İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

    e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

    MHP'li Feti Yıldız'dan Özgür Özel'e 'Sosyalizm' Tepkisi... 'Siz Bürokratsınız'

    MHP’li Feti Yıldız’dan Özgür Özel’e ‘Sosyalizm’ Tepkisi… ‘Siz Bürokratsınız’

    Trump 'Ateşkes Müzakereleri Başlayacak' Dedi, Rusya Saldırıları Yoğunlaştırdı

    Trump ‘Ateşkes Müzakereleri Başlayacak’ Dedi, Rusya Saldırıları Yoğunlaştırdı

    Doğu Karadeniz'in 4 aylık su ürünleri ihracatı 47,8 milyon doları aştı

    Doğu Karadeniz’in 4 aylık su ürünleri ihracatı 47,8 milyon doları aştı

    Gazze’de 4 yaşındaki Muhammed açlıktan öldü

    Gazze’de 4 yaşındaki Muhammed açlıktan öldü

    Nebatilerden 48,9 milyonluk kâr

    Nebatilerden 48,9 milyonluk kâr

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Hasta tutsak yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor

    Hasta tutsak yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Şehit Semih Terzi neden infaz edildi?

    Şehit Semih Terzi neden infaz edildi?

    Hakan Fidan’dan 15 Temmuz itirafı: ”Önceden koordine ettiği askerler Darbeci gibi davranıp sonra geri çekilmiş”

    Hakan Fidan’dan 15 Temmuz itirafı: ”Önceden koordine ettiği askerler Darbeci gibi davranıp sonra geri çekilmiş”

    25 ülkeye ihracat yapan şirket konkordato ilan etti

    15 Temmuz öncesi Genelkurmay’da MİT ajanı: Fişleme ödülü olarak Tuğgeneralliğe yükseltildi

    İdam isteyen sahte 15 Temmuz gazisinin foyası ortaya çıktı

    İdam isteyen sahte 15 Temmuz gazisinin foyası ortaya çıktı

    MİT’e 15 Temmuz ihbarının sırrı çözüldü; Eski İstihbaratçıdan, Binbaşı Osman Karaca hakkında şok itiraflar

    MİT’e 15 Temmuz ihbarının sırrı çözüldü; Eski İstihbaratçıdan, Binbaşı Osman Karaca hakkında şok itiraflar

    15 Temmuz’da mafyanın rolü: Tek tek görüntüleriyle, kim hangi görevde sahadaydı?

    15 Temmuz’da mafyanın rolü: Tek tek görüntüleriyle, kim hangi görevde sahadaydı?

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Din motivasyonlu hizmetlerde kalite: Ne değil, nasıl?

    Din motivasyonlu hizmetlerde kalite: Ne değil, nasıl?

    “Ayıp olmaz mı Allah’a karşı?”

    “Ayıp olmaz mı Allah’a karşı?”

    Kupa hasreti prangasını bu yıl kırdılar

    Kupa hasreti prangasını bu yıl kırdılar

    Roma zindanları -3

    Roma zindanları -3

    Necip F. Bahadır

    “Tekrar aday olma derdim yok!” | Son kararın mı?

    Erdoğan ve Bahçeli’nin Joe Biden’dan alması gereken dersler

    Erdoğan ve Bahçeli’nin Joe Biden’dan alması gereken dersler

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

    e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

    MHP'li Feti Yıldız'dan Özgür Özel'e 'Sosyalizm' Tepkisi... 'Siz Bürokratsınız'

    MHP’li Feti Yıldız’dan Özgür Özel’e ‘Sosyalizm’ Tepkisi… ‘Siz Bürokratsınız’

    Trump 'Ateşkes Müzakereleri Başlayacak' Dedi, Rusya Saldırıları Yoğunlaştırdı

    Trump ‘Ateşkes Müzakereleri Başlayacak’ Dedi, Rusya Saldırıları Yoğunlaştırdı

    Doğu Karadeniz'in 4 aylık su ürünleri ihracatı 47,8 milyon doları aştı

    Doğu Karadeniz’in 4 aylık su ürünleri ihracatı 47,8 milyon doları aştı

    Gazze’de 4 yaşındaki Muhammed açlıktan öldü

    Gazze’de 4 yaşındaki Muhammed açlıktan öldü

    Nebatilerden 48,9 milyonluk kâr

    Nebatilerden 48,9 milyonluk kâr

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Hasta tutsak yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor

    Hasta tutsak yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Şehit Semih Terzi neden infaz edildi?

