Bizde Devirler bitmez!
“Birinci Devr-i Süleyman’da tanık olduğumuz iki yangın vardı. Birincisi zaten adı üstünde, Devr-i Süleyman oyununun sergilendiği Aksaray’daki tiyatronun yakılması.
Aydın Engin’in bu oyunu 1968’e damgasını vuran sanat yapıtlarından biriydi. Zaten tiyatro bu dönemde şahlanmıştı sanki.
Ama Devr-i Süleyman gişe rekorları kırmıştı. Aydın’ın kız kardeşi Ayten, İktisat’ta sınıf arkadaşımdı da oradan biliyorum.
Millet kırılıyordu gülmekten Çoban Sülü’ye.
Ama çobanın intikamı acı oldu. Aksaray Küçük Opera Tiyatrosu 28 Ocak’ta yanıverdi. Oyun da reportuvardan kalkıverdi.
Elbette, failleri bu güne kadar bulunmadı.” Diye yazmışım 2020 Temmuz’unda:
Ben Aydın Abiyi, üniversiteye girdiğim yıllarda, 18’imde tanıdım, kız kardeşi Ödemişli Ayten sınıf arkadaşımızdı. Ödemişli şair Emin Tuzkan, Turhallı Aziz Toprak, Ayşe Sekendiz, Işıtan Gündüz, Işıl Gürsoy, Yavuz ve Ayşe Cezar, Çimen Turan, Yücel Yaman ile yakın bir arkadaş çevresi oluşturmuştuk hemen.
Aydın Engin’in haberlerini ise Ayten’den alırdık.
2011 Ekiminde tutuklandığımda Aydın Engin, “RZ ile 40 yıl” diye yazmıştı. Onun hesabına göre 50 yılı devirmiştik , onunla vedalaşırken şimdi.
1971 yılında birlikte hapis yatma onuruna sahip olmuştuk, en seçkin aydınlar ve Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Harun Karadeniz gibi öğrenci liderleri ile.
Osman Arolat da hep aranan öğrenci liderlerindendi , ama artık gazeteciliğe sıçrama yapmıştı. Harun Karadeniz ise bir yandan Kartal İşçi Birliği ile uğraşırken bir yandan da ANT yazı kurulundaydı.
12 Mart darbesinden sonra hepimiz aranır duruma düşünce, Aydın Engin gibi abilerimiz, Seçkin Selvi ablalarımız evlerini bizlere açmışlardı.
İsrail elçisinin kaçırılmasından sonra, Askeriye bütün İstanbul’u işgal edip, ev ev arama yaptığında bu büyük cesaret işiydi.
Murat Belgelerin, Yılmaz Güneylerin yaptığı gibi.
23 Mayıs 1971 gece yarısından başlanarak İstanbul il sınırları içinde 15 saat sokağa çıkma yasağı konmuştu. Hareketin adı ise “Balyoz Harekatı!”. İstanbul ikinci kez işgal altındaydı. Ama bu kez kendi ordusu tarafından!
İşte “Sadık oğlu 1941 de Adalet (Hanım) ten doğma, Ödemiş Meşrutiyet Mahallesi nüfusunda kayıtlı, Çiftehavuzlar, Cemil Topuzlu Caddesi 18 Mart Sokak 5/7’de oturur” Aydın Engin, İstanbul 3 Nolu Sıkı Yönetim Mahkemesinim 23 Aralık 1972 tarihli kararında evini, 68 öğrenci liderlerinden Osman Arolat ve Harun Karadeniz’e evini açtığı için “31.7. 1971 günü tutuklanmış, 2.10.1971 günü ise serbest bırakılmıştır.” Diye giriş yaptıktan sonra:
“Sanıklardan Seçkin Selvi (Çağan), A. Zeynep Sağnak, Seçkin Selvioğlu, Aydın Engin, Dinçer Yücesan ve N. Babür Kuzucuoğlu yukarda kimlikleri yazılı sanıklardan bazılarının 26 Nisan 1971 günü 11 ilde Sıkıyönetim ilanından sonra Sıkıyönetim makamlarınca aranmakta oldukları sırada gizlemekle TCK’nun 296. Maddesini ihlal etmişlerdir.”
