Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna sınırları içindeki Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanımasının ardından bölgeye “barış gücü” adı altında asker göndermek için yaptığı hamlelerin Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı müttefiklerin Moskova’yı hedef alan ağır yaptırımları tetiklemesi bekleniyor.
Rusya’nın diyalog ve dioplomasi yerine askeri çözümü tercih ettiği bu atmosferde Batılı ülkelerin elindeki en büyük kozlardan birini ekonomik yaptırımlar oluşturuyor, ancak yaptırımların içeriği tam olarak bilinmiyor. ABD, AB ve NATO ülkeleri işbirliği içinde atılacak adımları değerlendiriyor.
ABD Başkanı Joe Biden hazırladıkları yaptırımların Rusya için “felaket” olacağını açıklamış ve “daha önce hiç karşılaşmadığı kadar ağır ekonomik sonuçlarla karşılaşacağını” belirtmişti.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen da Ukrayna’ya saldırması halinde Rusya’ya çok ağır ekonomik ve mali yaptırımlar uygulayacaklarını söylemişti.
Bu kapsamda ilk somut adım Almanya’dan Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesiyle ilgili geldi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz Rusya’dan Almanya’ya Baltık Denizi üzerinden doğal gaz taşımak amacıyla tamamlanan ancak henüz faaliyete geçmeyen projenin onay sürecini durdurduklarını açıkladı.
Rusya, Batılı ülkeler tarafından hangi ağır bir ekonomik yanıtla karşılaşabilir? Rusya’yı bekleyen ekonomik yaptırımlar neleri içeriyor? Bugüne kadar görülen en ağır yaptırımlar olarak tanımlanan ekonomik tehdit ne kadar etkili olabilir?
Döviz transferinde SWIFT sisteminden çıkarılması
Önerilen en ağır mali yaptırımlardan biri Rusya’nın küresel SWIFT yani Dünya Bankalararası Finansal İletişim Topluluğu mesajlaşma sisteminden çıkarılması.
SWIFT 200’den fazla ülkede 11 binden fazla mali kurum tarafından kullanılıyor. Belçika merkezli topluluğun 25 üyeli yönetim kurulunda Rusya Merkezi Takas Kurumu Başkanı Eddie Astanin de yer alıyor.
Rusya’nın SWIFT’e erişiminin engellenmesi çağrıları Rusya 2014 yılında Kırım’ı ilhak ettiğinde de dile getirilmiş ancak hayata geçirilmemişti. Öte yandan Rusya SWIFT’e alternatif bir mesajlaşma sistemi olan SPFS’yi geliştirmişti.
İran örneğinden farkı ne olur?
Bu uygulamanın daha önce bir örneği İran için yaşandı. İran’a karşı nükleer programı nedeniyle sıkılaştırılan uluslararası yaptırımlar kapsamında 2012 Mart’ında SWIFT İran bankalarıyla bağlantıyı kesmişti.
Düşünce kuruluşu Carnegie Moskova Merkezi’ne göre bu adım İran’ın petrol ihracat gelirinin yarısını ve dış ticaret gelirinin ise yüzde 30’unu kaybetmesine neden oldu.
Carnegie Moskova uzmanları İran ekonomisinin Rusya ekonomisine kıyasla küçük ve uluslararası bağlantısının daha az olduğunu belirtiyor. Rusya ise Batı ile karşılıklı bağlantı kurarak bunu bir kalkan olarak kullanıyor.
Hangi ülkeler en çok etkilenir?
Uzmanlar ABD ve Almanya’daki bankaların Rus bankaları ile SWIFT’i en fazla kullanması sebebiyle en fazla kayba uğrayacak ülkeler olacağına dikkat çekiyor.
SWIFT’ten çıkmak Rusya’nın ticaretini çökertir mi?
Rusya Merkez Bankası’nın 2020 verilerine göre ülkede SWIFT’in alternatifi olarak geliştirilen SPFS ile yapılan mesajlaşma sayısı 2 milyon civarında gerçekleşti. Bu Rus iç trafiğinin beşte birine denk geliyor. Merkez bankasına göre Rusya 2023 yılı için SPFS kullanımını yüzde 30 arttırmayı hedefliyor.
Ancak çok uluslu mali ürün ve yatırım şirketi Shaniga’nın 2021 raporuna göre SPFS sisteminin mesaj sınırı bulunuyor, yalnızca hafta içi operasyonel olan sistem ayrıca yabancı üye bulmakta zorlanıyor.
Düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nden Brian O’Toole Rusya’nın SWIFT’ten çıkarılmasının ilk etapta işleyişi bozacağını ancak etkisinin zaman içinde azalacağı görüşünde. O’Toole’a göre bazı ödemeler gecikebilir ya da maliyetleri artabilir ancak genel olarak bunun Rus ticaretinin yasal kalması ya da yaptırıma tabi olmaması halinde büyük bir çöküş yaratma ihtimali zayıf.
Çip satışının kısıtlanması
Rusya’ya uygulanacak ekonomik yaptırımlardan birinin Rusya’ya çip satışının sınırlandırılması yönünde. Reuters haber ajansının çeşitli kaynaklardan edindiği bilgiye göre Beyaz Saray, Amerikan çip üreticilerine Moskova’nın Ukrayna’ya saldırması halinde Rusya’ya yönelik ihracatlarına getirilebilecek yeni kısıtlamalara hazır olmalarını bildirdi.