    Şehit Semih Terzi neden infaz edildi?

    Hakan Fidan’dan 15 Temmuz itirafı: ”Önceden koordine ettiği askerler Darbeci gibi davranıp sonra geri çekilmiş”

    Hakan Fidan’dan 15 Temmuz itirafı: ”Önceden koordine ettiği askerler Darbeci gibi davranıp sonra geri çekilmiş”

    25 ülkeye ihracat yapan şirket konkordato ilan etti

    15 Temmuz öncesi Genelkurmay’da MİT ajanı: Fişleme ödülü olarak Tuğgeneralliğe yükseltildi

    İdam isteyen sahte 15 Temmuz gazisinin foyası ortaya çıktı

    İdam isteyen sahte 15 Temmuz gazisinin foyası ortaya çıktı

    MİT’e 15 Temmuz ihbarının sırrı çözüldü; Eski İstihbaratçıdan, Binbaşı Osman Karaca hakkında şok itiraflar

    MİT’e 15 Temmuz ihbarının sırrı çözüldü; Eski İstihbaratçıdan, Binbaşı Osman Karaca hakkında şok itiraflar

    15 Temmuz’da mafyanın rolü: Tek tek görüntüleriyle, kim hangi görevde sahadaydı?

    15 Temmuz’da mafyanın rolü: Tek tek görüntüleriyle, kim hangi görevde sahadaydı?

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Din motivasyonlu hizmetlerde kalite: Ne değil, nasıl?

    Din motivasyonlu hizmetlerde kalite: Ne değil, nasıl?

    “Ayıp olmaz mı Allah’a karşı?”

    “Ayıp olmaz mı Allah’a karşı?”

    Kupa hasreti prangasını bu yıl kırdılar

    Kupa hasreti prangasını bu yıl kırdılar

    Roma zindanları -3

    Roma zindanları -3

    Necip F. Bahadır

    “Tekrar aday olma derdim yok!” | Son kararın mı?

    Erdoğan ve Bahçeli’nin Joe Biden’dan alması gereken dersler

    Erdoğan ve Bahçeli’nin Joe Biden’dan alması gereken dersler

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
No Result
View All Result
Home Görüş & Analiz

Bahar yogunluğu ve ‘Gecikmeye Övgü’

SG by SG
17 Nisan 2022
in Görüş & Analiz
0
Bahar yogunluğu ve ‘Gecikmeye Övgü’
PaylaşPaylaş



Tabiatın uyanırken kendini sonsuz kez doğuruşundaki canlılık, biteviye heves, yürek çarpıntısına neden olan sevinç kırıntılarının yarattığı hüzün, şiirin, edebiyatın çılgın mevsimi bahardan daha fazla ilgimi çekiyor. Yeni bir merak değil. Daha ziyade hayata hep “geç kalmış olmak” duygusuna dair bir mizaca sahip olmakla ilgili sanırım. Hayat geçiyor, her şey geçiyor. İnsan değişmiyor. 

Ansızın bulutların arkasından beliren güneşle mesut ettiklerini bereketli sağanaklarıyla huysuzlandıran tekinsiz mevsimin ruh halleri de epey medcezirli oluyor haliyle. Yıllarca tırmandıkları duvarlardan sarkan mor salkımların, telâşlı erguvanların, kirpikli çiçekleriyle tebessüm eden meyve ağaçlarının birkaç hafta içinde geçip gidivermesi zaman kaybını kendi diliyle anlatıyor. Geriye kalan canlı yaprakların direnişi o kayıp duygusunu teselli etmiyor. 

Mevsimlerin geçişine aldırmayan ihtiyar fıstık çamlarının altında okuyordum onu. “Aslında zaman artık yok. Geçmişin bir boyutu değil yalnızca, o artık geçmişte kaldı. Onu kaybettik…Zaman rahatsız ediyor, onu sevmiyoruz” diyerek başlıyordu anlatısına. 

Modern dünyanın insanları, biz, hepimiz büyük bir zaman açlığı çekiyorduk. 

Adı ‘Gecikmeye Övgü’ olan bir felsefi metni okurken ortak kültürel hafızanın tasallutundan kurtulmak mümkün değil. Arka masada sınavlara hazırlanan gençlerin konuşmasını mecburen dinlerken kendi zamanıma hapsolmuştum. Hayatın önlenemez geçiciliğine, varoluşun kırılganlığına, arzuların, hayallerin eksik kalmaya mahkum olduğu hakikatine, her şeye geç kaldığımız için her şeyin geriye dönüşsüz olduğu hissiyatına dair farklı ne diyebilir ki, yargısıyla sayfaları çeviriyordum. 

