Kadir Topbaş, 2004 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Ali Müfit Gürtuna’dan görevi devraldığında sakin yapısı ve ‘abi’ edasıyla uzun yıllar bu görevi sürdüreceğinin mesajını vermişti. Recep Tayyip Erdoğan’la tanışıklığı ve arkadaşlığı çok eskilere dayanan Topbaş, arkasına aldığı destekle İstanbul’u istediği gibi yönetti.
Şehrin değişen silüeti, iktidar partisine yakın vakıf ve derneklere verilen araziler, arsalar, binalar ve akıtılan yardımlar, AVM’lere ve rezidanslara açılan orman alanları ile su havzaları, başta Sulukule ve Tarlabaşı olmak üzere şehirdeki ‘görüntüyü’ değiştirirken yoksulları merkezden uzaklaştırıp çepere süren kentsel dönüşüm projeleriyle İstanbul’a “damga”sını vurdu. Türk sağının “damgasını vurmak”, “imzasını atmak” gibi “yüksek” hedeflerini gerçekleştiren bir başkan olarak Kadir Topbaş, son olarak hikâyesini 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kurduğu ve ısrarcı olduğu “hainler mezarlığı” ile süsledi. Henüz ifadesi dahi alınmayan, gözaltında kalp krizi geçirerek vefat eden öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun hainler mezarlığına gömülesi için direten de, sonrasında gelen tepkiler üzerine geri adım atan da oydu.
Uzun hikayesini, tarihte eşi görülmemiş bir kötülük olan “hainler mezarlığı” garabeti ve istifa ettirilirken kırılan onurunu bir parça kurtarmak adına sarf ettiği “İnsanlar çok şeyi affeder, adam yerine konmamayı affetmez” sözüne sığdıran Topbaş hayatını kaybetti.
KADİR TOPBAŞ KİMDİR?
Kadir Topbaş, 8 Ocak 1945’te Artvin’in Yusufeli ilçesinin Altıparmak köyünde dünyaya geldi. Kadir Gecesi doğduğundan kendisine “Kadir” ismi verildi. O üç aylıkken İstanbul’a gelen Topbaş ailesi orta gelirliydi. Işık Lisesi ve İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1972 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni, ardından 1974 yılında Mimar Sinan Üniversitesi (MSÜ) mimarlık bölümünü bitirdi. Uzun yıllar serbest mimarlık yaptı. MSÜ’de son sınıf öğrencisiyken bir arkadaşının aracılığıyla eşi Özleyiş Toptaş’la tanıştı. Bu evlilikten bir kızı, iki de oğlu dünyaya geldi.
MİLLİ SELAMET’LE SİYASETE ADIM
1973’te Milli Selamet Partisi’nin (MSP) Beyoğlu İlçe Başkan Yardımcılığı göreviyle siyasete ilk adımını atan Kadir Topbaş, 1985’te Refah Partisi’nde (RP) İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeliği, 1993’te aynı partide Bağcılar İlçe Başkanlığı, 1995’te ise İl Başkan Yardımcılığı ve 1997’de de Fazilet Partisi’nde (FP) İl Başkan Vekilliği yaptı. 1994-98 yılları arasında dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kültür işlerinden sorumlu danışmanlığını üstlendi.
FAZİLET PARTİSİ’YLE BEYOĞLU BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA
Kadir Topbaş, 1977’de MSP’den, 1987’de RP’den iki kez Artvin Milletvekili adayı ve 1996’da da RP’den Bakırköy Belediye Başkan Adayı oldu ama seçilemedi. 1999’daki yerel seçimlerde ise Fazilet Partisi’nin adayı olarak Beyoğlu Belediye Başkanlığı’nı kazanarak ilk büyük hedefine ulaştı.
