman makamları olayın Türkiye medyasında 4 ay haber olmadığını görünce neler düşündü? Almanya ile koordineli bir operasyon olmasaydı bu olayı belki hiç duymayacaktık. Ya da kontrollü teslimat hiç yapılmayacaktı.
Belki Türkiye’de mecbur kalmadıkça ‘kontrollü teslimat’ yöntemine neden hiç başvurulmadığını da bu gizemli olay ortaya koyuyordur.
Ne dersiniz…”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***