‘Gecikmek hedefe gitmemektir’

Girişte zamanın geleneksel olarak her zaman hükümdarların tekelinde olduğundan söz ediyordu. Herkesin herkesle savaşı zamanı da kapsıyordu. Her güç ilişkisi bir zaman ilişkiydi. 

Çağımızın kabalığı başkasının zamanını hesaba katmamak ve ötekinin zamansal farklılığına gözünü kapamaktı. Oysa gecikme bizi kurtarabilirdi. Zaman dışı gibi görünen o “zamanın” tadını çıkarma umudundan, oradaki iyileşme ihtimalinden, kendi zamansallığına değer vermekten bahsetmeye başladığında biraz ilgimi çekti ama hâlâ içimi kuşatan sıkıntıyı hafifletecek bir işaret arıyordum. Onu henüz bulamamıştım.“Gecikmek hedefe doğrudan gitmemek, hatta hedefe gitmemektir. Bunun yanısıra o zaman dilimini yeniden yaşamaya başlamak ve onu ölmekte olduğunu hisseden birisine yeniden hayat vermek için kullanmaktır” cümlelerini okuduğum anda zihnimden uçtu gitti. Bana anlamlı bir şey söylemiyordu. Bir hedefim yoktu çünkü. 

Bir bahar daha gelmiş ve sanki birkaç saat sonra geçip gidecekti. Yazmak, düşünmek, hayal kurmak, kelimelerin sırlı anlamlarıyla hemhâl olmak, kendi zamanında yer açan birinin konukseverliğiye karşılaşmak, “zamanın yeniden süzüleceği” başka bir bilince sıçrama düşüncesi bana epey uzaktı. Üstelik gecikerek kendimi ertelemeye nasıl son vereceğimi tam anlamamıştım. Kendimle bir ilişki kurmak falan istemiyordum o sırada. Ve bütün bunların suçlusu hayatın yeknesak düzeni, önlenemez hızıydı. Bunları zaten biliyordum.  

Kitabı biraz daha karıştırdım. Zamanı nasıl kaybettiğimizi anlatan çalışma ritminden, kapitalizmden, uykuyu düşlemekten, çağdaş Oblomovluktan bahsettiği bölümlere bakıp kapattım. Garsonun hesabı getirmesini beklerken rastgele açtığım sayfada ‘Gecikme ya da Uykusuz Gecelerde Okumak’ başlığını gördüm. Pek uykusuzluk çeken biri değilim. Okumanın hızlandırılmış bir hayatla bağdaşmadığını söylüyordu. Okumayı hayatın içinde olabildiğince esnetebilenlerden biri olduğum için hak verdim. “Zaplamak imkânsızdır, zamanla barışık olmak ve ancak gecikmeyle anlayabileceğimiz düşüncesine tahammül etmek gerekir…Artık gerçekten okumuyorsak zamanımız olmadığındandır” cümlesi gülümsetti. Zamanım vardı ve sadece beni her anlamda yoran bahar günlerinde her hangi bir kitabı okumak istemiyordum. Zaplamak da  – evet okurken bile – her zaman mümkündü. 

‘Deneyim aktarma edebiyatın öteki adıdır’

Canı nedense hiç sıkılmayan kargalara, uzaklardan denizi okşayarak geçen deniz kırlangıçlarına baka kaldım bir süre. Sadece kendi “kayıp zamanımı” yaşıyordum. Hissedip adını koyamadığım derin can sıkıntısını kitabın yazarı Helene L’heuhillet’nin söylediği gibi hızlandırılmış toplumun baskısı nedeniyle kendime saklamıyordum. Uzun ve derin can sıkıntılı “yolculuklara” çıkarak kendimden kopmamak için sunulan şansı her fırsatta değerlendiriyordum. Can sıkıntısı eksikliğinden, aşırı iyimserlikten de mustarip değildim şükür! Ama yine de her şeyin beyhudeliğine dair insanın kendini boğduğu o girdaptan çıkamıyordum. Kendini koruma güdüsü güçlü olanlardan değilim ben. İyi bildiğim halde adını tam koyamadığım o kaotik duygu durumuna “bahar yorgunluğu” demeyi tercih ettim. Zaten geç kaldığım hayata bir süre daha gecikerek direnecektim. Bütün yazılar zamanın belirsiz bir yerinde bekleyebilirdi. 

