Milli Görüş hareketinin simge ismi eski Başbakan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan, Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın sorularını yanıtladı.
Fatih Erbakan, son dönemin tartışma konusu elektrik faturaları ve yüksek enflasyona ilişkin, “Bizim de elektrik faturası 799 liradan 1800 liraya çıktı. Asıl olarak enflasyon çok yüksek Türkiye’de. Biz de ENAG’ın yıllık yüzde 115 hesabını gerçeğe daha yakın görüyoruz” dedi.
Erbakan, bunun asıl sebebi olarak döviz kurlarındaki artışı gördüklerini belirtti. Erbakan, “Döviz de iki sebepten yükseliyor. Yüksek faizli kısa vadeli dış borçla kaynak üretmeye çalışıyorsunuz. En son 12 ayda ödenmesi gereken dış borç 193 milyar dolar. Yılda 60-70 milyar dolar dış ticaret açığını da finanse edeceksiniz. 12 ayda 250 milyar dolara ihtiyaç duyuyorsunuz. Bu da çok ciddi olarak dövize talebi artırıyor, o talep de tabiri caizse dövizi patlatıyor. Şimdi sebep dış güçler veya başka şeyler değil, sizin dış borçla finansman sağlamanız. Tabii ihracatın düşük kalması ithalatın daha yüksek olması. Üretime istihdama, ihracata yönelik ekonomik model uygulamamanız. Asıl sebep bunlar” ifadelerini kullandı.
“Sıkıntılar arttı; milli gelir düştü, enflasyon yükseldi” diyen Erbakan, muhalefetin asıl sorun olarak gördüğü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için ise “Biz sistemi her zaman araç olarak görüyoruz. Hangi sistemde olursa olsun doğru istikamette giden bir yönetim borç-faiz, zam-vergi ekonomisi yerine üretim, istihdam, ihracat odaklı bir ekonomiyi uygulayacak yönetim parlamenter sistemde de başarılı olur, başkanlık sisteminde de başarılı olur. Bu sistemin çok sıkıntılı yönleri olduğunu söylüyoruz. Ancak sistem ikinci planda bir araç” değerlendirmesinde bulundu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “elektrik faturamı ödemiyorum” şeklindeki eylemi için “Ödememek çözüm değil ama zamların çekilmesi için ‘böyle şey olmaz’ diye tepki göstermesi çok doğru” diyen Erbakan, şunları söyledi:
“Urfa’da aylık kirası 20 bin lira olan restoran sahibine 63 bin lira elektrik faturası gelmiş. Bir önceki ay gelen faturanın 3-4 katı. Bu iflasları, kapanmaları getirir. Esnaf zaten pandemide perişan oldu. Tam kendine gelecekken şimdi bunlar… Artık bıçak kemiğe dayanmış durumda.”
Erbakan, “Cumhurbaşkanlığı sistemi ittifakları beraberinde getiriyor. Sizin sağda 3. ittifak çağrınız karşılık bulmadı. Bu durumda tutumunuz ne olacak, kendinizi nerede tarif ediyorsunuz?” şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
“Bizim açımızdan mevcut iki ittifakta da yer almamız sorunlu görünüyor. Bir kere Cumhur İttifakı’nda 20 senedir yapılan icraat ortada. Özellikle ekonomi alanında çok ciddi eleştirimiz var. Gelinen nokta da bunu gösteriyor. 20 senenin günahına son dakika ortak olmak, o faturaya ortak olmak çok da uygun bir şey değil bizim açımızdan. ‘Bu yanlışlardan, 20 senedir yaptığımız uygulamalardan birden bire vazgeçtik. Bunların hepsinin tersini yapacağız. Yeniden Refah’ın söylediği prensipleri uygulayacağız’ deme ihtimalini, siz gazeteci olarak ne kadar görürsünüz, ben yüzde 1 bile görmem. Dolayısıyla böyle bir birlikteliğin olma ihtimali yüzde 1’in bile altında diye düşünüyorum. Prensiplerde anlaşamadıktan sonra…”
Erbakan, “Millet İttifakı’na neden mesafelisiniz?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:
“Orada da mesela İstanbul Sözleşmesi konusu var. Ayasofya’nın cami olmasına tepki gösteriliyor. Yeni kurulan partilerden biri, ‘toplumsal cinsiyet eşitliğini üniversitede zorunlu ders yapacağım’ diyor. Daha önce borç faiz ekonomisini uygulayan genel başkan ‘biz gelirsek düşük faizle daha çok borç bulacağız’ diyor. Bunlar gibi anlaşamayacağımız, uzlaşamayacağımız konular var. Bir de ‘benzemezler’in bir araya gelmesi sinerji oluşturmuyor, tersine negatif bir durum oluyor. Mesela CHP ile Saadet’in birlikteliği gibi. İki tarafın tabanında da sıkıntıya, tepkiye yol açıyor. Orada CHP’nin HDP’nin olması bizim gibi daha çok dindar, mütediyyen kesimden oy alacak partiler için olumsuz bir durum oluşturuyor. Bunu Saadet örneğinde gördük. Anadolu’da Saadet’e tepkiyi görüyoruz. Dolayısıyla bizim bu şartlarda her ikisinde de karşı çıktığımız şeyler var. Kendi başımıza kalacağız gibi gözüküyor, kalınabilir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***