HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, dünyanın finans merkezi Londra’da iki gün boyunca yabancı yatırımcıları ikna etmeye çalıştı. Bundan iktidarın işe yarar bir sonuç çıkarabileceğine ilişkin umut ışığı olup olmadığı tartışılırken, gündeme “sıradan” bir konu yerleşti: “AK Parti, seçimi kaybederse sorunsuz bir şekilde yönetimi teslim eder mi, etmez mi?”
AK Parti, din sosuna bandırılmış siyaset tutuşuyla bugüne kadar toplumu istediği gibi manipüle etti. Öteki konularda neler dediğine hiç girmeyeceğim. Sadece İngiltere’ye bakışını ele almak bile çarpık mantığı ortaya koymaya yeterli.
Kendilerinden kaynaklı beceriksizlik sonucu olumsuzluk yaşandığında Londra hemen “şer odağı” ya da “dış güçlerin sermaye merkezi” olur. Adı kimi zaman verilir, kimi zaman tanımla anlatılır. Ama tarif iyi yapıldığı için “kötülüklerin adresinin” neresi olduğu gayet iyi anlaşılır.
Ülkenin dış sermayeye ihtiyacı olduğundaysa ilk fırsatta çalınan kapı İngiltere olur. Londra’dan övgüyle söz edilir ve orada yapılacak temasların önemi anlatılır.
ERDOĞAN’LA GÖRÜŞEN YATIRIMCILAR ŞOKE OLMUŞTU
Bakan Nurettin Nebati geride bıraktığımız günlerde ilk yurt dışı gezisini İngiltere’ye yaptı. Londra’daki temaslarına ve kritik tartışmaya geçmeden önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçimler öncesinde 13 Mayıs 2018’de Londra’da aşağı yukarı aynı kadrolarla yaptığı temasları hatırlatmakta fayda var.
Erdoğan’la görüşen uluslararası yatırımcılar, hemen arkasından Reuters’a önemli açıklamalar yapmışlardı. Duydukları karşısında şoke olduklarını ve kulaklarına inanamadıklarını belirten yatırımcılar, “Erdoğan piyasalar dahil herkesle savaşıyor, ama bu kazanılabilir bir savaş değil” demişlerdi.
Erdoğan, görüşmelerde Türkiye’nin sunduğu avantajlardan söz etmiş ve yabancı yatırımcıları ülkeye çekmeye çalışmıştı. Reuters’e konuşan yatırımcılar, Erdoğan’ın içeride kimlerle savaşacağının kendilerini ilgilendirmediğini belirterek, “Ancak finans piyasalarına çatarsanız bu savaşı kazanamaz” demişlerdi.
Erdoğan’ın kazanamayacağı savaşın ne olduğunun altı da yatırımcılar tarafından net çizilmişti. Bunun da “Yüksek faizin yüksek enflasyona yol açacağı tezi” olduğu açıkça dillendirilmişti.
Aynı fon yöneticisi, “Peki, o zaman ne halt yemeye Londra’ya gelip kurumsal yatırımcılara tam da duymak istemedikleri bu mesajı veriyorsun” sorusunu yöneltmişti.
ABD kaynaklı Bloomberg ise, temaslar sonrasında yaptığı haberde, Erdoğan’ın ülkesinin kredi notunu tehlikeye attığını yazmış ve Türkiye’nin, kendisinin 60’ta biri bir ekonomiye sahip olan Senegal’den daha pahalıya borçlanır hale geldiğini not etmişti.
NEBATİ’NİN LONDRA TEMASLARI, ERDOĞAN’DAN BAŞARILI
Bakan Nebati’nin Türkiye’de yaptığı gaflara bakıp orada da aynı çiğlikleri sergilediğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ekonomi bakanımıza haksızlık ediyorsunuz. İroni yapmıyor, samimiyetle söylüyorum.
Bir kez Nebati’nin Londra temaslarının ardından hiçbir yayıncı “hezimet” yaşandığına ilişkin bir haber paylaşmadı, hiçbir yatırımcı da “şoke” olduklarını dile getirmedi. Görüldüğü kadarıyla, Nebati’nin anlatmakta zorlandığı konular, “Ekonominin kitabını yazan” adamın yaptığı dayatmalar oldu.
Nebati, uluslararası yatırımcılara Türkiye’de enflasyonun yabancıların kültürel olarak anlayamayacağı sebepten dolayı yükseldiğini söylemiş. Bu haber Bloomberg’te yer aldı. Hazine tarafından haber, “Bakanımızın böyle bir açıklaması olmamıştır. Katılımcının yanlış anlamasından kaynaklanmaktadır” diye yalanlansa da Bloomberg haberinin arkasında durdu.
Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuç” teorisinin hiçbir bilimselliği olmadığına göre acaba kültürel olabilir mi? Bakan Nebati de bunu ifade etmek için enflasyonun yükselmesinin kültürel olduğunu anlatmaya mı çalıştı acaba?
Yoksa enflasyonun yükselmesinin ardında dış güçler değil de AK Parti’nin yönetim kültürü mü yatıyor?
Nebati’ye kalkıp da “O zaman sen de seni kültürel olarak anlayanlardan para isteseydin” demeyin sakın. Londra’nın sembolize ettiği sermaye, AK Parti yönetiminin gözünde finans ortağı, seçmeninin gözündeyse dış mihrak.
