Birinci haber, “YÖK bazı dallar dışında üniversite girişlerde baraj puan uygulamasını kaldırdı”, haberi, bu yeni modelde tercih listenizdeki bir bölümün kontenjanı dolmamış ise bu bölüme kayıt yaptırabilmeniz kaç puan aldığınızdan bağımsız olarak garanti edilmiş oluyor.
İkinci haber de Erdoğan’ın BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) gezisi ve giderken de “Önümüzdeki elli yıla damgasını vuracak ilişkiler (BAE ve Katar ile)” ifadesini kullanması havaalanındaki basın toplantısında.
“Bu iki alakasız konunun bir köşe yazısı başlığında beraber gözükmesinin ne anlamı var?” diye sorabilirsiniz ama bence bu iki konunun çok güçlü bir ortak paydası var.
Bu ortak payda da, yazarken rahatsız olduğumu da itiraf ediyorum, perişanlık, evet sadece perişanlık.
Birinci konudan, baraj puanların bazı dallar dışında sıfırlanmasından başlayalım.
Bu karar (YÖK) bence ne iyi, ne kötü, sadece anlamsız ve boş.
Haberi ilk duyduğumda daha olumsuz bir tavır aldım, bu doğrultuda bir tweet dahi attım ama aradan geçen iki, üç gün sonra bu kararın iyi ya da kötü olmadığı, sadece anlamsız olduğu kanısındayım.
Kimse puanlara takılmasın, ÖSYM her sene Allah’tan üniversite giriş sınavlarında temel dallarda doğru yanıt sayılarını yayınlıyor (yakında bu da yasaklanabilir), matematik, fizik, Türkçe gibi alanlarda mesela kırk soruda doğru yanıt Türkiye ortalaması dört dolayında yani on üzerine bir diyelim.
Üniversite adaylarımızın matematik, Türkçe, fizik not ortalaması on üzerine 1, yazı ile bir.
Bu durum senelerdir de değişmiyor; değişmeyen başka bir şey de bu zavallılık karşısında hiçbir milli eğitim bakanının “ben işimi yapamamışım, istifa ediyorum” diyememesi.
Bu ortalama ortada iken üniversiteye barajla giren ve girmeyen öğrenci ayırımının kanımca hiçbir anlamı yok çünkü bu seneye kadar bir bölüm kontenjana ancak sonundan takılan öğrencilerin, Boğaziçi ODTÜ, İTÜ dışında, doğru ortalaması Türkiye ortalaması kadar yani ortada bir felaket var, bu yeni kararla da şimdi muhtemelen “felaket eksi bir” ile girilecek, en gam çünkü ortada bir fark yok.
Kimse kendini ya da çevresini aldatmasın, bu YÖK kararının herhangi bir pedagojik, akademik kaygısı yoktur, tek amaç kontenjanları boş kalan vakıf üniversitelerini parasal olarak rahatlatmaktır.
Son cümlede “parasal” sıfatını kasten kullandım çünkü bu kararın parasal katkısı olacaktır vakıf üniversitelerine ama vakıf üniversitelerinin temel eğitim/pedagoji sorununu daha da büyütecektir, aynı sınıfta burslu yani yüksek puanlı öğrenci ile kontenjana en arkadan, tek doğru yanıtla takılan öğrencinin farkını büyütecektir, iyi hocalar daha da sıkıntılı süreçler yaşayacaktır öğretimde.
Vakıf üniversitelerine parasal destek dışında bir anlamı yoktur alınan bu kararın.
AKP açısından da bu karar seçimlere giderken belki genç işsizliğini biraz daha az göstermeye yarar ama meselenin bu yanı üniversiteleri ilgilendirmez, YÖK’ü de ilgilendirmemesi gerekir.
Ha, bir de şunu söyleyebilirsiniz, yok düzeyinde puanlı bir öğrenci üniversite dışında kalarak kahveye takılacağına dört sene bir vakıf üniversitesine gelir, gider, sağdan soldan bir, iki kelime duyarsa da kârdır ama dediğim gibi bu karar üzerinde olumlu, olumsuz kanaat gerektirmeyecek kadar boş ve anlamsız bir karardır.
Ortada yükseköğretimin geleceği için bir perişanlık, bir zavallılık vardır sadece.
Gelelim ikinci konuya, yani BAE gezisine Erdoğan’ın.
Erdoğan “Önümüzdeki elli seneye damgasını vuracak ilişkiler” diye tanımlamıştır BAE ve Katar ilişkilerini.
Yeni Şafak gibi gazetelerin daha geçen sene BAE için başlıkta kullandıkları ifadelere de (mesela, şerefsizler) hiç değinmeyeceğim.
Bu ifade (elli seneye BAE ve Katar’ın damga vurması) Türkiye ve Erdoğan için için perişanlığın en dip noktasını göstermektedir.
Erdoğan’ın işaret ettiği gelecek onun kafasına göre demek ki BAE ve Katar ilişkilerinden geçmektedir, korkunç, çok kötü, çok korkunç bir vizyon.
Muhalefet bu vizyonu seçimlerde özellikle gençlere bıkmadan, usanmadan anlatmalı, sergilemelidir.
AB üyelik vizyonundan (bu da yalanmış maalesef) elli yıla damga vuracak BAE vizyonuna düşmek çok korkunç.
Kırk matematik sorusunda doğru yanıt sayısının Türkiye ortalaması dört olursa gelecek vizyonu da BAE yani eski şerefsizler oluyor.
Bu durumun tersi de geçerli, gelecek vizyonunuz BAE olursa üniversitelere giriş sınavında kırk matematik sorusuna verilen doğru yanıt ortalaması dört oluyor, normaldir.
Bilmem anlatabildim mi, YÖK’ün barajı kaldırma kararı ile Erdoğan’ın BAE vizyonu arasındaki ortak paydayı.
Perişanlık.
Üstelik her yere sinmiş bir perişanlık.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***