Yazıya başlamadan önce dün gece (20 Aralık Pazartesi) Erdoğan tarafından genel hatlarıyla açıklanan ve bugün de (21 Aralık Salı) Hazine ve Maliye Bakanlığının sitesine konan basın açıklaması ile biraz daha detaylandırılan Yeni Ekonomik Enstrüman (bundan sonra YEE), önemli mi değil mi bilmiyorum ama bir hamle.
Bizlere, -akademisyenler, gazeteciler, finansçılar- düşen ise bu hamlenin mantığını ve muhtemel sonuçlarını değerlendirmek, tartışmak.
Yine muhtemelen, Türkiye azımsanmayacak bir süre bu YEE’yi tartışacak. Bu yazıda bu konulara sadece başlıkları itibariyle değinmek istiyorum.
Bu YEE’nin Hazineye etkinlik ve bölüşüm etkilerini ise muhtemelen çok uzun tartışacağız.
Aklımıza ilk aşamada takılan sorular şöyle sıralanabilir:
1 – Bu YEE 70’lerden hatırladığımız DÇM (Dövize Çevrilebilir Mevduat) modeli mi?
Bence değil çünkü o model sabit kuru rejimi için bir model idi ama benzeşen yanları yok değil.
2 – YEE örtülü bir faiz artışı mı aslında?
EVET.
3 – Bu YEE örtülü bir faiz artışı ise NAS meselesi ne olacak o zaman?
Bu sorunun yanıtı bende yok.
4 – Bu YEE’ye dövize endeksli TL mevduat sistemi denebilir mi?
Bence kısmen evet.
Gelelim çok önemli bulduğum bazı sorulara.
5 – Kur artışını sınırlamak için Merkez Bankası politika faizi yükseltilse idi bu faizi ve artışının maliyetini kim ödeyecek idi?
6 – Bugün Merkez Bankası politika faizi yükseltilmeden örtülü bir faiz artışı ile döviz artışı frenlenebilir ise (?) bu örtük faiz artışının maliyetini kim ödeyecek?
7 – Bu maliyetin TC Hazinesi tarafından üstlenileceği biliniyor, Maliye Bakanı açıkladı zaten. Peki, olağan bir faiz artışı ile (Merkez Bankası politika faizi) örtük ama Hazinenin faturayı ödeyeceği bir faiz artışının mukayeseli bölüşüm etkileri biliniyor mu? Faturayı Hazine ödediğinde faturayı somut olarak kim ödeyecek, daha doğrusu normal bir ülkede yani takıntılı cumhurbaşkanlarının, başbakanların olmadığı bir ülkede kimin ödemesi gereken faturayı bugün kim ödeyecek?
Bilinmediğine, hatta ilgilenilmediğine bile eminim.
8 – Bu örtük faiz artışının sadece bölüşüm etkileri değil, piyasa kararları çarpıtıldığı için çok önemli etkinlik maliyetleri de olacak. Bu etkinlik maliyetlerini, mesela düşük büyüme, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, hesapladı mı siyasi iktidar?
Bu etkinlik maliyetlerinin hesaplanmadığını çok daha net biliyorum.
Gelelim en önemli zurnanın zırt dediği soruya.
9 – Bu örtük faiz artışının farklı senaryolar dahilinde Hazine’ye senelik maliyeti ne kadardır? Bu enstrümanın, Erdoğan’ın tabiriyle aletin, Hazine’ye alternatif senaryolarda maliyeti hesaplanmadan bu YEE açıklanabilir mi? Yoksa, akıllarında bir büyüklük var da açıklamıyorlar mı? Bu maliyetleri üçer aylık periyotlarla Hazine/bütçe hesaplarında görebilecek miyiz?
10 – Hazine faturayı öderken bunu olağan kamu gelirlerinden yani ağırlıklı olarak vergi gelirlerinden hem de daha ağırlıklı olarak dolaylı vergi gelirlerinden mi ödeyecek yoksa geniş katılımlı bir fon mu oluşturulacak?
Daha bu bile belli değil.
11 – Bir YEE fonu oluşturulur ise ağırlıklı olarak kim finanse edecek bu fonu?
Öncelikli olarak önünden belirsizlik kalkacak kesimler mi, mesela bankacılık sektörü ve ihracatçılar mı katkı yapacak bu fona?
Bugün soruları burada keselim ama konuya devam edeceğiz, özellikle örtük faiz artışının maliyetini ödeyecek Hazine meselesi bir süre muhtemelen yazılarımın konusunu oluşturacak.
Yarın konunun kanımca en vahim boyutunu tartışmak istiyorum: Risksiz bir piyasa ekonomisi(!!!) yani dikensiz gül olabilir mi?
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***