Eve dönünce şu “hayatı erteleme meselesini” biraz daha düşündüm. Erteleyecek bir hayat da yoktu. Sonra sağlam adalet bilinciyle bana her koşulda iyi gelen İngiliz polisiye dizilerinden birini izlemeye başladım. Ondan bile sıkılınca baharın zamanı paslı bir bıçak gibi kullanan küstahlığına teslim oldum. Sokağa kuş cıvıltılarına karışan kesik insan kahkahaları yayılıyordu. Onlar nedense hüzünlü değildi. Belli ki “geç kalmakla” ilgili net bir sorunları da yoktu. Zihnim son okuduğum cümlede takılı kalmıştı. Walter Benjamin’in ‘Hikâye Anlatıcısı’nda övdüğü o sıkıntı olmasaydı herhangi birini dinlemek mümkün olmazdı, diyordu yazar. “Oysa deneyim aktarma meselesi edebiyatın öteki adıdır.” 

Artık böyle bir cümleyle karşılaştığımda heyecanlanacak kadar genç değilim ama yazıya, edebiyata dair bir cümle beni kendi kayıp zamanımın hiçliğinde bile yazmak için kışkırtabiliyor. Yazarın deyişiyle “zaplayarak” uzaklaştığım o imkânsız yere dönüp okumaya devam ettim. 

“Hayatımız ‘yaşadıklarımızla’ sınırlanmaz. ‘Yaşanmamış olan’ da hayatımızın bir parçasıdır…Uzun bir roman ‘yaşanılmamış’ bir hayattır. Savaş ve Barış, Parma Manastırı, Yüzyıllık Yalnızlık, onları okuyanların hayatının birer parçasıdır. İster istemez uzun olan okumaları bir yaşla, bir yerle, hatta bir mevsimle örtüşür. Kitap, bitirildiği anda unutulamayacak denli uzun olduğunda yaşanmış hayat ile yaşanmamış hayat iç içe geçer…Bir gecikme durumunda insanın yanında her zaman bir kitap olmalıdır. Gecikme okumanın bir koşuludur.” 

Hayat gecikmedir

Tekrar uzun roman okumayı isteyecek kadar iyileşmek/gecikmek için gerçekten “zamanı” tekrar bulmam gerekiyordu. Onu bulana kadar sonraki bölümlerde hüzün ve melankolinin zamanla ilişkisi üzerine düşünen yazarı okumayı tercih ettim. Birilerinin, bir yerlerde bana bu yazıyı yazdıran duygu ve düşüncelerle karşılaşıp biraz olsun iyileştirme ihtimali o hüznün içindeki sevinç. Yazıyı biraz da bunun için seviyorum. 

Zamanı hissettirdiği için melankoliyi, hüznü, sıkıntıyı dehşetle karşılayan insanın dizginlemez öfkesinden bahsediyor yazar. Ve o tuhaf paradokstan;

“Zaman acı veriyor, acıları geçirdiği söylense bile kolayca kabul görmüyor…Çünkü zaman kaybın deneyimlenmesidir. Bir kaybı yaşamadan onu hissetmek imkânsızdır. Gelgelelim hızlandırılmış toplumlarımızda her kayıp katlanılmaz oluyor.” 

Helene L’heuillet’nin muradı melankoliyi ya da hüznü gecikmenin bir koşulu olarak övmek değil. Tersine oradaki iyileşme umudunu hatırlatmak; “İşlerin kendisi ve başkaları için hiçbir zaman yolunda gitmeyeceğini, bununla birlikte hiçbir uyumun bir nostaljiye dönüşmemesi gerektiğini kabul etmek.” Yani geç kalmış olma duygusunu zamanı tekrar kazanmak için kullanmak. Ve hüznü kabullenmenin melankoliye teslim olmakla aynı şey olmadığını iyice görmek. 

Asıl ilgimi çeken kayıp duygusuyla özetlendiği için toplumun ötekileştirdiği melankolinin kelimeyle, simgelerle ve kültürle gizli akrabalığı oldu. 

“Yalnızca konuşma yeteneği olan değil, varlığımızın özüne dek sözcüklerle örülmüş, dilden ibaret varlıklar olduğumuz için sözcüklerden çok şeylerle uğraşırız. Ama sözcükler hiçbir şeydir. Dolayısıyla bizler ‘hiçbir şeyden’ oluşmuş varlıklarız ve bu hiçlik zamandır….Her zaman geç kalırız, ilke olarak. Bizi mutlu edebilecek şey ya ölüdür ya da henüz başa gelmemiştir, başka yerdedir, bu dünyada değildir ya da erişebileceğimizin berisindedir…Melankolik kişi için vakit her zaman çok geçtir. Şairin de dediği budur: ‘Yaşamayı öğrenmek için vakit artık çok geç’. (Aragon/Mutlu Aşk Yoktur’) Vakit mutluluk getirmez. Hayat gecikmedir.”

