Mimar-yazar Ahmet Turan Köksal, Arkitera sitesinde Osmanlı camileri inşa edilirken kıble yönü hesaplamada yaşanan sapmalarla ilgili bir araştırma yazısı kaleme aldı.
Köksal’ın Osmanlı camilerini ve günümüz camilerini kıble yöne hesaplaması açısından analiz ettiği yazı şu şekilde:
“Sosyal medyada Sultanahmet meydanındaki dikitlerin aksının, meydan düzenleme aksıyla 1,5 derece kadar kayık olduğu konusundaki paylaşım ilgi çekti.
Ortağım Alper Böler ile bu paylaşım hakkında konuşuyorduk. Sonunda işte bu aksı dikkate almayan bir çevre düzenlemesi yapılmış, Sultanahmet’in duvarı bile aksa uymuyor diye geçtik üzerinden. Sonra alttaki yorumlarda Miniatürk’te Hipodrom meydanının maketindeki aksın doğru yapıldığını gördü. “Bir simülakr meselesi” deyip geçecektik ki, “camilerin kıbleleri doğru mu?” diye bir sordu. Ben usturlab, kıblenüma filan gibi aletler sayesinde oldukça hassastır, bakmaya bile değmez demişim.
Kıbleleri kontrol edelim dedik ve şaştık kaldık. İşte çıkan sonuçlara göre paylaştığım tüvitler (ekran görüntüsü alarak koyuyorum)
Daha da dramatik olarak göstermek gerekirse şu anda bulunduğum San Francisco’da neredeyse kuzeye rast geliyor kıble. (Not “Kıble yönü” tabiri yanlış. Zira kıble zaten Arapça yön demek. Tabii artık özel isim olmuş ayrı mesele ama bilmekte fayda var)
Kanada’da neredeyse tam kuzey. Biz tabii Türkiye’de hep güneydoğuya alışmışız. Burada bahsi geçince şaşırıyorlar. Yine de inanmıyorsanız, bir dünya küresi bulup bir ip sayesinde durumu görebilirsiniz. Uçaklar da boşuna Grönland üzerinden geçmiyor. (Düz dünyacılar saldırmayın bana)
Yaklaşık 13.365 km uzaktayız biz Kabe’den.
Çamlıca Camii yeni yapılmış olduğundan milimi milimine doğru.
Hüsrev Tayla’nın mimarı olduğu (o iç mimar hanımefendinin olayla bir alakası yok) Şakirin Camii de çok hassas.
Sultanahmet’teki durum böyle.
Boğaz ile arasında çelik+beton ve üstüne ahşap kaplayacakları yolu yaptıkları için başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere buna “he” diyen herkese hala kızgın olduğum, canım Şemsi Paşa Camii de aynı açıda.
Yıldız Hamidiye Camii doğru. Yani 1886’da daha modern yöntemler kullanılmış.
Nuruosmaniye Camii de eski usul ile bulunmuş belli ki.
Selimiye’deki durum nispeten daha iyi.
KIBLE NASIL BULUNUYORDU?
Şimdi bu kayıklığın sebebini belirlemeye çalışalım. Bir daha uyarıyorum bu yazı akademik bir çalışma değildir. Akademik çalışmalara ATIF olarak VERİLMEMELİDİR.
Usturlap (Yunanca: ἁστρολάβον, astrolabon, ‘yıldız-yakalar’), astronomi ölçümlerinde kullanılmış tarihi bir ölçüm cihazıdır. Kullanım alanları arasında Güneş, Ay, gezegen ve yıldızın konumlarını belirlemek yer alır. Ayrıca yerel saatin ve İslam dininde namaz vakitleri usturlap sayesinde hesaplanıyordu. Bazı matematik problemlerinin çözümlenmesinde de usturlap kulanılmıştır. (Vikipedi)
Usturlap aslında gökyüzünün iki boyutlu bir yüzeye olan PROJEKSİYONU. MÖ 240 yılında keşfedildiği düşünülüuyor. Yani yıldızların tahta üzerinde yerleri işaretlenmiş. Bunu yıldıza doğru tutup gözünüzle hizalıyor ve hangi yıldız olduğunu kadranla belirtiyor ve saati buluyorsunuz. Tabii yönleri de.
Ustulap’tan tğretilmiş Rubu tahtası ya da sinüs kadranı (Arapça: Rub‘ul mujayyab, الربع المجيب), Batlamyus’un yüksekliklerin ölçülmesi için öngördüğü büyük çaplı duvar kadranlarından ilham alınarak İslâm astronomları tarafından geliştirilmiş ve asırlarca kullanılmış bir araç.
Aslında Arapça “çeyrek” anlamına gelen “rub‘” ve “sinüsle işaretlenmiş” anlamındaki “mujayyab” kelimelerinden gelmektedir. King’e döre rubu tahtası, Harezmi tarafından 9. yüzyıl Bağdat’ında tarif edilmiştir.