NEBATİ’NİN SERMAYE ODAKLARINA VERDİĞİ TEMİNATLAR
Bakan Nebati, dış güçlerin ayağına Londra’ya kadar gidip sadece para istemekle kalmamış, temasları sınasında görüştüğü çevrelere bazı teminatlar da vermiş.
Verilen teminatların neler olduğunu yine Reuters’ten öğreniyoruz. Ajansın konuyla ilgili geçtiği haberin “teminat” bölümü şöyle:
“Bakanlık görevinde ilk yurt dışı gezisini yapan Nureddin Nebati yatırımcılara döviz kurunu sabit tutma, enflasyonu tek haneli rakamlara indirme ve ülkeyi dolarizasyondan uzak tutma taahhüdü verdi.”
Sıkıştıklarında doları dış güçlerin yükselttiğini öne sürenler, dış güçlerin merkezine kadar gidip dövizin sabit kalacağı garantisini veriyor.
Bu açıklamalar aslında dövizde yaşanan hareketlenmelerin kaynağının neresi olduğuna ilişin yeterli bilgi veriyor olmalı. Öyle anlaşılıyor ki, doların 18 TL’yi aşmasına bizzat ekonomiyi yönetenler izin vermişler.
Yabancı yatırımcılara sermaye kontrolü yoluna gidilmeyeceği taahhüdünde bulunulduğu da konuşuluyor.
EN ÇOK KONUŞULAN TİMOTHY ASH’İN SÖZLERİ OLDU
Merkezi Londra’da bulunan Bluebay Varlık Yönetimi Gelişen Piyasalar Kıdemli Stratejisti Timothy Ash, Bakan Nebati’nin Londra temaslarından övgüyle söz etti.
Ash, karşılarında son zamanlarda ilk kez bu kadar hazırlıklı gelen bir bakan gördüklerini söyledi. “Londra’da çok iyi iş çıkardı. Türkiye’nin hikayesini pazarlamakta ve anlatmakta iyiydi” dedi.
Daha önce Türkiye’ye IMF’nin kapısını çalması önerisinde bulunmasıyla hatırlanan İngiliz analist Ash, 20 Aralık döviz operasyonu sonrasında yapılanlardan övgüyle söz etmişti.
TL’nin hızla değer kazanmasını, “Tek kelimeyle inanılmaz” diye yorumlayan Ash, bu çıkışıyla iktidar yandaşı medya mensuplarının övgüsünü kazanmıştı. Ash’in çıkışını yandaşlar, “İngilizler bile bizim muhalefetten daha doğru yorum yapıyor” diye değerlendirmişti.
Nebati’nin para çekme konusunda eli boş döndüğü, Londralı yatırımcıların yapılacak seçimlerin sonuçlarını beklemeyi tercih ettikleri anlaşılıyor.
Ash, Bakan Nebati’nin bütün söylediklerine inanmış ama faizi artırmadan enflasyonu nasıl düşüreceklerine akıl erdiremediğini belirtiyor.
İngiliz yatırım danışmanı, bu görüşlerini açıkladıktan sonra sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım, bütün dediklerini gölgede bıraktı.
Timothy Ash, AK Partili bir yetkilinin kendisine Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesi halinde iktidarı sorunsuz olarak devredecekleri yolunda güvence verdiğini açıkladı. Ash’in paylaşımı şöyle:
“Bu hafta bir AKP yetkilisi bana, Erdoğan/AKP’nin yaklaşan seçimi kaybetmesi halinde iktidardan vazgeçeceklerine ve sorunsuz bir geçiş sağlayacağına dair güvence verdi.”
Bu paylaşımdan sonra kendisine yöneltilen eleştiriler üzerine Ash, bir anket başlattı. “Bırakın Twitter izleyicilerim karar versin. Erdoğan seçimi kaybederse iktidardan vazgeçecek mi?” notu ile paylaşılan anketin sonuçları da hayli ürkütücü.
Ash’in takipçilerin yüzde 54.3’ü bu soruya “Hayır, sorunsuz devretmez” karşılığını verdi.
1950’DE İNÖNÜ DEVRETMEKTE TEREDDÜT ETMEMİŞTİ
Tek parti yönetiminde yıllarını geçiren Türkiye, 1946 denemesinden sonra 14 Mayıs 1950’de yeniden sandığa gitti. Menderes-Bayar öncülüğünde seçime giren Demokrat Parti seçimleri büyük çoğunlukla kazandığında, seçimin galipleri tereddüt yaşamıştı.
Demokrat Partililer, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün iktidarı kendilerine devretmeyeceği konusunda endişe yaşıyorlardı. Daha sonuçlar kesinleşir kesinleşmez İnönü ortaya çıktı ve Bayar’a kabineyi DP’nin kurması teklifinde bulunarak bütün şüpheleri ortadan kaldırdı.
70 yıllık çok partili hayattan sonra ilk kez kafalarda böyle bir soru oluşmuş durumda. Yalnız yurt içinde değil, aynı soru işaretinin dünyada olduğunu anlıyoruz.
2022 Türkiye’sinin, iktidar değişiminin barışçıl olup olmayacağını tartışıyor olması çok acı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***