İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, hükümetin ülkedeki sığınmacıları Ruanda’ya gönderme planına yönelik eleştirilere, eleştiri getiren insanların başka bir çözüm sunamadıklarını söyleyerek karşılık verdi.
Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta ile birlikte Times gazetesine bir yazı yazan Patel, insan kaçakçılığının “ölümcül ticaretine” yenilikçi bir cevap verdiklerini söyledi.
İki politikacı, hiçbir ” yardımsever ulusun” bu acının devam etmesine izin veremeyeceğini belirtti.
İngiltere Anglikan Kilisesi Başpiskoposu Justin Welby, verdiği paskalya vaazında “sığınmacıların yurtdışına gönderilmesiyle ilgili ciddi etik sorunlar” olduğunu belirtmişti.
Patel ve Biruta, insani krizler ve insan kaçakçılığı baskısı altında küresel iltica sisteminin “çökmekte olduğunu” ifade etti.
Bakanlar, İngiltere’ye yasadışı yollardan giren sığınmacıları Ruanda’ya taşıma planının, zulümden kaçan insanların güvenlik elde etmesine olanak tanıyacağını söyledi.
Plan kapsamında İngiltere tarafından Ruanda’ya eğitim harcamaları için verilen 120 milyon sterlinin, ekonomik göçü tetikleyen fırsat eksikliğinin giderilmesine yardımcı olacağını vurgulayan iki bakan, “Cesur ve yenilikçi adımlar atıyoruz. Planları eleştiren kurumların kendi çözümlerini sunamaması ise şaşırtıcı” diye yazdı.
Patel ve Biruta, yazılarında “Bu ıstırabın devam etmesine izin vermek artık hiçbir insani ulus için bir seçenek değil” ifadelerine yer verdi.
İki din adamından eleştiri
Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, vaazında İsa’nın dirilişinin “sorumluluklarımızı başkalarına devretme” zamanı olmadığını söyledi.
Pazar günü Canterbury Katedrali’nde konuşan Welby, “sığınmacıların yurtdışına gönderilmesiyle ilgili ciddi etik sorunlar” olduğunu belirtti ve “Ruanda gibi iyilik amacı güden bir ülkeye bile olsa, sorumluluklarımızı devretmek Tanrı’nın doğasına aykırıdır” dedi.
York Başpiskoposu Stephen Cottrell de, söz konusu politikanın “iç karartıcı ve üzücü” olduğunu söyleyerek Welby’e katıldı. Cottrell ayrıca “Bundan daha iyisini yapabiliriz” dedi.
Muhalefet partilerinin yanı sıra iktidardaki Muhafazakar Parti’den de plana yönelik eleştiriler var.
160’dan fazla sivil toplum kuruluşu ise plandan vazgeçmesi için hükümete çağrı yaptı.
Sivil toplum kuruluşlarının endişeleri arasında Ruanda’nın insan hakları sicili de var. Nitekim İngiltere, geçtiğimiz sene Birleşmiş Milletler’de, Doğu Afrika ülkesindeki yargısız infazlar, kayıplar ve işkence iddialarını gündeme getirmişti.
Ancak Patel ve Biruta, Ruanda’nın “dünyanın en güvenli ülkelerinden biri olduğunu” ve şimdiden birden fazla ülkeden 130 bin mülteciye ev sahipliği yaptığını söyledi.
İki bakan, planın göçmenleri “hayatlarını riske atmaktan caydıracağını” savundu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***