HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Geçtiğimiz günlerde bir başörtülü kızın içkili bir mekana alınmak istenmemesi üzerine bir tartışma başlatıldı. 28 Şubat’ın yıldönümüne denk gelen bu olay üzerinden yapılan tartışmalar, köpürtüldü ve köpürtülmeye devam ediyor. İçkili restorana alınmamadan mağduriyet üretenler, kadın kapalı cezaevlerinin “kapalı kadın cezaevlerine” döndüğünü görmek bile istemiyor.
Büyük mağduriyet olayını hatırlamayanlar için kısa bir bilgi paylaşayım. Momo Bebeköy diye bilinen bir mekan var. Burası, Boğaz’daki Mısır Başkonsolosluğu’nun üst tarafında Meygede Sokakta bir yer.
Geçtiğimiz günlerde başörtülü bir kız, içkili ve rezervasyonla gidilen bu adresin, kapısına dayanıyor ve içeri girmek istiyor. Kapıdaki görevli, başörtüsünü gerekçe göstermek istemediği için olsa gerek, içeriye eşofmanlı kimseyi almadıklarını söylüyor.
Genç kız, görevliyle aralarında geçen diyaloğun devamını kayda alıyor ve bunu da sosyal medyadan paylaşıyor.
İstanbul Bebek’te Momo Bebeköy isimli işletme, başörtülü vatandaşları kapıdan geri çevirdi. Restoran görevlisinin “Tesettürlü almıyoruz” sözleri, içeri alınmayanlar tarafından böyle kaydedildi. pic.twitter.com/Ii5x7NFazu
— Aykırı (@aykiricomtr) March 5, 2022
Bu görüntülerin yayınlanmasından itibaren sosyal medya meydan savaşının yaşandığı bir alana dönüştü. Buradan yeni mağduriyetler çıkaranlar olduğu gibi, başörtülülerin içkili mekanda ne işinin olduğuna kadar farklı sözler söylendi.
2022 yılında insanların hâlâ başörtüsü düşmanlığı yaptığını gündeme getirenler, konuya özgürlükler açısından yaklaşanlar ve başörtülü birinin içkili mekana girmesini değil, başörtüsü düşmanlığının tartışılması gerektiğini söyleyenler de vardı.
İslamcı kesim, 28 Şubat döneminde yaşanan mağduriyetleri gündeme taşıyıp, aynı zihniyetin her fırsatta depreştiğini dile getirmek için büyük çaba harcadı. İslamcı şair İsmet Özel’in yıllar önce ekrandan paylaştıklarının yeniden tedavüle sokulmasıysa gerçekten ilginç oldu.
İsmet Özel’e göre başörtüsünü demokratik hak olarak görenler, o insanları kullanıyor. “Namuslu kadınlar başını örter” vurgusuyla söylediklerine İslami bir referans vermeye çalışırken de başı açık olanlara vurgulu bir gönderme yapıyor.
Başörtüsü demokratik bir hak değildir, dînî bir vecibedir. Başını örtmek kadınlara verilmiş bir imtiyazdır, hak değildir. Sadece üstün nitelikli kadınlar başını örtebilir. Benim yetkim olsa bazı kadınların başlarını örtmelerini yasaklarım.
İsmet Özel pic.twitter.com/g4kvofERhb
— İsmet Özel Okurları (@ismetozelokur) March 7, 2022
Son zamanlarda yaptığı demokratik çıkışlarla dikkat çeken oyuncu Şahan Gökbakar, konuya özgürlükler açısından yaklaşıp tavrını ortaya koydu:
“Eğer 2022’de, Etiler’de bu gerçekleştiyse ve sadece tesettürlü oldukları için iki hanimefendi “Momo Bebekoy” denen yere alınmadılarsa burdan açıkça söylüyorum; ben, ailem, ekibim ve yakın çevrem oraya asla gitmeyeceğiz. Biz de sizin gibi işletmelerden hizmet almıyoruz, öyle değil mi?”
Yaşananlar üzerine Momo Bebekoy de bir açıklama yaptı. İlk günden bu yana toplumun her kesiminden misafirlerini en iyi şekilde ağırladıkları belirtilen açıklamada, hep referans sistemi üzerine kurulu “özel sosyal kulüp” modeli yaklaşımıyla hizmet verdiklerini ifade ettiler.
EKMEK TÜKENDİ, MAĞDURİYET GEREK
Momo Bebeköy’deki olayın bu kadar köpürtülmesinin altında yatan başka nedenler de var aslında. Ülkeyi yönetmekten aciz oldukları ortaya çıkan bir hükümetin, dikkatlerin başka taraflara çekilmesine ihtiyaçları var.
