Çin rejimi, ekonomik modelini büyük ölçüde değiştiriyor. Yeni slogan, “Ortak Refah.” Ancak daha fazla eşitlik söyleminin arkasında başka bir hedef var. Burada komünist hükümetin gerçek hedefini iyi anlamak gerekiyor.
Çin aylardır sendeliyor. Çinli emlak geliştiricisi Evergrande, borçlarının yükü altında inliyor ve tüm dünya ekonomisini gerilime sokuyor. Aralık ayının başında alacaklılara ödeme yapılacaktı, ancak bu gerçekleşmedi.
Dünyanın neresinde olursa olsun bu iflas anlamına gelir. Alacaklılar ve bankalar mahkemeye gidebilir ve bu da iflas işlemlerine yol açabilir. Ama Çin’de işler öyle yürümüyor: Çin’de bir şirketin ne zaman iflas edeceğine parti karar veriyor. Ve parti henüz parmağını oynatmadı.
Gelecekte Avrupa ve Almanya, ABD ve Çin arasında ezilebilir
Çin-Amerika çatışması, bir ihracat ülkesi olan Almanya için bazı karanlık senaryolara yol açabilir.
Tüm Çin ekonomisi, her zamankinden daha sıkı bir şekilde rejimin elinde. Geçen yıl bu durum teknoloji sektörünü alt üst etti; parti, bazı branşları tamamen kamulaştırdı ve şirketleri stratejilerinde köklü değişiklikler yapmaya zorladı. Aynı zamanda -göründüğü kadarıyla kasıtlı olarak- emlak sektörünün duvara çarpmasına izin veriliyor.
Komünist liderlik ülkenin ekonomik modelini büyük ölçüde değiştirmek istiyor: daha çok devlet, daha az özel girişim. Bu yeni yaklaşım belki ülkedeki aşırı eşitsizliği hafifletebilir, ancak aynı zamanda büyümeyi zayıflatabilir. Bu özellikle Alman şirketleri için bir sorun olacak gibi görünüyor. Bununla birlikte, olumlu bir yan etki de oluşabilir. 2022’de ömür boyu hükümdar olarak atanması beklenen Başkan Şi Cinping, birçok gözlemciye göre, son zamanlarda ekonomi politikasının temel yönünü değiştirdi.
Yeni yaptırım karşıtı yasa, Alman otomobil endüstrisini sert bir şekilde vurabilir.
Kısa süre önce NS takma adını kullanan ve parti hakkında derin bir kavrayışa sahip olan bir Asyalı bilim adamı, “Bu dönüşüm iki paralel çizgiyi takip ediyor: Özel sektör ekonomisini sarsan büyük düzenleyici baskılar ve Çin kültürünü baştan aşağı yeniden şekillendirmeye yönelik daha geniş bir ahlaki girişim” diye yazdı. Bu bilim adamının çok doğru şekilde tanımladığı bu kampanya, “Gòngtóng Fùyù” resmi sloganı altında yürütülüyor. Yani: “Ortak refah.”
Özel eğitim bir gecede yasaklandı
Çin’in politikasındaki bu değişiklik tesadüf değil. Aslında, Çin toplumu şu anda son derece eşitsiz. Bir ülkedeki eşitsizliği ölçen Gini katsayısı, Çin’de ABD’den bile daha yüksek. Kendisini hâlâ komünist olarak gören Şi, görebildiğimiz kadarıyla, buna tepki gösteriyor.
Örneğin yaz aylarında, eğitim sektöründeki tüm özel şirketler bir gecede yasaklandı – eğitim alanında yalnızca kâr amacı gütmeyen kuruluşlara veya devlet kurumlarına izin var artık. Bu durum özellikle internet sektöründeki çeşitli firmaları bir anda değersiz hale getirdi.
Bu yasak, teknoloji sektöründeki diğer birçok şirketi de etkiledi. Halka arzlar engellendi, yabancı listelemeler büyük ölçüde imkânsız hale getirildi, büyük şirketler verilerini devlete teslim etmek zorunda kaldılar ve onlara özel vergiler yüklendi.
Son birkaç yılda bu firmalar düzinelerce girişimciyi milyardere ve yüzlercesini milyonere dönüştürmüştü. Görünen o ki, yöneticiler bu son süreçte yaklaşık bir trilyon dolarlık borsa değerinin erimiş olmasını sorun etmiyorlar.
