Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde, 24 Kasım 1991 yılında 7 sivilin öldürüldüğü ve yaralananların olduğu olayla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 33 askeri yetkili hakkında yürüttüğü soruşturma “zaman aşımı” gerekçesiyle kapatıldı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; 1991’de Kulp-Bingöl kırsalında yaşanan çatışmada öldürülen 3 PKK’lı için düzenlenen cenazeye müsaade edilmeyeceği açıklaması üzerine gerginlik yaşandı. Kolluk birimleri, örgüt mensuplarının defin işlemlerine müsaade etmeyeceklerini söyleyip, ailelerinden cenazelerin kendilerine teslim edilmesini istedi. Ailelerin bu talebi reddetmesi üzerine çıkan olaylarda 1 asker ve 7 sivil hayatını kaybetti, birkaç kişi yaralanırken, 59 kişi de gözaltına alındı.
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığında görevli iki Cumhuriyet savcısı tarafından olay yerinde incelemeler yaptı. Yapılan otopsi işlemlerinde ölümlerin ateşli silah yaralanmasından kaynaklı olduğu tespit edildi.
SORUŞTURMA 18 YIL SONRA BAŞLATILDI
Olayla ilgili soruşturmanın akamete uğradığını fark eden Dilek Bingöl, Şeyhmus Bulut, Mukadder Okut, Salahattin Altın ve Şehmus Altındağ, 18 Kasım 2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığından olayın meydana gelmesinde kusuru bulunanlar hakkında yeni bir soruşturma başlatmasını istedi. Bu talep üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı, olay hakkında yeni bir soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında bilgi talebinde bulunulan Diyarbakır Jandarma Komutanlığı, 19 Ocak 2010’da verdiği yanıtta olayla ilgili olarak Kulp bölgesinde görevlendirilen birlik ve personele ait herhangi bir kayıt bulunamadığını bildirdi. Fakat belirtilen tarihte Ergani Jandarma Komando Tabur Komutanlığı ile Hazro, Silvan, Lice ve Kulp Jandarma Komando Bölük Komutanlıklarında görevli askeri personele ilişkin liste Başsavcılığa gönderildi. Başsavcılık, 7 Nisan 2011’de 33 askeri personel hakkında Kulp Kaymakamlığı’ndan soruşturma izni istedi. Kaymakamlığın soruşturmanın genel hükümlere göre yapılması gerektiğine ilişkin yazısı üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesine (BİM) müracaat etti. BİM, isnat edilen “kasten öldürme” ve “kasten yaralama” suçlarının görev nedeniyle işlendiklerinin kabul edilemeyeceğini ve soruşturmanın genel hükümlere göre yapılması gerektiğini belirterek, Cumhuriyet Başsavcılığın itirazını reddetti.
Başsavcılık, ateş emri veren ve ölmesi nedeniyle hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen İl Jandarma Alay Komutanı İsmet Yediyıldız’ın emrine uyan 33 şüpheli hakkında “kanun hükmü ve amirin emri ve meşru müdafaa hâlinde birden fazla kişiyi öldürme suçu”ndan kamu davasının açılmasının temini bakımından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben fezleke düzenledi.
Serbest Görüş:
26 YIL SONRA ‘TAKİPSİZLİK’ KARARI
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, dava açmaya yetecek ölçüde bulunmaması nedeniyle soruşturma evrakını yetkisizlik kararına Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına iade etti. Başsavcılık, 23 Aralık 2013 tarihinde, yeni bir fezleke düzenleyerek soruşturma evrakını Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Fezlekeden anlaşıldığı kadarıyla Jandarma Genel Komutanlığından olay tarihinde görevli olan askerî personelin listesini temin eden Kulp Başsavcılığı, listede isimleri yazılı 33 askerden 16’sının ifadesini aldı. İfadesi alınanlardan bazıları “başka bir yerde görevli, izinli veya raporlu olduklarını”, “olayı hatırlamadıklarını” ya da “olay yerine gitmediklerini” beyan etti.
Soruşturma devam ederken başvurucular, 8 Nisan 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulundu. AYM’den henüz karar çıkmadan soruşturmada “meşru savunma kapsamında hareket ettikleri” gerekçesiyle şüpheli güvenlik güçleri hakkında 2 Kasım 2017 tarihinde “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildi. Başvurucular Dilek Bingöl, Şeyhmus Bulut, Mukadder Okut, Salahattin Altın ve Şehmus Altındağ’ın karara yönelik yaptığı itiraz da Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedildi.
AYM ‘YAŞAM HAKKI İHLALİ VAR’ DEDİ
Beklenen Anayasa Mahkemesi kararı ise, 9 Ocak 2020 tarihinde geldi. Başvurucuları haklı bulan AYM, olayda soruşturma makamlarının etkin bir soruşturma yürütmediğini, bu sebeple başvurucuları açısından Anayasanın 17’nci maddesinde düzenlenen “yaşam hakkının ihlal edildiğini” hükmederek, dosyanın yeniden açılmasına ve soruşturmanın etkin bir şekilde yapılmasına karar verdi.
2 YIL BOYUNCA ADIM ATILMADI
AYM’nin bu kararı üzerine dosya Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılı tarafından yeniden açıldı. Fakat aradan iki yıl geçmesine rağmen hiçbir işlem yapılmayan soruşturma dosyası, 3 Mart 2022 tarihinde zamanaşımı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek kapatıldı.
KARARA İTİRAZ
Diyarbakır Barosu Başkanı Eren, karara karşı Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulundu. Mahkemeden çıkacak kararın neticesine göre AYM’ye yeniden bireysel başvuru yapılacağı ifade edildi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***