Gazeteci Fehmi Koru, Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından Rusya Devlet Bahşkanı Vladimir Putin ile ilgili bir yazı kaleme aldı. Diktatör Adolf Hitler ile Vladimir Putin’in benzer karakterde olduğunu ileri sürerek ” Dünyanın her köşesinde insanların bir haftadır Putin ismini duyunca mideleri ağızlarına geliyor. Kendisinin bunu idrak edebildiğini, hatta edebileceğini sanmıyorum. Onun gibilerin doğasına aykırıdır bu.” diye yazdı.
Koru’nun “Putin nerede hata yaptı? Bunu önceki örneklere bakarak anlamaya ve anlatmaya çalıştım” başlığıyla yayımlanan yazısı aynen şöyle:
Adam ülkesinin ismi bile yüreklere korku salmaya yeten üst düzey görevlisini karşısına almış, tahtaya kaldırdığı ortaokul öğrencisini dersini yapmayınca öğretmeni nasıl azarlarsa öyle azarlıyor…
Korkulan adam onun karşısında besbelli korkuyor; bunu amirinden en temel konuda farklı düşündüğü halde korkusu sebebiyle ona ters cevap vermekte isteksiz davranmasından anlıyoruz…
Koltuğuna kurulmuş, karşısındakine küçümser bakışlar atan amir ise, “Söyle, söyle Sergel, evet mi hayır mı?” diye adamı sıkıştırıyor…
O da kendisinden beklendiği üzere “Evet” demiyor, demiş gibi yapıyor…
Hepsi birkaç dakika süren bu trajikomik görüşme, Rusya’nın Ukrayna’ya askerlerini gönderdiğinin hemen ertesi günü, Kremlin’de düzenlenen güvenlik toplantısında geçiyor…
Kremlin’deki güvenlik toplantısından bir görüntü.. (RT kanalından.)
Amir durumundaki adam Rusya devlet başkanı Vladimir Putin… Bir düzineden fazla kadınlı-erkekli devlet görevlisini karşısına oturtmuş, içlerinden birini soğuk soğuk terleten o…
Terleyen devlet görevlisi, Rusya’da sokaktaki vatandaşın ismini ağzına almaktan bile çekindiği bir kişi… İstihbarat örgütünün başındaki Sergei Naryshkin…
Hepi topu bir dakika süren sorgulamanın videosu İngiliz Guardian gazetesi tarafından Rusça görüşme İngilizce altyazıyla internet sitesine konulunca dünyanın her tarafında izlenebilir hale gelmiş durumda.
İlk izlediğimde gözlerime inanamadım.
Videoyu Youtube’dan indirip bana gösteren dostum, “O toplantıya katılanlardan biri sızdırmış olmalı” tahmininde bulundu.
Makul bir izah; ancak tatmin olmadım.
Sonradan araştırdığımda, videonun gizlice çekilmiş bir kaçak yayın olmadığını, tersine 1,5 saat sürmüş görüşmenin bütününün Kremlin tarafından Putin televizyonu Russia Today‘de (RT) canlı yayınlandığını tespit ettim.
Bir dakikalık görüntü, demokrasi hassasiyeti olan veya devlette ciddiyete önem verenler açısından dehşet verici…
“Neden kendisini de küçülten böyle bir görüntünün yayınına izin vermiş olabilir ki?” diye sorunca dostum, ona, “O ve onun gibiler yaptıklarının çirkinliğini hiçbir zaman fark etmezler; fark edebilecek yakınları da onlara bunu söylemeye çekinir” cevabını verdim.
Türkçemizde var olan güzel ve anlamlı söz kalıplarından biri “Teşbihte hata olmaz” cümlesidir.
“Şimdi birini veya bir olayı bir başkasına veya bir başka olaya benzeteceğim ama siz alınmayın, ya da benzetmem hoşunuza gitmezse rahatsızlık duymayın” demektir o cümle.
Hitler de böyleydi.
Kitaplığımda Hitler ve yakınları hakkında kaleme alınmış bir düzineden fazla eser bulunuyor. Bu yönüyle bir ‘Hitler uzmanı’ bile sayılabilirim.