Daha kolay bir araç daha var. Kıblenüma ya da Kıble saati deniyor. “Nüma” Farsi “gösteren” demek. Bir yerinde klaksik pusula var. Sonra da belirli şehirler için açılar var. Kuzeye doğru tutup, bulunduğunuz şehrin açısına getiriyorsunuz. Bunlar işe yarayan araçlar olmanın dışında ayrıca bir sanat eseri bence.
Pusula bu kadar hassas ölçümler için uygun değil. Zira Dünya’nın Kuzey Kutup Dairesi’ne göre manyetik alanı değişiyor.
Sonra bu cetveldeki koordinat sistemlerinin doğru olması oldukça zor. Zira dünya kutuplardan basık bir küre. Yani Ekvator’daki daire en büyük daire.
Bu sebeple verilen koordinatlar ayrıca eliptik açıya göre de hesaplanmalı. Örneğin, GRS 80 elips modeli kullanılarak yapılan hesaplamalar, San Francisco’daki bir konum için 18°47′06″ kıblesini verirken, büyük daire yöntemi 18°51′05″ değerini verir. Yani sadece 4 dakika fark bir şey değil diyorsanız bile yön belirlemede bu farklılık bazen 30 dereceye kadar sapmaya sebep olabiliyor.
Osmanlı Camileri bu farktan da nasibini almış olabilirler.
Benim favori hesaplama yöntemim ise Güneş yardımı.
Mekke şehri, 21°25′ K konumundadır ve yılda iki kez, ilki 27/28 Mayıs günü yaklaşık 12:18 Suudi Arabistan Standart Saati (SAST) veya 09: 18 UTC (Eşgüdümlü Evrensel Zaman) ve ikincisi 15/16 Temmuz 12:27 SAST (09:27 UTC).
Güneş Kabe’nin zirvesine ulaştığında, yeryüzünde güneş ışığı alan herhangi bir dikey nesne kıbleyi gösteren bir gölge oluşturur. Bu kıble bulma yöntemine rasdu’l-kıble (kıbleyi gözlemlemek) deniyor. Eğer cami yapıyorsanız ve Google Kıble bulma aplikasyonuna küsseniz, (Çin’de çalışmıyor mesela) Bu zamanları kollayarak Kıble bulabilirsiniz.
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde daha kolay bir yöntemden bahsediliyor.
Bu durumda kıblesi bulunması gereken yerin ve tabii Mekke’nin enlem boylamları çok çok iyi şekilde bilinmeli.
Ben öğrencilerime cami projesi konu olarak verdiğimde, seçilen arazinin kıble açısını Google Kıble bulucu ile bulup beyan etmiştim.
Tabii Kuzey-Güney (KG doğrusu) istikameti için manyetik pusula kullanmayın.
Daha da kolay olanı ise TURKSAT uydusuna bakın çanak antenler de Kıble’yi gösteriyor. Onu kullanın.
Ayrıca ülkemizde Trabzon Rize arasından güneye bakan hat tam KIBLE HATTI. Tam güneye yönelip ibadet edebilirsiniz.
Camileri Yıkalım mı, Artık Onlarda İbadet Etmeyelim mi, Ne Edelim?
Ne demek efendim. Sadece bilin işte yeterli.
Kıblenin namaz esnasındaki tahammülü şu şekildedir.
“Göz sinirlerinin çapraz istikameti arasındaki açıklık, Kâ’beye rastlarsa, Hanefî ve Mâlikî mezheblerinde nemâz sahîh olur. Bu zâviye takrîben 45 derecedir.” (Tam İlmihal kitabında 1-59 bölüm) (*)
Buna göre istikametinizi belirleyin işte.
SONUÇ
Çeşitli sebeplerden ve daha çok şehirler için verilen cetveldeki kaymalar yüzünden İstanbul’daki camilerde Kıble açılarında yanlışlık olmuş. O zamanın teknolojisi için kabul edilebilir seviyede. Bunda manyetik pusula sapması ve cetveldeki koordinat sisteminin dünyanın kutuplardan basıklığının hesap edilmemesi gibi etkiler de var.
Edirne’deki Selimiye’nin kıblesinin nispeten daha iyi olmasının sebebi cetveldeki bilgilerin daha doğru olması yüzünden. Osmanlı’da herhangi bir mimarın suçu yok.
EK
Twitter’daki paylaşımım sonrası ciddi bir tepkiyle de karşılaştım. Selimiye, Süleymaniye, Yeni Cami, Sultanahmet ve bunlar gibi ecdat yadigarlarında o zamanki konumlama teknolojileri ve teamülleri ile yapılmış kıble tespitleri, onların değerlerini azaltmaz. Amacımız mimari mirası küçültmek değildir. Ayrıca yazarın fikrine göre orada edilmiş ve edilecek ibadetlerin değeri düşmez. Gereksiz saldırganlıkla tepki veren ve vermeye niyetli olanları sükûnete davet ediyorum. Yarı akademik formattaki bu yazıyı Arkitera, bir mimarlık merkezi olduğu için yayınlamaktadır. Varsa her türlü ek bilgi, düzeltme ve tamamlamayı lütfen yorumlar kısmına ekleyiniz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***