YORUM | CUMALİ ÖNAL
Rusya’nın, komşusu Ukrayna’yı işgal harekatı ikinci haftasına girdi. Deniz, kara ve havadan gerçekleştirilen saldırılarda binlerce sivil ve asker hayatını kaybetti.
Batı dünyasında “Putin’in Savaşı” olarak değerlendirilen bu işgal harekatında Rusya’nın hedefinin tam olarak ne olduğu hala kestirilemiyor.
İlk günlerde hızlı bir harekatla başkent Kiev’i ele geçirmek istediği yönünde bir izlenim veren Rusya‘nın, büyük kayıplar vermeye başlayınca bu stratejisini terk ettiği görülüyor.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Rus resmi açıklamasına göre Rus ordusu işgalin birinci haftasında 498 askerini kaybetti – ki Ukrayna’ya göre bu rakam en az beş katı.
Ukrayna’ya karşı askeri üstünlüğü tartışmasız olan Rusya’nın bir haftada bu kadar çok kayıp vermesinin Rus askerleri üzerinde büyük bir moral bozukluğu meydana getirmesi kuvvetle muhtemel.
Disiplin ve alkol sorunu, tecrübesiz askerlerin cepheye sürülmesi, yeterli eğitim alınmaması, Rus askerlerin savaş tecrübesinin sınırlı olması, yolsuzluk gibi sebepler Rus kara gücünün zayıf karnı olarak değerlendiriliyor.
Putin’in Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşla, ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali arasında önemli benzerlikler bulunuyor. 2001’deki 11 Eylül terör saldırısından sonra Afganistan’a saldıran ABD, Irak’ın elinde kimyasal silahlar olduğunu öne sürerek bu ülkeyi de işgal etmek için gerekçe oluşturmuştu. Hatta bu amaçla dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell BM Genel Kurulu’nda Irak’ın elinde kimyasal silah bulunduğuna dair belgeler göstermiş, aynı Powell bir yıl sonra bu belgelerin yalan olduğunu itiraf etmişti.
Irak ve Ukrayna’nın arazi durumu, nüfusu, yüzölçümü de birbirine yakın. Irak da tıpkı Ukrayna gibi ağırlıklı olarak düz bir coğrafyaya sahip.
Savaş başlamadan önce Ukrayna’nın tersine Irak’ın ABD’ye karşı ciddi bir direniş göstereceği, buna gerekçe olarak da İran’la yapılan sekiz yıllık savaştan elde edilen tecrübe ve Saddam’ın özel ordusu 200 bin kişilik Cumhuriyet Muhafızları’nın çok iyi eğitimli olması gösteriliyordu.
Bir nevi CNN’nin propaganda savaşına dönüşen işgal çok kısa sürede sonuçlanmış, Cumhuriyet muhafızlarının kısa sürede teslim olması ya da silah bırakması ve bir süre sonra da Saddam Hüseyin doğduğu kent Tikrit’te ele geçirilmişti.
Ukrayna’da ise tam tersi bir senaryo gerçekleşiyor. Saddam ve ordusunun ABD’yi bir bataklığa çekeceğini öne süren dönemin askeri uzmanlarından farklı olarak günümüz uzmanları ise Putin’in ciddi bir direnişle karşılaşmadan ülkeyi kısa sürede işgal edebileceğini iler sürüyordu. Fakat beklenenin tam tersi gerçekleşti.
Savaşı, Ukrayna ordusunun kısa sürede teslim olması ya da Devlet Başkanı Zelenski’ye karşı bir darbe girişimi üzerine kurguladığı tahmin edilen Putin, hiç beklemediği bir direnişle karşılaştı.
Zaten ilk hamlede Ukrayna ordusunun belini kıramamış bir Putin için bundan sonra işlerin daha da zorlaşması anlamına geliyor.
Öncelikli olarak sahada moral üstünlüğü ele geçiren Ukrayna ordusu ve direnişçiler, Avrupa ve ABD’den gelen ve gelecek olan yardımlarla ülkeyi Rus tankları için mezarlığa dönüştürebilir.
Elbette Rusya’nın işini çok zorlaştıran bir durum da söz konusu. Halep ve Çeçenistan’da yaptığı gibi taş üstünde taş bırakmayarak ilerleyemiyor. Bunda hem Batı ve dünyadan yükselecek tepkiler ve hem de ileriki yıllarda Ukrayna halkının nefretini çekme olasılığı önemli bir rol oynuyor.
Yüzyıllar boyunca Ruslarla birlikte yaşayan, Belarus’la birlikte üç devlet tek millet olarak adlandırılan Ukrayna, savaşın uzaması ve katliamların artması durumunda Ruslara karşı belki de yüzyıllar sürecek bir nefret besleyecekler.
Savaşlarda her zaman başkentlerin düşürülmesi kilit ve sembolik anlamlar taşır. Irak ve Afganistan’da Bağdat ve Kabil düşmeden savaşın bittiği ilan edilmemişti.
Rusya da Ukrayna savaşını kazanmış olabilmek için Kiev’e ayrı bir önem veriyor. Öncelikle Kiev’e giden yolları kontrol altına almaya çalışan Rus birlikleri bazı noktaları ele geçirse de hala önemli kentlere girebilmiş değil.
Ama bu durum önümüzdeki günlerde bu kentleri ve Kiev’i alamayacağı anlamına gelmiyor.
Asıl önemli olan Rusya, Kiev’i aldıktan sonra hedefine ulaşmış olacak mı?
Kesinlikle hayır.
Birincisi, Rusya işgal ettiği bölgeleri nüfustan arındıramaz, arındırsa da, Ukraynalı direnişçilerin ve ordu birliklerinin sızmalarının önüne geçemeyecek. Bu da gerilla savaşını tetikleyecek ki, Rus ordusunun gerillalara karşı mukavemet göstermesi pek kolay değil.
İkincisi Ukrayna’nın batısı hem Rus nüfusun çok az olduğu, hem de milliyetçiliğin daha yüksek olduğu yerler. Direniş bu bölgelerden örgütlenebilir.
Üçüncüsü Rusya tüm ülkeyi ele geçirse dahi 630 km2’lik bir ülkeyi ve sınırlarını kontrol edemez. Bir kahraman haline getirilen Zelenski komşu bir ülkeden de rahatlıkla direnişi yönetebilir.
Dördüncüsü Putin’in Ukrayna’yı işgal etmesinin Rusya’ya herhangi bir getirisi olmadığı gibi, Rus kaynaklarının hızla tükenmesine ve gelirinin azalmasına sebebiyet verecek. Bu ise Ukraynalılardan çok Rusya içinden Putin’e yönelik tehdidin artması anlamına geliyor.
Ancak tüm bunların tersine Kiev tıpkı 2. Dünya Savaşı’ndaki St. Petersburg (Leningrad) gibi direnebilir ve tarihe Kiev Savunması olarak geçebilir.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***