Harbiyeli tutuklu öğrenci Furkan Çetinkaya’nın annesi, aktivist Melek Çetinkaya artık Türkiye’de adalet beklentisinin kalmadığını söyledi. İnsanların korktuğu için kendisine açıktan destek olamadığını anlatan Çetinkaya, oğlunun tutuklanmasının üzerinden 3,5 yıl geçtikten sonra sokağa çıktığını hatırlattı. Yıllarca ‘adalet’ için beklediklerini ancak artık umut kalmayınca sokağa çıkmak zorunda kaldığını kaydeden Çetinkaya, “Devlet Bahçeli dahil siyasi parti liderleriyle, milletvekilleriyle görüştüm. Hepsi askeri öğrencilerin masum olduğunu söylüyor. Ancak çocuklarımız 5,5 yıldır tutuklu.” dedi.
Türkiye’de oğlunun hukuksuz şekilde tutuklanması ve Erdoğan’ın hükümetinin yönetiminin altında olan yargı sisteminin etkisizleştirilmesi sonrası mağduriyetini geniş kitlelere duyurabilmek ve oğlunun ve oğlu gibi tutuklu yüzlerce arkadaşının serbest kalabilmesi adına yaptığı kampanyalar ve barışçıl protestolarla tanınıyor.
Çetinkaya’nın oğlu Taha Furkan Çetinkaya Türk Silahlı Kuvvetlerinde Hava Harp Okulu öğrencisi olarak askeri eğitim alan bir öğrenciydi. Yalova’da rutin kamp faaliyetlerinde bulunan öğrenciler İstanbul’da Boğaziçi Köprüsüne götürülmüş ve kanlı bıçaklı insanların kucağına bırakılmışlardı. 300’den fazla askeri öğrenci sözde mahkemelerde yargılandı, ‘darbeye teşebbüs’ suçlamasıyla müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Politurco, Melek Çetinkaya ile uzun bir röportaj gerçekleştirdi. O röportajdan bazı soru ve cevaplar şöyle:
15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrası oğlunuz askeri okulda öğrenci olduğu için tutuklandı. Bu süreç nasıl oldu, bize anlatabilir misiniz?
Oğlum Taha Furkan Çetinkaya, Hava Harp okulunda ilk yılını tamamlamış ve evde yaz tatilindeydi bizimle. 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün önce 10 Temmuz’da çocuklarımızı her yıl yapılan rutin 3 haftalık askeri kampa çağırdılar. Bu kamplar çocukların yıllık program takviminde bir yıl öncesinden belirlenen ve takvimde olan programlardan bir tanesiydi. Biz İstanbul Bakırköy’de bulunan Hava Harp Okuluna Taha Furkan’ı 10 Temmuz Pazar günü gönderdik. Pazar günü okullarına giriş yapan çocuklarımız, çarşamba günü Yalova eğitim kampına götürüldüler. Çarşamba gününe sadece çadırlarını kurabilen çocuklar, çantalarını bile daha doğru düzgün yerleştirememişlerdi ki cuma günü yanı 15 Temmuz akşamı darbe oldu.
ABİDİN ÜNAL’DAN ÖĞRENCİLERE: ASKER EMRE İTAAT EDER!
15 Temmuz sabahında Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal çocukların kamp yaptığı yere plan dışı ve alışık olanın dışında bir ziyaret yapıyor ve çocuklara konuşma yapıyor. Çocuklarımızın söylediği kadarıyla onlara yaptığı konuşmada ‘askeri eğitimin öneminden’ bahsetmiş. Askerlikte emre itaatin önemini anlatmış ve devamında ‘gerekirse öleceksiniz ve öldüreceksiniz’ demiş. Çocuklar çok şaşırıyor ve bir anlam veremiyorlar. Çocukların komutanına ‘Bugün çocukları çok yormayın, akşama zaten yorulacaklar’ diyor kamp yerinden ayrılmadan önce. Çocuklar da bunu eğitim kampında oldukları için ‘kamp çok zorlu geçecek’ diye akıllarından geçiriyorlar. Acaba hani ‘akşama nasıl bir eğitim yapacağız ki yorulacağız’ diye düşünüyorlar.