İstanbul 3 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi Aydın Engin’i aşağıdaki söylemle mahkum ediyordu: “Marksist-Leninist inanışlı bu sanığın aynı ideolojik düşünceye sahip yukarıda izah olunan tarzda arandıkları ‘misafir ettiğim kimselerin suçlulukların inanmıyorum’ şeklinde ikrarı ile sabit olan sanıklar Haun Karadeniz ve Osman Saffet Arolat’ı 1971 yılı Mayıs ve Haziran aylarında çeşitli sürelerde Taksim Sağıroğlu sokağındaki kirasında bulunan evde sakladığı sübut bulmuştur, fiileri yukarıda Seçkin Selvi bölümünde belirtilen mülahazalarla TCK’nun 296. Maddesinin suç tarihlerinde yürürlükte olan hükümleri gereğince iki ayrı ceza uygulamasına tabi tutulmuştur… [Aydın Engin ve diğer yataklık sanıklarının] TCK’nun 296. Maddesini ihlal eden fiilerinin yurtta doğan anarşik ve tehlikeli durumu ortadan kaldırmak, huzur ve düzeni iade etmek maksadiyle ilan edilmiş Sıkıyönetim Devresinde ika etmiş olmaları da bu sanıklar hakkında taktiri şiddet sebebi olarak mütalaa ve kabul edilmiştir… AE’nin üç ayrı fiilinden üçer ay süre ile hapsine tayin olunmuş cezalarının içtima edilerek neticeten dokuz ay süre ile hapsine karar verilmiştir.”
Maltepe’deki tutukluluğumuz sırasında Cihan Alptekin’in, Aydın Engin’den gazete çıkarmalarına yardımcı olmalarını istediğini hatırlıyorum. “Devr-i Süleyman” dan dolayı, gençliğin her kesimi tarafından sevilen bir biriydi kısacası.
Ve Aydın Engin tiyatroculuktan gazeteciliğe sıçrama yapmıştı, “Yeni Ortam” dergisi ile. Yazı işleri müdürü Osman Arolat tutuklanmaz mı? Sorumluluk haydi Aydın Engin’in üstüne. Ankara büro şefi ise Uğur Mumcu… Bomba haber ise manşetten Mahir Kaynak! Günlük gazeteye dönüştü kısa sürede Yeni Ortam.
2018 yazında yitirdik gazeteci Erdal Orhan’ı
Ve sürüp gitti bu gazetecilik seçimi Aydın Engin’in. Hem de zor zamanlarda.
Aydın Engin’in Politika’sı daha 1980 darbesi olmadan kapatıldı
Bana da 1970 Sıkıyönetiminde olduğu gibi, evin, 60 öncesi öğrenci hareketinden emmioğlu Hakkı Zarakolu açmıştı. Neyse ki, orada değil, eve kısa süreliğine uğradığımda yakalandım. 27 Temmuz ile 14 Ağustos arasında devam eden 18 günlük gözaltı süresinde, emmioğlu Hakkı beni emniyette ziyaret etme cesareti gösterecekti. Demek onu vermeyeceğime güvenmiş!
Işıl Türkben (Özgentürk) ile de yolumuz kesişecekti sorgu koridorlarında. O da Kültür Merkezini yakmakla suçlanıyordu. Önünde sokak tiyatrosu yapar mısın!?
Maltepe Komün yemeğinin tadı bir başkaydı Aydın Engin ile. Sohbetleri ve mizahı ile.
“Peki şimdi, 2021 Türkiyesinde ben tutsam Devr-i Tayyip diye bir oyun yazsam ne olur?” diye soranları, ‘Pışşşşıııkkk!’ diye yanıtlamıştı. “Ödlek değilim, ama enayi de!”. Tam ona yaraşır bir mizah.
O hep abimiz olarak kaldı, biz ise 19’lu yaşlarımızın, 20’li yaşlarımızın görüntüsüyle de birlikte kaldık onun belleğinde. Ayşe Nur dahil.
Ve O bizim belleğimizde yaşamaya devam edecek. Bizimle vedalaşsa da…
Sayısız basın davası ve son gözaltı: Ekim 2016
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***