MetroPOLL’ün son yayımladığı ankete seçmenin yüzde 76,1’i ekonominin kötü yönetildiğini düşünüyor. İyi yönetildiğini düşünenlerin oranı ise yalnızca yüzde 20. Ankette, 2018’in temmuz ayında ekonominin iyi ve kötü yönetildiğini düşünenlerin oranının yüzde 40 ile yüzde 45 bandı arasında seyrederken aradaki makas her geçen gün açılıyor. MetroPOLL’ün anketinin önemli mesajlar içerdiğini vurgulayan Akademisyen Onur Alp Yılmaz, “Toplumun yüzde 76’sının ekonominin kötü yönetildiğini ifade etmesi, daha da önemlisi iktidar blokunun büyük ortağının seçmeninin yüzde 56,6’sının, küçük ortağının da yüzde 69,3’ünün bu kanıyı paylaşması bize önemli mesajlar veriyor” dedi. AKP’nin tabanıyla kurduğu ranta dayalı çıkar birlikteliğinin çöktüğünü ifade eden Akademisyen Yılmaz, örgütsüz toplumda sosyal patlamanın nereye gideceği belirsiz olduğunu vurguladı.
Akademisyen Yılmaz BirGün’e son yayınlanan anketleri değerlendirdi. Yılmaz, “Her şeyden önce bu tabloya göre, Türkiye ekonomisiyle doğru orantılı olarak küçülen pastadan iktidar partisinin tabanı eskiden olduğu kadar büyük bir pay alamıyor ya da aldığı pay doğrudan ve dolaylı ödemelerle verdiğinin çok altında kalıyor” ifadelerini kullandı.
‘TOPLUM, GELİR DAĞILIMINDAN ADİL PAY ALMAKTAN ÇOK UZAK’
“İktidar partisinin tabanıyla girdiği rantiyeye dayanan çıkar birlikteliği de çöküyor” diyen Yılmaz, “İşte bu durum bizlere muhalefetin en öncelikle meselesinin kapsamlı bir ekonomik plan olduğunu gösteriyor. Bu ekonomik planın mutedil bir değişimi, yani pansumanı değil; kapsamlı bir halk lehine dönüşümü, yani neşter vurmayı gerektiriyor. Türkiye’nin yüzde 67’sinin ücretli emek topluma dönüştüğü ve gelir dağılımından adil pay almaktan çok uzak olduğu bu dönemde anlatılacak iktisadi dönüşüm projesi faturayı emekçilerin değil, patronların sırtına yüklemelidir” değerlendirmesini yaptı.
‘BİR SOSYAL PATLAMANIN NEREYE VARACAĞI HİÇ BELLİ OLMAZ’
“Son 20 yıldır her vesileyle emekçinin sırtına yüklenen ekonominin faturası, artık tersine çevrilmeli” diyen Yılmaz şu ifadeleri kullandı: “Bugün karşımıza çıkan bu tablonun en önemli gerekçelerinden olan temel kamu hizmetlerinin, yani enerji dağıtımının da özel sektörün elinden alınarak kamulaştırılacağının vadedilmesi elzemdir. Tüm bunlar, yalnızca emekçilerin yaşamını iyileştirmek için değil, aynı zamanda toplumsal barışımız için de elzemdir. Çünkü Türkiye gibi örgütsüz bir toplumda bu dereceye varan sosyal eşitsizliklerin yaratacağı kaçınılmaz bir sosyal patlamanın nereye varacağı hiç belli olmaz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***