Benzer bir önlem Soğuk Savaş döneminde yaşanmış, ABD ve diğer Batılı uluslar Sosyetler Birliği’ne karşı ağır teknolojik yaptırımlar uygulayarak teknolojisinin geri kalmasını ve ekonomisinin zor duruma girmesini amaçlamıştı.
Tahvil piyasasına erişimin sınırlandırılması
Planlanan bir diğer ekonomik yaptırımın Rus tahvil piyasasına erişimin daha da kısıtlanması ve ikincil piyasaya katılımın da sıkılaştırılması olacağı belirtildi.
ABD Başkanı Joe Biden Nisan 2021’de Rusya’nın Amerikan seçimlerine müdahalesine karşılık olarak yaptırımlar getirmiş ve bu kapsamda Amerikan yatırımcıların yeni Rus rublesi tahvil bonosu satın almasını yasaklamıştı.
2015 yılında uygulanan yaptırımlarda ise bazı Amerikan yatırımcıların Rus dolar borcuna yatırım yapması kısıtlanmıştı. Bu önlemler Rusya’nın 2014 yılı başında 733 milyar dolar olan dış borcunu 2021’in üçüncü çeyreğinde 489 milyar dolar sindirerek yüzde 33 azalttı. Düşük borç bir ülkenin görünüşteki bilançosunu iyileştiriyor, ancak ülkede ekonomik büyüme ve gelişime katkı verecek olan mali kaynaklara erişimden yoksun bırakıyor.
Enerji şirketleri ve Kuzey Akım 2’nin hedef alınması
ABD ve AB Rusya’nın enerji ve savunma sektörüne karşı zaten çeşitli yaptırımlar uyguluyor. Bu yaptırımlar Rusya’nın devlete ait gaz devi Gazprom’u, petrol devi Gazpromneft’i ve petrol üreticisi Lukoil, Rosneft ve Surgutneftegaz’ın ithalat/ihracatının kısıtlanması ve borçlanmanın artırılması gibi çeşitli seçenekleri kapsıyor.
Yeni atılacak adımlarda bu yaptırımların kapsamının genilşletilmesi ve derinleştirilmesi, örneğin şirketlerin ABD doları kullanmasının önlenmesi söz konusu olabilir.
Bir diğer seçenek olan Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesinin durdurulması ise Almanya tarafından hayata geçirildi.
Şirketlere doğrudan yaptırım
ABD ve Avrupa Birliği halen Rus enerji, finansal ve savunma sektörlerine yönelik yaptırımlar uyguluyor. Bu kapsamda Beyaz Saray Rusya’nın en büyük bankalarına yönelik kısıtlamalar ve Mosova’nın rubleyi dolar ve diğer para birimlerine çevirme kabiliyetini hedefleyen önlemler uyguluyor. Washington’ın buna ilaveten devlet destekli Rusya Doğrudan Yatırım Fonu’nu da hedef alabileceği belirtiliyor.
Reuters’a yaptığı değerlendirmede bulunan uzmanlar bireysel şirketlere yönelik yaptırımların sektör çapında sıkıntıya neden olduğuna dikkat çekiyor.
Atlantik Konseyi’nden Brian O’Toole ise Rus bankalarının bütün işlemlerine yaptırım getirmenin ve varlıklarını dondurmanın SWIFT’e erişimin durudurulmasından daha etkili ve hedefe yönelik olduğu görüşünü dile getiriyor.
Bireylere doğrudan yaptırım
ABD, AB ve İngiltere’nin halen bir dizi Rus vatandaşı üzerine uyguladığı kişisel değerlerin dondurulması ve seyahat yasağı gibi araçlar sıklıkla gündeme geliyor.
AB dün Kırım’da Eylül 2021’de yapılan Rus parlamentosu seçimleriyle bağlantılı beş kişiye yaptırım uygulamaya başladığını duyurdu.
ABD ise geçmişte oligarkları hedef alan yaptırımlar uygulamış, ancak 2018’deki yaptırımların ardından Rusya’dan gelen ham aluminyum fiyatlarının tavana çıkması sonucu Washington geri adım atmıştı.
Ocak ayında ABD Senatosu’na sunulan yaptırımlarla ilgili yasa tasarısında Putin de dahil Rus hükümetinin ve ordusunun üst düzey isimlerin hedef alındığı belirtiliyor. Benzer şekilde İngiltere de yeni yaptırım planının Rus mali kurumlarını, enerji şirketlerini ve Kremlin’e yakın oligarkları kapsayacağını bildirdi. İngiltere ayrıca “Rusya’nın para aklama başkenti” olarak tanımlanan Londra’daki kişisel servet ve gayrımenkullerin de hedef alınacaını açıkladı.
Moskova ise Putin’e yönelik yaptırımların kendisine kişisel olarak zarar veremeyeceğini vurgulamış, ancak bu tür hamlelerin “siyasi açından yıkıcı” olacağı uyarısında bulunmuştu
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***