İstanbul Havalimanı kar yağışının yaşandığı hafta sonu bir gün kapalı kaldı, uçuşlar iptal oldu, 20 bin yolcu yollar kapandığı için havalimanında mahsur kaldı. Kimileri yerde, bagaj bantlarında, kartonların üzerinde yattı. Yolcuların bazıları durumu protesto etti. İstanbul Havalimanı’nı yöneten İGA’nın CEO’su Kadri Samsunlu, kar fırtınasıyla ilgili olarak, “Görüş mesafesi yok. Olmayınca operasyon durdu. Durunca karlar yükseldi, saha kendi kendini kapattı. Nerede olduğunuzu görmüyorsunuz. Beyaz duman içinde hareket ediyorsunuz.” açıklamasını yaptı. Samsunlu, Atatürk Havalimanı’nın yeniden açılması tartışmalarını da “Atatürk Havalimanı açılamaz, biz varken ihtiyacı yok” yanıtını verdi.
Samsunlu, “Metronun olmaması eksiklik mi? Evet, eksiklik. Metro geliyor mu? Evet, geliyor. Şu an deneme sürüşü yapılıyor. Nisan gibi açılacak. Metronun olması durumunda insanlar evinde kalırdı ama indikleri anda ulaşım bulabilecekler mi… Doğru, ben de evime gitmeye çalışırdım. Ama o geceki profile bakın, ağırlıklı yabancıydı.” diye konuştu.
Samsunlu, Halk TV’den İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtladı.
-Bir kar fırtınası nasıl İstanbul Havalimanı’nı felç etti?
Çünkü bu bir kar fırtınası. Yoğun bir rüzgârla karın düşmesi, görüş mesafenizin sıfıra inmesi. Burada olan bu. O gün saat 13’e kadar 380 uçuş yapmışız, 46 bin yolcu göndermişiz. Kar yağıyor mu, yağıyor. Saat 13’ten sonra hızı arttı.
Bize Meteoroloji’den gelen, 12 saat içinde düşecek karın rakamı 15-20 santimetreydi. Ne oldu? Düşünülenden güçlü kar döktü. 10 uçağın durduğu de-icing (Uçakların üzerindeki buz ve karı temizlemek için alkol püskürtme işlemi) pistin dibinde. Kar öyle hızlı indi ki uçakları çıkartamadık. Yedi saat kar hiç durmadı. Yedi saatin sonunda 41 santimetre kar düştü.
-Niye temizleyemediniz?
Görüş mesafesi yok. Olmayınca operasyon durdu. Durunca karlar yükseldi, saha kendi kendini kapattı. Nerede olduğunuzu görmüyorsunuz. Beyaz duman içinde hareket ediyorsunuz.
-Ne kadar süreyle bu şekilde kaldı?
Bir gün sürdü. Pazartesi saat 13-13.30’da kapandı. İlk uçak ertesi gün 12.30’da açıldı.
-ÇED raporuna göre bu bölge yılda 107 gün fırtınalı, 65 gün yoğun bulutlu. Kimi biliminsanları havalimanın yanlış yere yapıldığını iddia ediyor.
Biz bu havalimanının projesini Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ile yaptık. DHMİ kim? Türkiye’de havacılığı kuran, 56 havalimanının ilk çimentosunu döken kurum. Bu havalimanının da sahibi. Biz yolcuyuz. 25 sene sonra burası devletin.
-DHMİ’nin her havalimanı isabetli olmuyor, Kütahya’dan biliyoruz.
Bir sorunlu örnek 55 iyi örneği zehirlememeli.
-Sorumu tekrar edeyim: Havalimanı yanlış yere mi yapıldı?
Yanlış yere yapılmadı. Diyelim ki hata var. Peki, biz 800 bin uçuşu, 115 milyon yakın yolcuyu, 100 milyona yakın bavulu nasıl yetiştirdik? Bu dördüncü kışımız. Üç kış kar yağmadı mı? Yağdı. Niye kimse duymadı?
-Bu felaket en kötü senaryolarınız arasında mıydı? Hazır değil miydiniz?