EN YAKIN RAKİBİNE 16 PUAN FARK ATTI
28 Mart 2004’te gerçekleştirilen yerel seçimlerde, AKP’nin adayı olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Kadir Topbaş, görevi önceki başkan Ali Müfit Gürtuna’dan devraldı. Gürtüna, Fazilet Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının ardından bağımsız kalmıştı. Topbaş, CHP’li rakibi Sefa Sirmen’i geride bırakarak koltuğa oturan isim oldu. En yakın rakibiyle arasındaki 16 puanlık fark, Topbaş’ın uzun yıllar İstanbul’u yöneteceğinin işaretiydi. 2009 ve 2014’teki yerel seçimlerde de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmayı başaran Kadir Topbaş, bugün CHP’nin başında olan Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Değişim Partisi başkanlığını yürüten Mustafa Sarıgül’ü alt etmeyi başarmıştı.
PARTİSİYLE ARASI YAVAŞ YAVAŞ AÇILDI
Kadir Topbaş’ın partisiyle arasının 2013 yılından itibaren bozulmaya başlandığı biliniyor. Topbaş’ı eleştiren iktidar kaynakları, onu, Gezi Parkı olayları ile 17-25 Aralıktaki yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sırasında sert tavır almamakla, partisini yalnız bırakarak ‘daha silik’ görüntü vermekle eleştirmeye başladı. Eleştirilerin dozu zaman zaman “hain”liğe kadar varsa da Kadir Topbaş, her açıklamasında “liderini” ve “partisini” korumaya, onlardan ayrı hareket etmediğini ifade etmeye devam etti. Üçüncü döneminde bu söylentiler ayyuka çıktı, hatta Erdoğan’ın İstanbul’la ilgili hayati meselelerde artık Topbaş’ı es geçerek yönetimi bizzat devraldığı konuşulmaya başlandı. Mega projelerden, yandaş vakıf ve şirketlere verilecek “paylara” kadar pek çok kalemde Topbaş’ın değil Erdoğan’ın bizzat imzasının olduğu konuşulmaya başlandı.
“İNSANLAR ÇOK ŞEYİ AFFEDER, ADAM YERİNE KONMAMAYI AFFETMEZ” DİYEREK GELEN İSTİFA
Kadir Topbaş’la ilgili eleştirilerin bir tarafında da damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın Gülen cemaatine yönelik soruşturmalar kapsamında yargılanıp hapse atılması da yer alıyordu. Topbaş, bu konuda sessizliğini koruyor, kendisine yönelik eleştirilere cevap vermiyordu. Üstü kapalı Topbaş’ı “Gülencilikle” suçlayanlar, görevden bir an önce uzaklaştırılması çağrısı yapıyordu. Erdoğan’ın istifa etmesi yönündeki isteğini defalarca karşılıksız bıraktığı ve elden geldiğince direndiği yazılıp çizilmeye başlandı. Nitekim “beklenen” gerçekleşti ve Topbaş üçüncü dönemini tamamlayamadan 2017’de istifa etmek zorunda bırakıldı. Kendisiyle aynı dönemde AKP’nin Ankara, Bursa ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanları da istifa ettirildi. Kadir Topbaş istifa ederken “birtakım söylentilere fırsat vermek istemem” diyerek bazı kırgınlıkları olduğunu ama “liderim” dediği Erdoğan’a zarar gelmemesi için sustuğunu da ima ediyordu. Ancak ısrarlı sorulara verdiği yanıtların birinde ağzından kaçan, “İnsanlar çok şeyi affeder, adam yerine konmamayı affetmez” sözü onuruyla oynanmış bir başkan olarak “liderine” kırgınlığını ifşa ediyordu.
“BAŞKANLIĞI VEREREK DAMADINI KURTARDI” YORUMLARI
Kadir Topbaş hakkında istifası sürecinde yapılan birçok yoruma göre damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın Gülen cemaatine yönelik soruşturmalar kapsamında tutuklanması ve hapis cezasına çarptırılması siyasi sonunu hazırladı. Kimilerine göre Topbaş koltuğu bırakıp damadını kurtarmıştı. Kavurmacı daha sonra TUSKON davasından 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı ama tutuklu kaldığı 3,5 yıllık süre gözetilerek Şubat 2020’de tahliye edildi.
