Hindistan, Ukrayna işgali sonrası savunma sanayisinde bağımlı olduğu Rusya’ya uygulanan ABD yaptırımları nedeniyle silah tedarikinde ortaya çıkacak büyük açığı kapatmanın yollarını arıyor. Zira halihazırda Çin’le sınır sorunları yaşayan ve Washington’la Moskova arasında bir denge politikası yürütmeye çalışan Başbakan Narendra Modi’nin işi, Batı yaptırımlarıyla çok daha da zor hale gelebilir.
Uzmanlar, Hindistan’ın savunma alanında tedarikinin yüzde 60’ının Rusya’dan geldiğini belirtiyor. Keza Yeni Delhi, on binlerce askerin atış mesafesinde bulunduğu Ladakh’ın doğusunda, toprak anlaşmazlığı nedeniyle Çin’le karşı karşıya kaldığı bir zamanda kendisini daha da çıkmazda buluyor.
Çin’le Hindistan arasındaki tartışmalı bölgede 2020’de çıkan çatışmada 20 Hint asker ile 4 Çinli asker hayatını kaybetmişti.
Eski Hindistan Dışişleri Bakanı Shyam Saran, yakın tarihli bir yazısında, “ABD, Rusya’dan daha büyük bir tehditle karşı karşıya olduğu ve bunun Çin’le stratejik bir uzlaşmayı haklı çıkardığı sonucuna varırsa, bu Hindistan için kabus senaryosu olur. Açık konuşmak gerekirse, Avrupa kanadını korurken Asya’daki Çin egemenliğini kabul ediyor.” ifadelerini kullandı.
Peki Rusya’nın Ukrayna işgalinden kendine ders çıkaran Çin, tartışmalı doğu Ladakh’ta mı yoksa Tayvan’da mı daha saldırgan olabilir?
Emekli Hint diplomat ve Jindal Uluslararası İlişkiler Okulu öğretim üyesi Jitendra Nath Misra, “Bunu yapmaları hayli olası” değerlendirmesinde bulundu.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın Ukrayna işgalinin kınanmasına yönelik yapılan oylamalarda Hindistan’ın çekimser kalması sonrası açıklama yapan ABD Başkanı Joe Biden, Yeni Delhi ile ‘çözülmemiş farklılıklar’ olduğuna atıfta bulunarak bu ülke ile (ilave) istişarelerde bulunacaklarını dile getirmişti.
Aşırı sağcı, popülist tutumu ile bilinen Başbakan Modi, şimdiye kadar Moskova’ya karşı oy kullanılmaması dahil Rusya lideri Putin’i, Ukrayna işgali nedeniyle eleştirmekten kaçındı.
1990’ların başında, Hindistan ordusunun envanterindeki silahlarının yaklaşık yüzde 70’i, hava kuvvetleri sistemlerinin yüzde 80’i ve donanmanın yüzde 85’i Sovyet kökenliydi.
Hindistan şimdilerde Rus silahlarına olan bağımlılığını azaltıyor ve savunma sanayisi tedarikini çeşitlendiriyor. Ülke bu bağlamda ABD, İsrail, Fransa ve İtalya gibi ülkelerden daha fazla silah satın alıyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün verilerine göre, 2016-20 yılları arasında Rusya, Hindistan’ın savunma ithalatının yaklaşık yüzde 49’unu oluştururken, Fransa ve İsrail, yüzde 18 ve yüzde 13 pazar payına sahipti.
Emekli Korgeneral Deependra Singh Hooda, ülkesinin savunma sektöründe kendine olan güveninin arttığını belirtmekle birlikte, “Hindistan sadece Rus silahlarına değil, aynı zamanda askeri gelişim ve modernizasyon için de büyük ölçüde Moskova’ya dayanıyor” diye konuştu.
Rusya, Hindistan’a nükleer denizaltı kiralayan tek ülke
“Rusya, Hindistan’a nükleer denizaltı kiralayan tek ülke. Başka bir ülke Hindistan’a nükleer denizaltı kiralar mı?” sorusuna ise Hooda, “Hindistan donanmasının tek uçak gemisi var o da Rus. Hindistan’ın savaş uçaklarının büyük kısmı ve muharebe tanklarının yaklaşık yüzde 90’ı da Rus.” şeklinde yanıt verdi.
Hint donanması, 1987’de Sovyetler Birliği’nden eğitim amaçlı Charlie sınıfı nükleer seyir füzesi denizaltısı olan Chakra-1’i kiraladı. Daha sonra bunun yerini yine başka bir Sovyet denizaltısı olan Chakra-2 aldı.
Hindistan’la Rusya, 2019’da, Akula-1 sınıfı nükleer saldırı denizaltısının 10 yıllığına kiralanması için 3 milyar dolarlık yeni bir sözleşme imzaladı. Rusya’nın nükleer denizaltıyı 2025 yılına kadar Hindistan’a teslim etmesi bekleniyor.
Hindistan, elindeki tek uçak gemisi olan INS Vikramaditya’yı 2004 yılında Rusya’dan satın aldı.
Gemi Sovyetler Birliği döneminde ve daha sonra Rus donanmasında görev yapmıştı.