TERÖR SALDIRISI VAR, HAZIR OLUN!
Akşam saat 10’da normalde yatıyorlar. Yatma saati yaklaştığında çocuklar üzerlerini değiştirmek ve dişlerini fırçalamak için yatakhanelerine gittiklerinde, acil durum alarmı ile çocuklarımızın çadırlar bölgesinde olması emri veriliyor. Tekrar çocuklarımız üniformalarını giyiyorlar ve alarmda duyurulduğu şekilde tam teşekküllü çadırlar bölgesinde hazır toplanıyorlar. Çocuklar tam hazırlıklı alana toplandıklarında onlara terör saldırısı olduğu, kamp yeri olan Yalova’nın güvenli olmadığı söylenerek, İstanbul Bakırköy’de bulunan Hava Harp Okulu’na geri dönüş yapacağız denerek silahlarıyla birlikte hazır olmaları söyleniyor. Ülkede son bir yılda sık yaşanan terör saldırılarından dolayı çocuklarımız bunu yadırgamıyorlar. Çocuklarımız gece 12:02’de kamp yerinden çıkış yapıyorlar.
KÖPRÜ ÜCRETİNİ ASKERİ ÖĞRENCİLER ÖDÜYOR
Çocuklar yola çıktığında oğlum ‘Osmangazi Köprüsüne gelinceye kadar birçok polis noktasından geçtik, ama hiçbir polis bize ‘nereye gidiyorsunuz’ demedi. Aynı zamanda iki lüks araç bizim bulunduğumuz otobüsü takip ediyorlar ve sürekli telefonla konuşuyorlardı. Biz bunu komutana söylediğimizde komutan ‘zaten terör saldırısı var, dikkatli olun sağa sola iyi bakın’ diyor.’ Osmangazi köprüsüne gişeye geldiklerinde de komutanın üzerinde para olmadığı için çocuklar kendi aralarında topladıkları para ile gişede köprü ücretini ödüyorlar ve köprüye giriş yapıyorlar.
DARBEYİ VATANDAŞLARDAN ÖĞRENİYORLAR
Köprüden geçtikten sonra Sultanbeyli’de çocukların bulunduğu otobüs halk tarafından durduruluyor. Halk darbe oluyor dediğinde çocuklarımız çok şaşırıyor. Nasıl yani diye. O şaşkınlıkla ne darbesi falan diyorlar. Sonrasında çocuklara su ikram ediyorlar ve askeri öğrencilerle birlikte halk orada İstiklal Marşı okuyor ve tekrar ‘en büyük asker bizim asker’ tezahüratları ile geri otobüse bindiriyorlar. Gece saat 2.5-3 civarlarında bu olay olurken çocukları teslim alan polisler onları karakola veya okulları Hava Harp Okulu’na götürmek yerine sabah 8’e kadar köprüde bekletiyorlar.
‘OTOBÜSÜN DEPOSUNU ATEŞE VERİN!’
Sabahleyin otobüslerle değişik giyimli, ellerinde sopa, silah, cop, bıçak, şiş gibi bir sürü kesici ve öldürücü aletlerle bir sürü insan köprüye geliyor ve çocuklara saldırıyorlar. Önce otobüsün camlarını kıran bu insanlar, sonrasında otobüsün üstüne çıkıp tepinmeye başlıyorlar. Aralarında ‘otobüsün benzin deposuna ateş atın’ ve ‘bunları öldürün’ diye bağıranlar oluyor. Çocuklarda dehşetten ve saldıranların azgınlığından dolayı onları daha fazla galeyana getirmemek için kendi silahlarını koltuklarının altına saklıyorlar. Oğlum diyor ki, ‘Anne buradan sağ çıkamayacağımızı anladık, kalktık ve birbirimize sarıldık ve helalleştik.’
