1967 İdris Küçükömer Deniz Gezmiş, gazeteci Engin Konuksever ve dönemin diğer öğrencileri ile İÜ kapısı önünde. Kaynak: Masis Kürkçügil
12 Mart darbe içi darbesinin 51. yılına girdik.
11 Eylül Şili darbesinin 49. yılına gireceğiz önümüzdeki yıl.
Bir gün sonra ise 12 Eylül darbesini lanetleme günü. Onun da 42 yılı dolacak.
Bütün bu darbelere, darbe ekiplerine perde arkasından ortam hazırlamanın bedeli, ABD’ye 11 Eylül 2001 de İkiz Kuleler saldırısı ile geri döndü. Bumerang gibi.
Hasılı ilginç bir ay eylül!
12 Mart muhtıra darbesi ilan olunduğunda İktisat Fakültesi’nde doktora seminerlerini tamamlamak üzereydim. Master seminerlerine daha fakülteden mezun olmadan 1968 yılında başlamıştım. Bu nedenle ANT dergisinde yazı kurulundan çekilmiştim bir yıl önce.
Çok iki master ve doktora seminer hocalarım olmuştu. İdris Küçükömer, Sencer Divitçioğlu, Antakyalı Halil Sahillioğlu, Cahit Orhan Tütengil, Nuri Karacan, Gülten Kazgan…
Hepsi akademik olarak üretken ve aynı zamanda özgün, tartışma ve yol açıcı çalışmalara imza atmış kişilerdi.
Bu arada örneğin bir başka öncü akademisyen İsmail Beşikçi’yi 1969 yılında davet edip bize ders verdirmişti İdris Hoca.
Kürt olgusunda farkındalığımızı güçlendirmişti bir anlamda.
İdris Hoca’ya hazırladığım paperın başlığı, “Keban Barajının Doğu Anadolu’nun Toplumsal Yapısında Yol Açacağı Değişiklikler” di. Çalışma İsmail Beşikçi alıntıları ile sonuçlanıyordu.
1989’da Düzenin Yabancılaşması’nın yeni basımını yapmıştım
Cahit Orhan Tütengil Hoca içinse, “Türkiye’de Gençlik Sorunları” diye bir paper hazırlamıştım. 1968 işgalleri patlak verince bu araştırma ilgi gördü. 1968 Eylülünde TÖS’ün Devrimci Eğitim Şurasına da sunuldu.
O sırada Vedat Günyol, “Yeni Ufuklar”ın bir sayılık editörü yapacaktı Masis Kürkçügil ile beni. Batının 68’ine biz sizden önce başladık mealinde bir özel sayı hazırlamıştık. Doğan Özgüden ise ANT dergisinde benim “İşgal Güncesi”ni yayınlayacaktı. 1969 yılında ise Faruk Pekin ile beni ANT yazı kuruluna alıp editörlük sorumluluğunu bize verecekti.
Türkiye’de iktisat tarihinin öncülerinden Ömer Lütfi Barkan’ın şakirti olan Halil Sahillioğlu için ise “Sanayi Devrimi ve Emek” ve daha sonra “İslam ve Kapitalizm” diye paperlar hazırlamıştım.
Belge’nin gurur duyduğum kitaplarından biri
Seminer arkadaşlarım Ali Eşref Turan ve Faruk Türkoğlu ile ise Sümerbank, Etibank ve Toprak Mahsülleri Ofisi özelinde devlet kapitalizmini teşrih masasına yatıracaktık.
Ayşe Nur Kuzucuoğlu o sırada Maliye Enstitüsü Kütüphanesinin sorumlusu idi. Kannaklar konusunda bize büyük destek vermişti. Eğer yoksa da, hemen Tünel’deki Kohen Kardeşlere ısmarlardı.
İdris Hocanın odası bize açıktı. Sohbetle de birikim sağlıyabiliyorduk doğrusu. Mahir Kaynak, İdris Hocanın asistanı idi. Çok hızlıydı bir zamanlar ama 1971 yılı başlarında kokusu çıkmıştı. Bence çift yanlı ajandı. Hem radikallere hem NATO’culara çalışan. Casus filmlerinin gözde konusudur ya çift yanlı ajanlar. Belki bir gün onun da filmi yapılır!
Tarihin çarkı darbe halısını dokumaktaydı. İdris Hoca, Talat Aydemir Darbesine destek verdi diye gözaltına alınmıştı bir zamanlar. Ama an güçlü darbe karşıtlarından biriydi daha sonra.
10 yıl sonra 68 Özel Sayısı hazırlayacaktık. Fakir Baykurt, Mehmet Başaran , Yışmaz Güney’den Selim İleri’ye, birçok yeni genç yazarın ilk yazısı yayınladığı Yeni Ufuklar için
İstanbul Üniversitesinin tıpçı Masonik eliti İdris ve Sencer Hocanın doçentliğini engellerken, Oya Baydar’ın Türkiye İşçi Sınıfını konu alan öncü tezine de hayır demişti.
AÜ Hukuk Fakültesinden Hüseyin Avni Zarakolu zaman zaman jüri üyesi olarak bizim fakültedeki doktora tezlerinin değerlendirilmesine katılırdı. Nuri Karacan bir seferinde ona benim için, “rengini erken belli etti” demiş.
Nuri Karacan Hoca ile de yolumuz İnsan Hakları Dernağinin kuruluşunda kesişecekti.
12 Mart darbesi nedeniyle, Ekonomik Kriz Teorileri konulu tezimi yazamadım Gülten Hoca için. Gülten Hoca demode bir konu dese de, onu seçmiştim. Kapitalizmin kriz sayfasını kapadığı düşünülüyordu o sıralarda. Ama 70’lerin ikinci yarısı dünya kapitalizminin en büyük krizlerinden birine tanık olacaktı, aynı zamanda TC ekonomisini çökertecek, siyasi krizin de önünü açacaktı.
Cahit Orhan Hoca, tezimi bitirmem için ısrarcıydı, 74 Affı ile hapisten çıkmamdan sonra. 1979 Aralığında bir faşist tarafından vuruldu. Sadece hükümet darbesi mi var sanıyorsunuz. Kürsü darbesiydi bu aynı zamanda.
Akademik sayfayı kapattım, “Demokrat” gazetesi projesine omuz verdim. 12 Eylül cuntası onu da kapatmaz mı?
Ben de Maspero’nun “L’etat du Monde” yıllıklarını, Şili, Güney Kore ekonomik modellerini, ihracata yönelik ekonomi modellerini, dünya ekonomik krizini tartışan, Latin Amerika darbelerini, Portekiz, İspanya geçiş süreçlerini konu alan yayınlamaya başladım. 83 anayasası tartışmaları öncesi ise, Magna Carta’dan Günümüze Hürriyet Bildirgelerini yayınladım.
12 Mart darbesi gibi bunun da kısa süreceği kanısındaydım o zaman. Çok iyimsemişim. İspanya, Portekiz, Yunanistan, Brezilya, Şili başardı TC hala başaramadı demokrasiye geçişi yarım asırdır. Bu da TC’nin ayıbı olsun!
12 Eylül cuntası döneminde dergi izni verilmeyince biz de yıllık yayınladık!
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***