Bu arada ülkenin 40 bin tonluk ilk yerli uçak gemisinin gelecek yıl envantere girmesi bekleniyor. Geminin yakında deniz denemeleri başlayacak. Keza nükleer enerjili dört balistik füze denizaltısı da yolda.
Hindistan Hava Kuvvetleri, ithal ve lisanslı üretimlerin karışımını içeren 410 civarında Sovyet ve Rus savaş uçağı kullanıyor.
İlaveten Hindistan’ın Rus yapımı askeri teçhizat envanterinde denizaltılar, tanklar, helikopterler, denizaltılar, fırkateynler ve füzeler de bulunuyor.
“Hindistan, ABD’nin tavrı nedeniyle Rus silahlarına yöneldi”
Hint diplomat Misra, ABD’nin Hindistan’a teknoloji transferi sağlama konusunda istekli olmadığını belirtiyor ve Washington’a tepkisini şu sözlerle dile getiriyor:
“Amerikalı dostlarımıza sormak istiyorum: Bize ne tür bir savunma teknolojisi verdiniz? ABD’nin sunduğu, F-21 olarak yeniden isimlendirilen F-16 savaş uçağıydı. Hindistan açısından F-16, modası geçmiş durumda. 1960’larda Mig-21 (Sovyet yapımı) aldık çünkü Hindistan’a F-104 (Amerikan yapımı) verilmedi. Şimdi de aynı şeyleri görüyoruz.”
Ayrıca ABD, İngiltere ve Avustralya arasındaki üçlü güvenlik anlaşmasına (AUKUS) atıfta bulunan emekli Hint diplomat, “AUKUS’a göre ABD, denizaltılar için nükleer tahrik teknolojisini Avustralya ile paylaşmaya istekli ancak Hindistan ile paylaşmaya istekli değil.” ifadelerini kullandı.
Trump döneminde Hindistan’la ABD arasındaki savunma ticareti 15 milyar dolara yükseldi
Donald Trump’ın başkanlığı sırasında ABD ve Hindistan, 3 milyar doları aşan savunma anlaşmaları imzaladı.
İkili savunma ticareti 2008’de sıfıra yakınken 2019’da bu rakam 15 milyar dolara yükseldi. Hindistan’ın ABD’den yaptığı başlıca alımlar arasında uzun menzilli deniz karakol uçakları, C-130 nakliye uçakları, füzeler ve insansız hava araçları yer aldı.
Ancak Ukrayna krizinin derinleştiği bir süreçte, Hindistan’ın önünde, Rusya’ya karşı uygulanan uluslararası yaptırımları nasıl yöneteceği konusu çözümsüz halde duruyor.
S-400 anlaşması Hindistan’ı yaptırım riski ile karşı karşıya bırakıyor
Moskova ile yapılan Rus S-400 füze sistemi anlaşması, Washington’ın müttefiklerinden Rus askeri teçhizatı satın almaktan kaçınmasını istemesi ile Hindistan’ı, ABD yaptırımları riski ile karşı karşıya getiriyor.
Gelişmiş karadan havaya savunma sistemi olan S-400’ün Hindistan’a, rakipleri Çin ve Pakistan’a karşı stratejik caydırıcılık sağlaması bekleniyor.
Yeni Delhi, aralarında Avustralya ve Japonya’nın da bulunduğu, “Quad” (dörtlü) olarak adlandırılan Hint-Pasifik güvenlik ittifakı kapsamında Çin’e karşı Washington ve müttefiklerinden destek istiyor.
Hindistan’ın Sovyet silahlarına yönelmesine ilişkin yakın geçmişe atıfta bulunan emekli donanma amirali SCS Bangara, Hindistan’ın 1962’de Çin ile yaşanan savaşın ardından silah ve mühimmat arayışına geçtiğini dile getirdi.
Bangra, “Soğuk Savaş, ABD’nin Çin ile yakınlaşmasına neden oldu. Pakistan, bir kolaylaştırıcı olarak, Hindistan-Pakistan ihtilafı durumunda ABD hükümetinin tam desteğini almak için kullanılabilecek bir koza sahipti.” dedi.
Emekli amiral, Hindistan’ın Aralık 1971’de Bangladeş’in kurulmasıyla sonuçlanan Pakistan savaşı sırasında Washington’ın, Pakistan’ı desteklemek için Bengal Körfezi’nde USS Enterprise önclüğünde bir görev gücü konuşlandırdığını da aktardı.
“1960’ların ortalarında Hindistan, Sovyetler Birliği ile gelecek 40 yıl boyunca süren satın alma anlaşmalarını müzakere etti” diyen Bangara, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:
“Sovyetler Birliği özellikle çöktüğü sırada kusursuz değildi. Lojistik tedarik zinciri ile birlikte uzun eğitim tesisleri ağı da çöktü. Birlik daha küçük devletlere bölündüğünde dağıldı”
Bu arada Bangara’ya göre Hindistan her ne kadar ABD, İsrail, Fransa ve diğer ülkelerden savunma alımlarını arttırıp çeşitlendirse bile Rus tedarik ve yedek parçalarına olan bağımlılığını aşması en az 20 yıl sürecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***