KARAKOLDA İŞKENCE
Çocuklarımıza 4 gün boyunca karakolda işkence yapıyorlar. Yanlarına köpek bağlıyorlar, ekmek ve su vermiyorlar. Tuvalete gitmek istediklerinde çocukların sırtlarına, omuzlarına vura vura ve kafalarını duvara vurarak götürüyorlar. Yapmayın dendiğinde ‘siz hainsiniz’ diye bağırıyorlar. 40 kişilik nezarethanelere 120 kişi dolduruyorlar. Ve 4. Günün sonunda çocukları mahkemeye çıkarıyorlar.
700 ÖĞRENCİDEN NEDEN YARISI GÖTÜRÜLÜYOR?
Kampta 700 öğrenci vardı. Ama 350 öğrenci darbeye götürüldü. Çünkü bir gün önce alay komutanı Hüseyin Ergezen bir otobüs firmasını arayarak otobüs firmasından otobüs kiralıyor. ‘Yarın saat 10’da otobüsler kampta hazır olsun, çocukları geziye götüreceğiz’ diyor. Otobüs firması durumu anladıktan sonra medyadaki haberlerden ve Cumhurbaşkanının açıklamalarından sonra durumu fark etmesiyle birlikte ilk giden otobüslerden sonra geri kalanını göndermiyor. Böylece 700 öğrenciye yeterli otobüs olmadığı için 350 öğrenciye yeten 9 otobüs gelmiş oluyor. Ve 350 öğrenci otobüse bindirilip götürülüyor. Diğerleri de sabah 6’ya kadar kampın içinde bekliyor ‘otobüs gelecek biz de gideceğiz’ diye. Geride kalan çocuklar kampta 15 gün kaldılar. Sonunda ifadeleri alınarak evlerine gittiler. Ama bu öğrenciler de TSK’dan atılmaktan kurtulamadılar.
İLK DURUŞMADA TAHLİYE KARARI NASIL JET HIZIYLA DEĞİŞTİRİLDİ?
Çocuğunuzun davasının hukuki boyutunu ve nasıl gelişmeler olduğunu detayları ile anlatabilir misiniz?
4 gün işkence ve ağır şartlar altında karakolda tutulmalarından sonra Çağlayan adliyesinde mahkemeye çıkarıldılar. Davya ilk bakan hâkim, çocukları dinledikten sonra bu çocuklar askeri öğrenci diye tahliyelerine karar veriyor. Ama bu kararı hemen her kim duyduysa ani bir kararla bu kararı veren hâkimi görevden uzaklaştırıyorlar ve aynı mahkeme tekrar aynı gün içinde başka bir hâkim atamasıyla tekrar yapılarak tutuklanmalarına karar veriliyor.
İŞKENCE, SİLİVRİ CEZAEVİ’NDE DE DEVAM EDİYOR
Mahkeme sonrası çocuklar Silivri cezaevine götürülüyorlar. Silivri cezaevinde bir hafta boyunca işkence yapıyorlar. Hatta geçenlerde KHK ile atılmış bir infaz koruma memuru ile tanıştım. Bu memur bana ‘abla ben 15 Temmuz olayları olduğu sırada Silivri’de görevliydim ve askeri öğrenciler Silivri’ye geldiklerinde telefonla arandık ve bu öğrencileri dövün diye talimat aldık. Ama ben kimseyi dövmedim’ dedi.
CEZAEVİNDE ÖĞRENCİLERLE GÖRÜŞEN SAVCILARA NE OLDU?