Almanya’yı yönetirken aldığı kararları benimsemediğini hissettiği devlet görevlilerini, makamlarına ve rütbelerine aldırmadan, eski deyimle ‘alameliinnas’ -yani başkalarının yanında- rezil edene kadar köşeye sıkıştırmaktan haz duyardı.
Saddam’da da benzer özellikler bulunduğu dönemle ilgili tanıklıkları yansıtan yayınlarda var.
Bu tür insanların bir diğer ortak özelliği de sınırlarını bilmemeleri…
Ukrayna’ya saldırı olayına bu gözle bakalım.
Putin Kırım’ı ilhak ettikten sonra Ukrayna’nın iki bölgesinde ayrılıkçı güçleri destekliyordu. Desteklediği bölgeler onun teşvikiyle bağımsızlık ilan ettiler ve Rusya da hemen onların bağımsızlığını tanıdı.
O iki bölge halkının önemli bir bölümü Rusça konuşan, Rusya ile irtibatlı bilinen bir halka sahip. Ukrayna ve Rusya dışındaki insanlar o noktaya kadar olanı hazmedemeseler bile kabule hazır görünüyorlardı.
Fakat Putin orada durmadı, bir gece ansızın Ukrayna’ya havadan ve karadan askeri operasyon başlattı. Bütün ülkeyi istediğini hem sözlü hem de fiili olarak ilan etmiş oldu.
İpin ucu orada koptu.
Saddam da uzun yıllar kendi halkı üzerinde baskı uyguladı, Irak’ı bir korku devleti haline dönüştürdü. Durduk yere İran’a savaş açtı. Batı ülkeleri, İran’daki yeni Humeyni yönetiminden Saddam’dan daha fazla hoşlanmadıkları için saldırıya ses çıkarmadılar.
Sekiz yıl süren (1980-1988) savaşta milyonlarca Iraklı ve İranlı hayatlarını kaybetti.
Kuveyt’e saldırmasaydı bugün belki hala Irak’ın başında Saddam olacaktı.
Durmadı, duramadı, Kuveyt’i işgale kalktı (Ağustos 1990) ve sonuna yaklaştı.
Hitler de zamanında benzer bir aşırılık sergilemiş, Avrupa’nın neredeyse yarısını Alman çizmeleriyle çiğnetmeyi becermişti. Fransızı, İngilizi ondan korkuyordu. Fiziki sınırlarını Türkiye’ye kadar uzatmıştı.
O da durmadı, duramadı ve kışın en soğuk günlerinde ordusunu Rusya’yı fethe yolladı.
Stalingrad Alman askerlerine mezar oldu.
Hitler’in 60 milyon insanın hayatına mal olan macerası Stalingrad’ta sona erdi. Onun yapamadığını, yıllar sonra başbakanlığa gelen Angela Merkel, tek bir kişinin hayatına mal olmayan bir yöntemle, ülkesini ‘yumuşak güç’ haline dönüştürüp, ekonomik gücüyle Avrupa’nın en dinlenen ülkesi yaparak gerçekleştirdi.
Putin de emrindeki 600 milyar dolarlık rezervi, Türkiye dahil bütün Avrupa’yı doğalgazıyla ısıtması sayesinde kendisini sözü dinlenir bir lider olarak konuşlayabilmiş, hatta kurduğu siber ordusuyla ABD, Almanya, Hollanda gibi ülkelerin iç siyasetine bile ağırlık koyabilmişti.
Kızılsa bile tahammül edilebilir biriydi Putin…
Ukrayna onun Stalingrad’ı, Saddam’ın Kuveyt’i gibi olacağa benziyor…
Yazının bir yerinde “Teşbihte hata olmaz” demiştim; bu benzetmelerimi de o fasileden sayınız.
Dünyanın her köşesinde insanların bir haftadır Putin ismini duyunca mideleri ağızlarına geliyor.
Kendisinin bunu idrak edebildiğini, hatta edebileceğini sanmıyorum.
Onun gibilerin doğasına aykırıdır bu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***