Deneyimli gazeteci Fehmi Koru, bir cemaat evinde gördüğü baskılar ve gelecek kaygıları nedeniyle intihar eden tıp fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara’ya dini gerekçelerle baskı yapılmasının ‘dinin ruhuna aykırı’ olduğunu belirterek ’20 yaşına erişmiş, o çağdaki herkesin almak için arzuladığı bir dalda eğitim gören bir insanı hangi gerekçeyle olursa olsun istemediği bir yöne doğru zorlamak yanlıştır.’ dedi.
Koru, Üniversite çağına gelmiş bir genci rahatsızlık duyacağı bir çevrenin içine zorla sokmak, rahatsız olacağı başta bilinmese dahi ondan bu rahatsızlığı duyduğu veya hissettiği zaman zorla aynı çevre içerisinde kalmaya terk etmek doğru değildir.’ ifadelerini kullandı.
Fehmi Koru şunları yazdı:
Genç adam 20 yaşındaydı. Bir Anadolu üniversitesinde tıp eğitimi alıyordu. Okulun ikinci yılında kendi eliyle hayatına son verdi.
İntihar etti genç adam.
…
Ailesi kendisini bir cemaat evine yerleştirmiş. Orada günlük hayatını cemaatin düzenlemesine göre yaşaması kendisinden beklenmiş. Oysa genç adam farklı bir hayatı kendisine uygun görmekteymiş. Okulu da kendi hayatı için biçtiği gelecek açısından ona umut vermemekteymiş.
…
Şimdi ailesinin arkasına saklanarak savunmaya geçiyorlar.
Yüreği yanık aile fertleri ne yapsın?
İnsanoğlu sadece etten kemikten bir varlık değil; onu başka canlılardan ayıran pek çok farklı özelliklere de sahip. 20 yaşına erişmiş, o çağdaki herkesin almak için arzuladığı bir dalda eğitim gören bir insanı hangi gerekçeyle olursa olsun istemediği bir yöne doğru zorlamak yanlıştır.
Hele bunun dini gerekçelerle yapılması en başta dinimizin ruhuna aykırıdır.
Bir yandan dünya hayatının bir sınav olduğunu söylemek diğer yandan insanlardan özgür iradeyi esirgemek nasıl makul görülebilir?
…
Cemaatler veya tarikat yapıları için ise bu zorunluluk günümüzde daha da önemlidir.
Bir kişinin ölümüne sebep olmak ne büyük sorumluluk.
Kaba softa ham yobaz tipler mi yetiştirilmek isteniyor?
Yoksa gençlerin kaba softa ham yobaz tipler tarafından birer ‘örnek insan, iyi bir müslüman’ haline getirilebileceği mi sanılıyor?
Ne kadar yoz bir düşünce bu.
“Dindar ve kindar nesil” diye yeni bir tiplemeden söz ediliyor.
Oysa ‘dindar’ olan biri ‘kindar’olamaz.
Kin ve din aynı kişide bulunabilecek özellikler değildir.
“Olabilir, neden olmasın” diyebilecekler bu tercihlerini hangi dine göre yaptıklarını o dinin temel kaynaklarından açıklamak zorundalar.
Umarım, hayatının henüz baharını yaşarken kaybettiğimiz genç adamın seçtiği yol üzerinde tartışırken, konu onun hiç istemeyeceği yönlere çekilmez.
Yine umarım, onun ölümü yanlışların sona erdirilmesine yarar.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***