En kolay sığınacakları yer de başörtüsü mağduriyeti. Bu alanda haklı olarak bitmek tükenmek bilmeyen bir hazine buluyorlar.
Topluma sunacak yeni bir vizyon bulamayan, ekonomiyi yürütemeyenler her ihtiyaç duyduklarında bu hazineye dalıp kendilerine malzeme tedarik ediyorlar.
Hatırlarsanız, başörtüsü zulmünü bu ülkeye yaşatan üçlü DSP-MHP-ANAP koalisyonuydu. Bu koalisyonun bir ortağını Cumhur İttifakı olarak bünyesinde taşıyanlar, MHP’nin o gün de, bugün de başında olan Devlet Bahçeli’ye tek cümle söylemek yerine okların hedefine İYİ Parti lideri Meral Akşener’i oturtuyorlar.
O dönemin sözde başörtü mağdurları diye topluma sunulan Merve Kavakçı ise, bilcümle şürekasıyla birlikte bugün kamunun kaynaklarını sömürmeyi kendilerine hak görüyorlar. Merve Kavakçı, Malezya Büyükelçisi olarak görev yaparken, kardeşi Ravza Kavakçı Kan da AK Parti milletvekili. Merve Kavakçı’nın kızı Mariam ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel tercümanlığını yapıyor.
Başörtüsü mağduriyetiyse topluma hâlâ satılmaya devam ediyor. Dünün mağdurları, bugünün mağrurları olarak köşeleri tutmuş durumda.
Hâlâ başörtüsü mağduriyeti yapanlarsa, ülkeyi başörtülüler için hapishaneye çevirdi. 1 Şubat 2022 tarihi itibariyle Adalet Bakanlığı verilerine göre 270 bin kişi cezaevlerinde bulunuyor. Halen 10 kadın kapalı ve 6 kadın açık cezaevi var.
Adalet Bakanlığı verilerine göre 12 bin 285 kadın cezaevinde tutuluyor. Cezaevlerinde annesiyle kalan çocuk sayısı 877.
Bu verilerde başörtülü kadın sayısına ilişkin bir döküm yok. Bu rakamları, ancak sosyal medyada bu konuyla ilgilenen aktivistlerin verdiği bilgilerden takip edebiliyorsunuz. Bu isimlerden HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevlerinde kadınlara yapılan muamelelerle ilgili sık sık bilgi paylaşıyor.
Acı yarıştırmak gibi bir tavrı doğru bulmuyorum. Lakin, başörtülü olduğu için okula alınmamak ciddi bir mağduriyetti. Bugün ise binlerce kadının hayat hakkı elinden alınmış durumda. Başörtüsünü açmak istemeyen kadınların mağduriyetleri yıllardır anlatılıyor. Ne var ki cezaevlerinde kadınların çıplak arama yapılmasına bir avuç aktivistin dışında ses çıkaran kimse yok.
İki başörtülü kızın geçen sene görevli tarafından camiye alınmaması, bacağına geçirdiği eşofman ve başına taktığı başörtüsüyle içkili bir mekana girmek isteyen bir kızın “mağduriyeti” kadar tartışılmadı.
Olay geçtiğimiz yıl Üsküdar’da yaşanmıştı. Bir yakını ile namaz kılmak için camiye gelen genç kıza, “Hadis var” denilerek camiye girmelerine izin verilmedi. Kendisinin Marmara İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu söyleyen genç kız, böyle bir hadisin olmadığını söylemesi, içeriye girmesinin önündeki engeli kaldıramamıştı.
Genç kızla erkekler arasında yaşanan tartışmayı çevredekiler izlemekle yetinmiş, cami ile kadınlar arasına konulan duvar kaldırılmamıştı.
Güvenlik görevlisinin gelmesinin ardından yanındakilerle birlikte uzaklaşan genç kızsa, “Kadınlar camiye giremez, kadınlar onu yapamaz, kadınlar bunu yapamaz… Siz kimsiniz ya!” diyerek tepki gösterip camiye giremeden ayrılmak durumunda kalmıştı.
Birinde girmek istenen mekan içkili bir yer, diğerinde cami. İçkili yere alınmama üzerinden oluşturulan mağduriyet, diğerinde ise sus pus olan bir toplum.
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Türkiye kadın haklarını bir bütün olarak ele alıp çözüm bulmaya çalışma yerine bir kesimin mağduriyetiyle dertleniyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***