Yaşam, kazanmak ve kaybetmekten mi ibaret? Ruhumuzun tarihi, galibiyetler ve yenilgilerden mi oluşacak yalnızca? Hata yapmaktan, beceriksiz olmaktan, yetersiz görünmekten neden bu kadar korkuyoruz? Geçen hafta, Ankara’da, İletişim Yayınları’nın
davetlisi olarak bir söyleşiye katıldım. Heyecanımdan iki kelimeyi bir araya getiremedim. Ne konuşacağımı unuttum. Bildiklerimi bile söyleyemedim. Bir kız söyleşiden sonra yanıma gelip, “Beni hayal kırıklığına uğrattınız, Cezmi Ersöz bu muymuş?” dedi.
Darmadağın oldum. Sen kalk, bana yakın insanlarla ortak bir dil kurabilmek için hayatını yazıya ipotek et, her şeyi askıya al, sonra seni bir söyleşiye çağırsınlar, orada heyecanlan, şaşır, utan, konuşama ve birisi gelsin, “Beni hayal kırıklığına uğrattınız,” deyip gitsin… Ne garip!
Son günlerde beceriksiz sayılan, tutuk, mahcup, çekingen, ürkek ve duyarlı oldukları için yeteneklerini yeterince geliştiremeyen insanlar üzerine düşünüyorum. Bu insanları tanıyorum.
Kimseyi kırmamak, incitmemek için aşırı temkinlidirler. Öne çıkmayı sevmezler. İçlerinde taşmaya hazır sevgilerini zor bela tutarlar. Sevdiklerine, sevdiğine, sevgilerini göstermekten bile çekinirler. Baskı altında büyüdükleri için alıngan, ürkek ve çekingendirler.
Kendilerine bir kabalık yapılmasından aşırı endişe duyarlar, incinmemek için aşırı çaba harcarlar. İşte bu, onları çalıştıkları iş yerinde ya da okullarında oldukça zor duruma sürükler. Heyecanlarından kırıp dökerler, sık sık hata yaparlar. Hata yaptıkça paniğe kapılır, hata üstüne hata yaparlar. İş yeri ya da okulda her şeyi herkesten daha yoğun algıladıkları ve hissettikleri için, çoğu kez
gerginlik ve acı duyguları içinde yaşarlar. Her basitlik, her incitici olay, ruhlarında büyür, uzun süre unutamayacakları bir azap hâline gelir. “Neden böyle, neden bu kadar kötü?” deyip herkesin bir kalemde unutup geçtiği bir olayı, günlerce acılar içinde düşünürler.
Acılardan ve kaygılardan yorgun düşerler. Sıradan insanların gözünde bunlar, beceriksiz, verimsiz, sorunlu
insanlar olarak görülür. Saf dışı edilmeleri gerekir!
Çetin Altan, 30 Mayıs tarihli Sabah gazetesinde, bakın ne diyor: “Kapitalizm… Beceriksizi, gözünün yaşına bakmadan derhâl saf dışı eder.” Bu cümleyi şöyle de tercüme edebilirsiniz: “Kapitalizm, ürkek olanı, mahcubu, çekingeni, eğitimsizi, taşralı göçmeni, âşık olanı, değerleri olan duyarlı insanı vb., gözünün yaşına bakmadan, derhâl, saf dışı eder!” İşte bu anda çevremdeki, sevdiğim insanları düşünüyorum ilk önce. Bir an için onların çalıştıkları yerde birer beceriksiz, işe yaramaz, verimsiz olarak algılanabileceklerini, işlerinden atılacakların, düşünüyorum. Korkuyorum. Gece ansızın uykumdan uyanıp yanımda uyuyan kız arkadaşımı seyrediyorum uykusunda. Zayıf, narin parmaklarına bakıyorum. Çalıştığı bankada acaba onun için ne diyorlar? Beceriksiz mi, verimsiz mi, sarsak mı; mahcup ve işe yaramaz mı? Allah’ım! Bu zayıf, kırılgan parmaklar, her zaman güçlü, başarılı ve kararlı mı olmak zorunda? Yoksa; yoksa derhâl saf dışı mı edilecek onun sahibi? Derhâl! Durup beklemeksizin! Kapitalizm mahcup ürkek, tedirgin olduğu için beceriksiz görünenlerin anlaşılabildiği, hak verildiği ve korunup sevildiği bir sistem değil çünkü.
Kapitalizmde hayat, acımasızlıklarla dolu bir ayakta kalma telaşı. Lanet olsun! Oysa mahcup, ürkek, tedirgin olduğu için beceriksiz sayılan insanlarla her karşılaştığımda, onlarla aramda çok sıcak, anlamlı bir ilişki kurulur. Onların mahcupluklarında, ürkek kibarlıklarında telaşlı ama yoğun sevgiler saklıdır çoğu kez. O tedirginlikte saklı incelikler vardır. O çok şey yapmak isteyip de yapamamanın getirdiği kederde, eziklikte, bir yakınlık arayışı gizlidir. Soğuk profesyonelliğin o kibirli tavrı yoktur onlarda. Beceriksiz sayılanların o tedirgin acemiliklerinde, bir şeyler kanar. Bu kanama, kalbinde merhamet duygusu olanların anılarında hep saklı kalır!..
Mahcup, ürkek, tedirgin, tutuk ve duyarlı oldukları için beceriksiz sayılan ve bu yüzden itilip kakılanlara kalplerimizi açalım, içlerine girelim onların. Girelim ki onları gözlerinin yaşlarına bakmadan, derhâl, saf dışı etmeye hazır olan kapitalizme inat olsun!..
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***