‘Her tür seçim bir kayıptır’

Peki öyleyse yazarın önerdiği “gecikme” melankolinin yıkım duygusuyla nasıl baş edecek? Bunu gerçekten merak ettim. Eğer dediği gibi kültür, zaman duygusundan tasarruf etmeden kurulamıyorsa o kaybı tecrübe etmeden nasıl düşünce üreteceğiz? Ona göre her düşünür melankolik bir gezgin. Ve düşünce dünyayı “bir simgeler ormanı” olmaya indirgiyor. “Bu yüzden hep çok geç geldiğimiz kaçınılmazdır” diyor. Kültürün işleyişi, bir tür simgeleştirme olduğu için, kayba uğruyor ama bu kayboluş, düşünce, resim, müzik, şiir yoluyla zamanı kültür içinde var ediyor. Ve anladığım kadarıyla kültür bu tavrıyla melankolinin kayıp duygusunu katlanılır kılıyor. 

Ancak bir de toplumsal boyutu var. Melankolinin özellikle yabancılaşmanın ve hızlanmanın başka bir yüzü olduğuna inanıyor. Artık bir parola haline gelen “arkana bakma” zamanı hissetmemek, acı çekmemek için kullanılıyor ama melankoli daha güçlü olduğu için insan yine de acı çekiyor. Daha da fenası neden acı çektiğini bilmemenin acısını çekiyor. Böylece melankoli hayatları örtülü bir biçimde ele geçiriyor. 

Yazarın buna benzer insani çelişkileri tarif ettiği bölümleri okudukça “kayıp” duygusunun tahripkâr gücünden neden bu kadar korktuğumuzu düşündüm. Toplumdan sürgün edilen melankolikliğin marazi hallerini, “hayata bir CV oluşturur gibi atılan” gençleri ve zamanı savuşturarak yaşayan herkesi. 

“Her şey sanki yalnızca ileriye doğru yürümeyle zamanın korunacağını düşleyebiliyormuşuz gibi olup biter. Ama zaman kayıp olarak görülmediğinde de nereye gideceğimizi bilemeyiz. Her tür seçim bir zamandır. Her tür seçim bir kayıptır” ifadesinin belirsizliğinde bir süre kayboldum. Baharın, mevsimlerin, senelerin, arzunun, amacın, hayallerin kaybını kendi zamanımı yeniden inşa ederek kabullenebileceğimi düşündüm. 

Hüzünde sağlam bir gerçeklik ve melankoliden bir kaçış yolu var mıydı? Eğer hüzün insanın kendisine dair duygusuna bir erişimse onunla kavga etmemek gerekir. Ona göre hüzün insanı “artık zaman kalmamış” gibi hissettirmiyor aksine, zamanın bir armağını olarak sunuyor kendisini, mola vermeye zorluyor. Her şeye. 

Gecikme farklılıklarını gösteren üç tür hüzünden bahsediyor. Yazıyı uzatmadan özetlemek gerekirse; İlk durumda insan kendine gecikiyor, ikinci durum zorunlu bir gecikme, üçüncüsü direniş amaçlı bir gecikme – başka bir çıkış, başka bir yol arama zorunluluğu. 

Hüzün insanı sevince hazırlar

Böyle okuyunca hüzünlü bir “gecikmenin” iyileştiren yanları da aşığa çıkıyor. “Hüznün yarattığı uzaklaşma insanın başını kaldırmasına, düşüncelerini, ilişkilerini özenle seçmesine neden olur…Hüzün bir geri çekilme sanatıdır. Hüzünde zaman kaybedilmez ama sanki parça parça yamanır. Hüzünlendiğimiz zaman yine de burada kalarak şimdiden uzaklaşırız, kendimizden geçmeksizin başka yerde oluruz. ‘Başkası’ olabiliriz….Sevinç yegâne ferahlık değildir. Hüzünde de ‘bir varlığı serbest bırakma eğilimi vardır’…Hüznün kapalı kapıları başka kapıları açar…Hüzün kendimizle vakit geçirmeye davet eder. Hüzün insanı sevince hazırlar.” 