Bir iki ay sonra devlet 9 savcı görevlendirdi çocukların ifadeleri tekrar alınması için ve bu savcılar oğlumun içinde olduğu askeri öğrencilerle görüştüler. Görüşmelerin sonunda savcılar ‘sizler askeri öğrencilersiniz, darbe girişimiyle bir ilişkiniz olamaz, hafta sonuna kadar serbest kalırsınız’ diyor. Çocuklar çok seviniyor buna. Bu görüşme olduğunda Çarşamba’ydı. Perşembe günü de görüşmeye gitmiştik. Bu görüşmeyi öğrenince orada hafta sonuna kadar çocuklarımız tahliye olacak diye bekledik. Maalesef bu tahliyeler olmadı. Çocuklarla görüşen savcılarda ya sürüldü ya da görevden alındı.
Çocukların suçunun olmadığını ve serbest bırakılması gerektiğini söyleyen hâkim gibi bunlar da sürülmüş ve görevden alınmıştı. Yaklaşık bir yıl sonra çocukların iddianameleri hazırlandı. Anayasayı yıkmaktan üç müebbet istendi. Benim oğlum Sultanbeyli dosyasında bulunmakta. Tutuklu olan askeri öğrencileri toplam 5 dosyada ayırdılar ve farklı dosyalarda yargılanıyorlar. Bu dosyaların isimleri Sultanbeyli dosyası, TRT/Digiturk dosyası, Orhanlı dosyası, Boğaz Köprüsü dosyası ve FSM Köprüsü dosyası.
BM’İN TAHLİYE KARARI UYGULANMIYOR
Bazı askeri öğrenciler uluslararası yargı mercilerine başvuru yapıp, hukuki olarak davalarına çözüm yolları aradılar. Sizlerin bu noktada böyle bir girişimi oldu mu?
Evet oldu. Biz de oğlum için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutukluluk Çalışma Grubu’na onun dosyasının incelenip karara bağlanması gerekçesiyle başvurduk. Dosya incelendi ve karar verildi. Kararda oğlum Taha Furkan Çetinkaya’nın acilen serbest bırakılması karar verildi. 1,5 yıl önce. Ama sizlerin de malumu Türkiye hukuk sistemi şu anda ne Avrupa İnsan Hakları mahkemesini ne de Birleşmiş Milletlerin hiçbirini tanımıyor. Bu nedenle bu kararın hiçbir faydası olmadı oğlumun davasında.
Devlet yetkililerinden ulaştığınız birileri oldu mu? Bu konu hakkında devlet yetkilileri tavrı nasıl?
600 milletvekilinden yaklaşık 550 tanesi ile görüştük. Görüşemediğimiz milletvekilleri de Erdoğan’ın partisi AKP’den. Hepsi çocuklarımızın masum olduğunu, bu davanın bir siyasi dava olduğunu ve siyasi rüzgârın değiştiğinde çocuklarımızın çıkacağını söylediler. Görüştüğümüz tüm milletvekilleri aynı şeyi söyledi. Ama geldiğimiz süreçte çocuklarımız 5,5 yıldır içerde.
Parti başkanları ile görüştükleriniz oldu mu?
Saadet Partisi başkanı Temel Karamollaoğlu ile ben bizzat görüştüm, Milliyetçi Hareket Partisi başkanı Devlet Bahçeli ile de görüştüm.
Devlet Bahçeli Erdoğan’ın ittifakında yer alıyor. Bu konuda kendisi ne dedi?
‘Gereken yapılacaktır’ dedi. ‘Dosyalar bakılsın, incelensin’ dedi ama samimi değildi.
Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşebildiniz mi?