Hazırız. Ama bu karla mücadele etmemiz mümkün değil. Dünyada örneği var. 2021’de Madrid. Kar fırtınası geldi, şehir felç. Havalimanı kapandı. Bu sene başında, Amerika’nın kuzeyi. Geçen salıdan itibaren takipteydik. Cuma alarma geçtik. (Karın) Üstümüzden geçeceğini biliyorduk. Neyi bilmiyorduk? Bu kadar üstümüzde kalacağını, bu kadar yüklü olacağını, bu kadar kısa sürede dökeceğini beklemiyorduk. İstanbul’un batısını vurdu kar. Nereyi vursa orayı yıkardı. Atatürk Havalimanı’nı (AHL) vursa orayı yıkardı.
-Deniliyor ya, Almanların kıskandığı… Böyle bir havalimanında kargonun çatısı nasıl çöker?
Onu bana değil, THY’ye soracaksınız.
-Tespitiniz ne?
Geçici mantıkla yapılmış bir tesis. Rüzgar karı alıyor, uçuruyor, bir yerde daha büyük yığınlar oluşturuyor. Belki çatıda o kadar kar birikti ki, çatı kaldıramadı.
-Havalimanında 20 bin insan mahsur kaldı. İnsanlar kartonlarda yattı. Protesto oldu. Bu tabloyu nasıl açıklıyorsunuz?
Kar başladıktan sonra takımıma şunu söyledim: “Ne kara ne de hava tarafında kimse kalmamalı. Herkesi içeri alacağız.” Bir parçası, uçaktakilerin tahliyesiydi. İkincisi, bağlantı yolunda kalan bin araç. D-20’den havalimanı sapağını geçince kara saplanmışlar. Önlerini açtık, tek tek içeriye aldık. Büyük kısmı yolcu ve turist getiren taksi ve servislerdi. Saat 21’de kar bitti. Dışarıda kimse kalmadı. İçeriye geldik. Neye ihtiyaç var? Yemeğe. Hemen kumanya. Kızılay ile valilikle konuştuk. 60 bin kumanya ve 5 bin battaniye dağıtıldı. Büyük kısmı AFAD’dan geldi.
-20 bin insan neden bu halde yattı?
Nerede yatıracağım? Havalimanında kapasiteler yolcu akışına göre hesaplanır. 25 bin kişinin kalması için ayarlanmış tesis değil burası. Öncelik ne? İnsanın emniyetini, ihtiyaçlarını, zarar almadan fırtınayı geçirmesini sağlamak. Onu yaptık.
-Otel?
Var, 450 yataklı. Anında doldu tabi. Bakın, bu bir felaket. İnsanların tümüne yatak ve koltuk vermemiz mümkün değil. Kişisel güvenlikleri sağlandı mı? Yüzde yüz.
-Metro olsa kalabalık evine dönmez miydi?
Yolcularımızın ağırlıklı kesimi yabancı. Metro olsa da şehre gidip otel arayacağını düşünmüyorum. Ben yapmam. Beklerim.
-Ama vatandaşlar var.
Evet, onlar bekledi
-Metro olsa dönerlerdi. Bu bir eksiklik değil mi?
Metronun olmaması eksiklik mi? Evet, eksiklik. Metro geliyor mu? Evet, geliyor. Şu an deneme sürüşü yapılıyor. Nisan gibi açılacak. Metronun olması durumunda insanlar evinde kalırdı ama indikleri anda ulaşım bulabilecekler mi… Doğru, ben de evime gitmeye çalışırdım. Ama o geceki profile bakın, ağırlıklı yabancıydı.
-Cezayirliler “Otel istiyoruz” diye eylem yaptı. O neden oldu?
Kar yağışından sonra 8 bine yakın yolcu otele gönderildi. Cezayirlilerse hava tarafına geçmişti. Fırtınada pasaport geçişini durdurdu polis. Hava tarafında geçmiş bir yolcuyu kara tarafına almak zor bir iş. Bu insanlar iki gün bekleyince paniklediler. Ben otel bulmak zorunda değilim, terminalde konfordan sorumluyum. Bir yolcu kalıyorsa, ilgili havayolu ihtiyaçları gidermek zorunda. Yok, özel tim girmiş, tamamen yanlış.