Onlar için mesele eşitlikten çok kontrol. Bank of America ekonomisti Ethan Harris, “Son yıllarda büyümenin itici gücü devlet şirketleri değil, özel şirketler oldu” demişti. Ancak, bu şirketler sermayelerini nereye yatıracaklarına bağımsız olarak karar veriyorlar – işte bu da Şi Cinping için bir sıkıntı.
Pekin’deki yönetim, Çin’in dünyanın 1 numaralı süper gücü konumuna yükselmesine, kesin gözüyle bakıyor.
“Görünmez Çin” küresel bir risk haline geliyor
Yönetim, kaynakların akacağı sektörler bağlamında, daha fazla kontrol istediğini söylüyor. Eğer sermayenin akacağı yönü tamamen devlet belirler hale gelirse, bu, sermayenin daha az verimli kullanımını beraberinde getirecek. Bunun da büyüme üzerinde olumsuz etkileri olacak. Bu nedenle gelecekte önemli ölçüde daha düşük büyüme oranları bekleniyor.
Halihazırda derin bir kriz yaşayan gayrimenkul sektörü, son yıllardaki büyümenin yaklaşık üçte birini karşılıyor. Bu yatırımların çoğu krediyle gerçekleşti ve uzun zamandan beri birçok yerde yatırım balonları ortaya çıktı.
Arazi satışı olmadan nakit akışı olmaz
Artık Çin’in her yerinde binlerce boş apartman bloku olan hayalet kasabalar var. Ve şimdi baskı o kadar büyük ki, bir ayarlama yapılması şart. Bu nedenle, hükümet Evergrande’yi kurtarmadı.
Japon yatırım şirketi Nikko’nun baş stratejisti John Vail, “Boş duran çok sayıda dairenin kiralanabilmesi veya satılabilmesi, şu anki temel sorunumuz” dedi.
Brüksel düşünce kuruluşu Bruegel’den Alicia Garcia-Herrero, her durumda emlak piyasasındaki çöküşün geniş kapsamlı sonuçları olacağına inanıyor. “Büyüme önümüzdeki yıllarda olumsuz etkilenecek” diyor.
Eğer inşaatlar yavaşlarsa, bölgesel yönetimler en önemli gelir kaynaklarının büyük bir bölümünü kaybedecekler: Arazi satışları. Bölgesel yönetimlerin ekonomik durumu, şimdiye kadar hiçbir zaman bu kadar kötü olmamış. Bölgesel yönetimlerin yatırımları, yıllardır büyümenin önemli bir kaynağını oluşturmuş.
Büyüme konusunda bazı küçük adımlar yakın zamanda atıldı, ancak ekonomik zayıflığın önceki aşamalarıyla karşılaştırıldığında, bunlar inandırıcı olmadı. Ethan Harris ve ekibi bu nedenle önümüzdeki yıl sadece yüzde 4’lük bir büyüme ve olumsuz bir senaryoda yüzde 2,2’lik bir büyüme bekliyor.
Harris, eyaletler ve bölgeler farklı şekilde etkilenecek olsa da, “Büyümedeki yavaşlamanın dünyanın geri kalanı üzerinde önemli etkileri olabilir” diyor: “Örneğin Almanya gibi sermaye malları ihracatçılarının yavaşlamaya daha fazla maruz kalması muhtemel. Ayrıca Çin ile aynı tedarik zincirlerinde bulunan ülkeler, devam eden elektrik kesintileri nedeniyle üretim kesintilerinin etkilerinden zarar görebilir. Öte yandan, Çin’in büyümesindeki yavaşlama, hammaddedeki fiyat artış trendine son verebilir. Emlaktaki büyümenin bile zayıfladığı bir dönemde, metallere olan talep çok daha zayıf kalır. Çünkü Çin açık ara dünyanın en büyük metal tüketicisi. Fiyatlar düştü ve öngörülebilir gelecekte toparlanmaları pek mümkün değil.”
Küresel enerji talebi de düşebilir. Bu, talebi tekrar arz ile aynı hizaya getirebilir, petrol veya gaz fiyatları düşebilir. Bu, hammadde üreten ülkeler için kötü. Ancak Avrupa için, özellikle de yüksek fiyatlardan ve bunun sonucunda enflasyondaki keskin yükselişten muzdarip olan Almanya için bu durum olumlu olabilir.
Çeviren: Reşat Çalışlar
Kaynak: Die Welt, 29 Aralık 2021
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***