YORUM | M. NEDİM HAZAR
Kaç yıl oldu emin değilim. 3 yılı bulmuştur sanırım Covid belası başımıza sarılalı beri.
Yaşım ve hastalıklarım itibarıyla bu virüsün en kolay alt edeceği bir profilde olduğumun farkındaydım şüphesiz.
Bu sebeple zaman oldu evde ekmek yaptım, vakti geldi evde saçımı sıfır numaraya vurdum.
Zaten son 6 yıldır insanlarla ilişkimizi minimize etmiş durumdayız.
Maske takmayı evin içi hariç artık alışkanlık haline getirmiş durumdayız.
Geçen sabah bir iş için bankaya gitmek durumunda kaldım. Sabah bankanın açılmasını bekledik. Kapılar açıldığı an 20-30 tane maskeli içeri daldık.
Herhalde bu tablo 6 yıl önce olsa farklı algılanırdı.
Önce Wuhan kasıp kavurdu dünyayı.
En ağır varyant ilki sanırım.
Bir distopik film platosuna dönmüştü tüm dünya hatırlayınız.
Herkesin sevdiklerinden mutlaka birkaç kişi maalesef hayata veda etmiştir.
Yüzyılda bir yaşanabilecek bir küresel felaketti ve kişisel olarak -elbette ailemin de yardımıyla- uzak durabildim ilk Covid dalgasından.
Sonra Alfa varyantı geldi.
Maske, mesafe, hijyen kuralını içselleştirenlere hükümetlerin katı kapatma politikaları eklenince en azından ölüm sayıları azaldı nispeten.
Delta varyantı neydi tam olarak anlamadık.
Sonra Omicron çıktı.
Felaket bir seyir hızı ile akıl almaz bir süratle tüm dünyaya yayıldı.
Vaka sayıları inanılmaz yükseldi.
Şükür ki, hem aşı geliştirilmişti, hem de Omicron önceki varyantlar kadar ölümcül değildi.
Bu durum başta yetkililer olmak üzere, artık salgın hayatından usanan insanları biraz rehavete itti.
Ben de bunlardan biri oldum.
Geçtiğimiz hafta, hala hayretle nereden geldiğini anlamadığım bir temas yaşadım sanırım.
Çarşamba akşamı boğazım hafiften gıdıklanınca, yine grip oluyorum zannettim.
Perşembe üst solunum yolu epey zorladı.
Cuma ve cumartesi göz kapaklarıma iki örs konulmuş gibi hissettim.
Aklım sıra Covid değildim, çünkü sürekli ateşimi ölçüyor ve en önemlisi tat-koku hislerimi test ediyordum.
Görünüşte sorun yoktu.
Haftasonu neredeyse oturur durumda olamadım.
Ama öyle hastanelik bir durum da yoktu bence.
Pazartesi sabah küçük kızım okula gitti.
Her sabah test oluyorlar onlar.
Eve gelmeden mesaj yazdı: Baba hemen Covid testi ol.
Patronun sözünü dinlememek mümkün değil elbette, hemen oldum ve şok!
Sonra bütün belirtiler ailedeki herkeste baş gösterdi.
Öksürük sayısı arttı, burun çekmeler, hırıltılar çoğaldı.
Evin içinde maskeyle dolaşmaya başladık.
Hastane acil servisi gibi hissediyor insan.
Sonra PCR testine götürdüm kızı, tekrar oldum test.
Sonuç aynı: Pozitif.
Salı günü iyileştim zannettim.
Ne boğaz ağrısı, ne öksürük ne bir şey.
Koku ve tat alma hissim zaten hiç kaybolmamıştı.
Tekrar teste gittim. Sonuç farklı değil.
Bir test kiti aldım.
Zira kendimi iyi hissediyorum, yanlış ölçüyorlar gibi bir kuruntu oluyor hani.
Testi açtım.
Bilmeyen için aktarayım; zor değil.
Kulak temizleme çöpü gibi bir şey var. Burnunuza sokup birkaç twist hareketi yapıyorsunuz.
Sonra küçük bir plastik tüpün içinde biraz çalkalayıp kapağı kapatıyorsunuz.
Damla şeklindeki ucuyla test çubuğunun üzerine dört damla damlatıp, en geç 15 dakika içinde koronavirüs kapıp kapmadığınızı anlıyorsunuz.
Resimde görüldüğü üzere, ben hala pozitifim.
İki çizgi pozitif demek.
Alttaki çizgi soluksa bile pozitifmiş.
Ama galiba biraz hafif pozitif sanırım. Negatif buçuktan pozitif!
Şimdi ihmal ettiğim tüm ağır metinler üzerine yoğunlaşıyorum.
Durum stabil.
Bana bulaştıran şahsı artık araştırmıyorum.
Sanırım ben bütün aileme bulaştırdım.
Dua edin lütfen. Ve dikkat edin.
Şakası yok bu işin.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***