-Özel tim değil miydi?
Değil ya. Terminal polisi. Emniyet müdürümüz geldi, talepleri aldı.
-Metro meselesine dönmek isterim. Havalimanının metrosu tamamlanmadan açılması bana göre hataydı.
Bence değil. Biz havalimanına erişimi sağlıyor muyuz? Sağlıyoruz. Taksi var. Otobüs var. Hava-İst var. Özel araç var. Otoparklar ucuz. Bu kadar yoldan erişiliyorsa, yatırımı da bitirdiysek metro gelmedi diye iki sene kapalı tutabilir miyiz? Ekonomik değil. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda da metro yok. Ankara’da da.
-Metrosu olan AHL’yi terk ederek, metrosu olmayan İstanbul’a geldik. Bu haklı bir eleştiri değil mi?
Doğru bir eleştiri. Ama bu havalimanının stratejisi farklı. AHL kapasite olarak THY’nin büyümesini destekleyecek noktada değil.
-Ne bakımdan değil?
Çünkü kapasitesi bitti. THY, 2010’u yıllardan itibaren aktarma yolcu almaya başladı. Filosunu büyütmek, daha fazla yere uçmak için. THY dedi ki “Sadece İstanbul’a gelen giden yolcuyla filoyu dolduramam. İnsanları İstanbul’da indireceğim, gideceği yerlere bağlayacağım. Döviz yaratmaya başlayacağım.” Yolcuyu büyüttüğünüz zaman kargo da topluyorsunuz. Krizde THY’nin kendini koruma formülü kargo oldu. Yolcu kapasitesinin şiştiği havalimanında büyümeyi nasıl destekleyeceksiniz?
İkincisi, yabancı havayolu gelmek ister, slot (Uçağa belirli bir zamanda ayrılan saha) veremezsiniz. Verirsiniz o saatte o gelmek istemez. Burada istediğiniz saatte gelin, inersiniz. 4.5 milyon tonluk kargo kapasitesi var. Türkiye’nin hacmi ne? 1.5 milyon ton. 120 milyonluk terminal var. Yüzde 30-35’ini kullanıyoruz.
-Böyle diyorsunuz da iki bakan AHL’ye inebildi. Yetersiz dediğiniz havalimanı felakette inişe müsait tek havalimanıymış.
Bir daha böyle kar yağarsa özel uçak inecek pisti birkaç saatte açacağım. Özel jetin ineceği pistle Airbus 330’un ineceği pistin ihtiyaçları o kadar fazla ki. İnanın, fokuslanmadık o konuya.
-Ya AHL olmasaydı?
Sabiha’ya inerdi ya, Çorlu’ya inerdi.
-Yollar kapalı. Çorlu’da inseydi iki bakan İstanbul’a gelemezdi.
Açardık o zaman. Bunlar bence konu olacak şeyler değil. Ben iki bakanın hemen toparlanıp gelmesine fokuslanırım.
-Kimi vatandaşlar AHL’nin yeniden açılmasını istiyor.
AHL açılamaz.
-Neden?
Biz varken ihtiyacı yok. Bizimle beraber de yok.
-İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu diyor ki, aynı şirket iki havalimanını kullansın.
Burada kapasitem var. O durumda iki havalimanı da kapasitesini kullanamaz.
-Başka ülkelerde mümkün oluyor.
Pistlerinin yönlerine bakmak lazım.
-AHL protokol için kullanılıyor. Demek ki pistlerin yönü sizi olumsuz etkilemiyor.
Kaç protokol uçağı inebilir ki? Burası varken gerek yok. İki tarafın da kapasitesini öldürür. AHL’nin pistiyle bizim üç pistimiz aynı kuzey-güney hattında. İki havalimanında aynı hattan uçak inecek kalkacak. Birbirini bloke eder.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***