YORUM | M. NEDİM HAZAR
Kavramların iğdiş edilip, sosyolojik değerlerin neredeyse tamamının ifsat edildiği zehirli bir çağı yaşıyoruz. Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden biri budur bence.
Bir yandan toplumun tüm dikişlerini attırırken, diğer yandan mundar etmediği kavram kalmadı gibi.
Ve maalesef bu kurumsal bozulma, tepeden tırnağa tüm devleti ele geçirip çürütmeye başlamış durumda.
Bunlardan biri de RTÜK…
Kuruluş amacı yayınları denetlemek, etik ve ahlaki değerler başta olmak üzere toplum adına görev yapmak olan bu kuruluş, artık tamamen sarayın bir aparatı gibi çalışıyor.
Bu kurumun başındaki şahıs, geçtiğimiz gün gece yarısı bir mesaj paylaştı.
Şöyleydi:
Baştan sona yanlış, çarpık ve cahilce bir bakış açısı.
Bir sefer RTÜK başkanının ne gibi bir acelesi ve paniği var ki, gece yarısı böyle bir mesaj atsın.
Dahası tarafsızlık ve objektiflik gibi iki farklı kavramı birbiriyle karıştırması, RTÜK gibi önemli bir kurumun başındaki insanın lüksü olamaz.
Böylesi bir cehaleti kaldırabilecek bir makam değil çünkü orası.
Kaldı ki, bir ihlal ve etik değerlerin yerle bir edilmesine bakılacaksa eğer, başta devletin resmi yayın organları olmak üzere saray medyasına bakmaktan diğerlerine sırası mümkün değil gelmeyecektir.
Hadi vülgarize ederek söyleyeyim:
Eğer Fox TV’yi yayınların dolayı eleştirip ceza vereceksiniz, havuz medyasına dozerle girip yerle bir etmeniz gerekir.
Çünkü bırakınız objektif yayıncılığı, yapılan şeylerin artık yayıncılıkla alakası kalmamış.
TRT’yi ele alalım.
Devletin olan bu resmi kanalın, belki tarafsızlığından bahsetmek gerekebilir. Objektiflik zaten medyanın tamamında olması gereken özellik.
TRT yayınlarına bakınız. İktidar partisi ve mensuplarının bültenine dönmüş durumda. Muhalif partilere dostlar alışverişte görsün nevinden haber bültenlerinde yer veriliyor. Tartışma ve diğer programlarda ise muhalif tek bir ses görmek mümkün değil.
Havuz medyasının diğer şeysilerinin durumu ise daha fecaat.
Neredeyse her akşam Kürtler terörist ilan edilip, darağaçları kurulurken, bir tane Kürt çıkarılmıyor ekrana. Hatta ahlaksızca bir aracılıktan dolayı meslekten ayrılmak zorunda kalan HaberTürk müdürü Veysi gibi tipler, “Bu kanalda HDP ekrana çıkamaz” diyebilecek kadar yaşanan çürümeyi tarihe geçirdiler.
RTÜK okullara koyduğu medya okuryazarlığı dersinde verdiği teorik bilgiler ile ülke medyasının yüzde 90’ının alakası olmadığı gibi, eğer bu bilgilere bakılırsa bizzat RTÜK bile partizan, ideolojik ve tarafgirdir.
Medya bilimcisi Richard Kaplan epey değerli olan eserinde (“Politics and the American Press: The Rise of Objectivity, 1865 to 1920”) şöyle der: “‘Partizan basın’ ve ‘ucuz gazeteler’ örneklerinde olduğu gibi zaman zaman objektiflik ve tarafsızlık vurgusu geriye itilmiş, kimi zaman basından beklenen ‘sadık bir parti organı olarak çalışması’ olmuştur. Daha ziyade 18. yüzyıl ve 19. yüzyıl Amerikan basınında karşımıza çıkan partizan gazetecilik anlayışına göre, gazetelerden parti yükümlülüklerini yerine getirmesi beklenmekte ve gazeteler ‘herhangi bir endişe ya da pişmanlık duymadan’ siyasal partilere destek vermeyi bir ödev telakki etmektedirler..”
Kaplan’ın bilmediği şey, günümüz Türkiye’sinin havuz medyası 150 yıl önceki Amerikan partizan ve ucuz basınından daha sefil bir halde oluşudur.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, belli ki saraya yaltaklanmak için söylediği “Tarafsızlık, medya kuruluşlarının haber bültenlerinde basın etiğinin gereğidir,” cümlesinin ne teorik, ne de pratik açıdan tutulur tarafı yoktur.
Bir kere tarafsızlık devlet adına yayın yapan medya organlarının zorunluluğudur. Yani Anadolu Ajansı ve TRT gibi yayın organları hem objektif, hem tarafsız olmak zorundadır. Yukarıda örneklendirdiğimiz gibi, böyle bir özellikleri kalmamıştır.
Tilkiyi kümese bekçi yapmışlar. “Ne kadar maaş istersin?” diye sormuşlar. Tilki başta gülmekten cevap verememiş ardından; “Ne verirseniz” demiş misali.
Öte yandan sivil bir medya kuruluşu tarafsız olmak durumunda değildir. Objektif olmak zorundadır. Tarafsızlık bir etik meselesi değildir, objektifliktir etik olan.
Objektif olmanın da belirli kuralları vardır. Bunların en başında “double check” gelir. Yani bir iddia dile getirilirken, diğer tarafın görüşleri mutlaka alınmalıdır.
Kabul edelim ki havuz medyasının böyle bir özelliği asla olmamıştır.
En önemli ayrıntı ise, özgür medyanın muhalif yayın yapması bir anayasal haktır. Eleştirmek suç değildir, gazetecilik de suç olamaz.
RTÜK Başkanı, ekmeğini yediği saraya yaranmak adına saçmalarken, yarın devran değiştiğinde bu rezil hallerinin önüne döküleceğini unutmamalıdır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***