YANDAŞ VAKIFLARA VERİLEN ARAZİLER, İSTANBUL’UN SİLÜETİNİ KATLEDEN GÖKDELENLERE…
Kadir Topbaş’ın başkanlığı, birçok açıdan incelenmeye değer. Erdoğan’ın “ihanet ettik” dediği İstanbul’un silueti büyük oranda onun döneminde bozuldu. Topbaş, TÜRGEV’e ve Ensar Vakfı başta olmak üzere İslamcı birçok vakıf ve derneğe tahsis ettiği binalarla; deprem alanlarını, orman alanlarını ve su havzalarını AVM, rezidans ve otellere açmasıyla; Sulukule ve Tarlabaşı’ndaki kentsel dönüşüm projelerine verdiği açık destekle; ayrıca İstanbul İtfaiyesi’nin 2010’daki Haydarpaşa Garı ve 2013’teki Galatasaray Üniversitesi yangınlarındaki yetersizliğiyle ve İstiklal Caddesi’nin sürekli bozulan zemini nedeniyle sık sık muhalefetin eleştirilerinin hedefi oldu.
SARAY VE SÜTİŞ BÜYÜDÜKÇE BÜYÜDÜ
Topbaş ailesinin serveti de kamuoyunun gündeminden hiç düşmedi. Saray Muhallebicisi zincirinin sahibi olan Kadir Topbaş’ın kardeşleri de SÜTİŞ’in patronuydu. Her iki iştirak de Kadir Topbaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde büyümelerini kat kat artırdı. Zaman zaman Topbaş’ın Saray Muhallebicisi’nin ilçe belediyeleriyle yapılan anlaşmalar sonucu en büyük “tedarikçi” olduğu da yazılıp çizildi.
HAİNLER MEZARLIĞI PROJESİ ONUNDU
Kadir Topbaş’ın 76 yıllık uzun yaşamının son dönemi 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası suçlanan ve her türlü hukuksuzluğa maruz kalan Gülen cemaatine yönelik tavrıyla zihinlere kazındı. Topbaş, darbeden birkaç gün sonra Saraçhane’deki belediye binası önünde “Milli İrade Nöbeti” tutan on binlerce insana hitap ederken, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir “projeyi” gündeme getirdi. “İhanet içinde olanları hiçbir mezarlık kabul etmez” diyerek, Gülen cemaatine mensup veya mensup olduğu iddia edilen kişilerin ölmeleri halinde bir “hainler mezarlığına” gömülmesini istiyordu Topbaş. Gerekçesi de artık bu dünyayla bağı kalmamış ölülere saygısızlığın en ileri ifadesiydi: “Mezarlarını da dar etmemiz lazım onlara. Geçenler lanet okusun.”
Topbaş’ın bu ifadesinin ardından gözaltında hayatını kaybeden öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun cenazesi Pendik’te açılan “hainler mezarlığına” gömülmek istendi. Açıkkollu ailesinin ısrarları ve kamuoyunun yoğun baskısı sonucu bu işlemden vazgeçildi, Kadir Topbaş da Diyanet İşleri Fetva Kurulu’yla görüşerek “bu uygulamadan vazgeçildiğini” açıklamak zorunda kaldı. Topbaş, uzun yaşamını bir “hainler mezarlığı projesine” feda etti ama yine de bir “kurban” olarak altından koca İstanbul koltuğunun çekilmesine engel olamadı. Topbaş’ın hainler mezarlığına gömmek istediği Gökhan Açıkkollu da öldükten bir süre sonra görevine iade edildi.
AYLAR SÜREN KORONAVİRÜSLE MÜCADELE SÜRECİ
Kadir Topbaş, 16 Kasım 2020 tarihinde koronavirüs teşhisiyle özel bir hastaneye kaldırıldı. 4 Aralık’ta yoğun bakıma alındıktan sonra bir süre makineden ayrılmış, durumu ağırlaşınca 25 Aralık’ta ikinci kez entübe edilmişti.
3 Ocak 2021’de diyalize bağlanan Kadir Topbaş, 3 Şubat’ta ise özel odaya alındı. Topbaş hastanede geçirdiği 83 günün sonunda 13 Şubat 2021 tarihinde 76 yaşında hayatını kaybetti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***