Kemal Kılıçdaroğlu ile de birebir görüştüm. O da aynı şeyi söyledi. ‘Askeri öğrenciler masumdur’ dedi. ‘Bu çocuklar tahliye edilmeli’ dedi. Meral Akşener ile birebir görüşmedim ama milletvekilleri ile görüştüm. Akşener’in partisinden özellikle Erhan Usta çok destek oldu bu konuda bize. Bu arada Muharrem İnce ile de görüştüm. Kendisi bana ‘seçim olsun, başa gelelim, 15 gün sonra askeri öğrencileri tahliye edeceğini’ söylemişti. Aynı zamanda bizlere çok yardımcı olanlar olarak CHP’den Sezgin Tanrıkulu, Cihangir İslam ve Gaye Usluer (sonrasında Memleket Partisine geçti), Saadet partisinden Abdulkadir Karaduman, MHP’den Bahri Şimşek, HDP’den Ömer Faruk Gergerlioğlu, Hüda Kaya, Ahmet Şık (sonrasında Türkiye İşçi Partisine geçti) gibi aklıma gelenleri söyleyebilirim sizlere ama vekillerin hepsi çocuklarımızın masum olduğunu söylüyor. Hatta ‘biz de askerlik yaptık, 19 yaşındaki bir çocuktan darbeci olmaz, bu bir siyasi dava’ diye hepsi de söylüyor.
341 civarında askeri öğrenci tutuklu olduğu belirtiliyor ama diğer ailelerin sizin gibi kampanyalar yaptıklarını veya en azından destek olduklarını çok görmüyoruz, acaba korkuyorlar mı, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Maddiyat, imkân ve ailelerin sosyal imkanları bunda etken oluyor. Ben her sokağa çıktığımda bana 350 TL para cezası kesiliyor. Ve sesi çıkan hapse atılıyor. İnsanlar bunu göz önüne alamıyorlar. Hapse atılmaktan korkuyor insanlar Türkiye’de. Bazıları ben konuşursam çocuğuma daha fazla zarar verirler endişesi var. Ondan sokağa çıkamıyor. Bazıların babası veya abisi/ablası memur olduğu için ve Erdoğan’ın yönetiminde insanlar çok rahat işten atıldıkları için de çok rahat sesini çıkaramıyor.
Sizler sokakta röportaj yaparken normal halkta size tepkisiz kalıyor gözüküyor. İnsanlar neden size destek olmadıkları hakkında ne düşünüyorsunuz?
İnsanlar korkuyor. Birkaç kez polis müdahale ettiğinde bizi polisin kalkanından koruyanlar oldu. Bir defasında bir genç bize yardım etmek istediğinde, polis onu kenara çekip ‘bunların kim olduğunu biliyor musunuz?’ diye sordu ve ‘onlar terörist’ dedi. Durum böyle olunca ve her yer de polis bulunduğu için halk çekiniyor diye düşünüyorum.
Uluslararası medya kuruluşları sizlerle hiç irtibata geçti mi?
Evet hatta evime gelip röportaj yaptıklarım oldu. Ama hiç birisi yaptıkları röportajları daha yayınlamadı. Soruyorum ama net cevap vermiyorlar.
Hangi medya kuruluşları bunlar?
BBC Türkçe, Washington Post ve Japonya’dan bir medya. BBC Türkçe ile 2 yıl önce yapmıştık röportajı ve hatta evime geldiler çok ciddi evde set oluşturdular ışıkları ve tüm ekipmanları ile ama sonrasında bu röportajı yayınlamadılar.
Çekiniyorlar mı, sizce? Neden bunun böyle olduğunu düşünüyorsunuz?
BBC Türkçe editöryal bir sorun var deyip yayınlamadılar, onca yapılan çekimlere rağmen. Diğerlerinden ise bir cevap gelmedi henüz. Washington Post’la da röportaj yapalı 6 ay oldu ama onlarda yayınlamadı.
Tutuklu askeri öğrencilerin davasının yakın gelecekte hem hukuki olarak hem süreç olarak nasıl gelişeceğini düşünüyorsunuz?
Artık bu hükümetten ve adaletinden hiçbir beklentim yok. Umarım en kısa zamanda seçim olur. Hükümet değişir. Umarım yeni bir hükümetle hakkı ve hukuku ön planda tutan ve adaleti gerçek teslim edecek insanlar doğru kararı verir diye ümit ediyorum. Yani şu anki hükümetten bir adalet beklentim yok.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***