Eğer zamanın geçtiğini derinliğiyle hissetmek, “hissetmenin” bizzat kendisiyse ona hırçınlaşmadan teslim olmanın sağaltıcı olduğunu düşündüm bitirirken. Felsefi metinlerle gündelik hayat pratiği arasındaki yarılma teslimiyetin kolay olmadığını hatırlatsa da okuru düşünmeye davet eden yazarlarla buluşmak iyi geliyor. 

Okuyanları daha fazla kendi zamanlarına ve hayata geciktirmek istemem lâkin  bitirmeden ‘Hayatın Değeri’ başlıklı bölümdeki uyarıyı da aktarmalıyım;

“‘Yalnızca bir hayatımız var’ sloganı hızlandırılmış toplumun sloganıdır. Kayıp zaman toplumu, hayatı, biricik ve ister istemez yanıltıcı olan bir kaç ânın peşinde koşan bir hayata indirgeyerek, kendi değerlerinden yoksun bırakır…Gecikme sayesinde bir hayattan daha fazlasına sahip oluruz. Gecikme bugün hayatın değerini kavramayı sağlayan, herkesin erişimindeki o ‘başka yerdir’. Hayata ‘öteki’ boyutunu kazandırır. Hayatın değeri başka yerde olabilme yeteneğine bağlıdır. Bununla birlikte geç kalmak, kısa süreliğine de olsa, ‘başka yerde’ olmaktır.” 

Ve gecikme, belki de sadece hayatın, baharın, zamanın geçiciliğini o sevinçli hüznün tadına vararak hissetmektir. 

* ‘Gecikmeye Övgü’ (zaman nereye gitti) – Helene L’heuillet, Çev: Şehsuvar Aktaş / Yapı Kredi Yayınları

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Previous Post

Askeri öğrencinin babası Gergerlioğlu’na derdini anlatırken sivil polislerce tartaklandı

Next Post

Rusya, Türk nakliye uçağını mı vurdu?

SG

SG

Next Post
Rusya, Türk nakliye uçağını mı vurdu?

Rusya, Türk nakliye uçağını mı vurdu?

  • Trending
  • Comments
  • Latest
Financial Times'dan Sedat Peker yorumu: Türkiye'yi şaşkına çevirdi

Financial Times’dan Sedat Peker yorumu: Türkiye’yi şaşkına çevirdi

30 Mayıs 2021
Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

9 Haziran 2021
15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

9 Ekim 2021
11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

6 Temmuz 2021
Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

0
Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

0
Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

0
Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

0
Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

25 Mayıs 2025
e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

25 Mayıs 2025
Her Şey Bir Çocuğun Dileği İçin... Ali Asaf'ın Balonları Gökyüzünde

Her Şey Bir Çocuğun Dileği İçin… Ali Asaf’ın Balonları Gökyüzünde

25 Mayıs 2025
İşte Özgür Özel’in açıklayacağını duyurduğu Sayıştay’ın Fatih Belediyesi raporundaki kamu zararları

İşte Özgür Özel’in açıklayacağını duyurduğu Sayıştay’ın Fatih Belediyesi raporundaki kamu zararları

25 Mayıs 2025

Son Haberler

Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

25 Mayıs 2025
3
e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

25 Mayıs 2025
3
Her Şey Bir Çocuğun Dileği İçin... Ali Asaf'ın Balonları Gökyüzünde

Her Şey Bir Çocuğun Dileği İçin… Ali Asaf’ın Balonları Gökyüzünde

25 Mayıs 2025
3
İşte Özgür Özel’in açıklayacağını duyurduğu Sayıştay’ın Fatih Belediyesi raporundaki kamu zararları

İşte Özgür Özel’in açıklayacağını duyurduğu Sayıştay’ın Fatih Belediyesi raporundaki kamu zararları

25 Mayıs 2025
3

Kur Bilgileri

Exchange Rate TRY: Paz, 25 May.

Takip Edin

Kategoriler

  • 15 Temmuz
  • Bilim ve Teknolji
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Genel
  • Görüş & Analiz
  • Güncel
  • İnsan Hakları
  • Kültür – Sanat
  • Kürt Meselesi
  • Politika
  • Sağlık
  • Spor
  • Yaşam
Görüş & Analiz Gönder

Son Dakika

Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

Hasta tutsağın annesi: Yasal düzenlemeyle çocuklarımıza kavuşmalıyız

25 Mayıs 2025
e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

e-Devlet’te e-Kira sözleşmesine yoğun ilgi; 21 bin işlem onaylandı

25 Mayıs 2025
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş