HABER İNCELEME | YUSUF DERELİ
Dolar, AKP rejiminin 20 Aralık operasyonuyla bir anda yüzde 35 civarında değer kaybederek 18 TL’den 12 lira seviyesine geriledi. Ancak söz konusu düşüşün market raflarına ve piyasaya yansıması çok sınırlı oldu. Bu durumun temel sebebi piyasaların ‘dolardaki düşüşün kalıcı’ oluğuna inanmaması. İktidar temsilcilerinin birbiriyle ve resmi verilerle çelişen açıklamaları da bu güvensizliği besliyor. 20 Aralık’ta vatandaşa bizzat iktidar eliyle kumpas kurulduğu iddiası da güçleniyor. Resmi verilere göre yine ‘arka kapıdan’ milyarlarca dolarlık bir satış yapılmış. Tehlikeli bir oyun oynayan AKP’nin son ‘tezgahı’ pahalıya patlayacak. Ancak olan yine ‘sıradan’ vatandaşa olacak…
Türk-İş aralık ayı açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı. Buna göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin 13 TL, yoksulluk sınırı 13 bin 72 TL oldu. Gıda fiyatlarında ise rekor artış izlendi. Gıda fiyatları önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 54,96 arttı.
Dolar 18 TL’yi aşınca bir anda yüzde 30-40 zam yapan firmalar, AKP’nin 20 Aralık operasyonunun ardından doların 12 TL’nin bile altına düşmesine rağmen indirim yapmakta ayak diriyor. Rejimin ‘denetim’ tehditlerine rağmen firmalar, göstermelik yüzde 5-10’luk indirimlerle zaman kazanılıyor.
FİRMALAR HAKSIZ MI?
Bu durumun birden fazla sebebi var. Öncelikle döviz kuru yüksekken ürün alan esnaftan, zararına satış yapmasını bekleyemezsiniz. İkinci olarak iktidarın ekonomi politikası piyasalara hiç güven vermiyor. Piyasalara göre dolardaki düşüş kalıcı değil. Zaten oynaklığın sürmesi de bunu gösteriyor. Dolayısıyla yarın yükselme ihtimali olan dolar nedeniyle indirim yapmak firmalar için riskli hale geliyor.
NEBATİ, ‘MÜDAHELE OLMADI’ DEMİŞTİ
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, dövizdeki düşüşle ilgili konuşmuş ve “Kesinlikle müdahale olmadı, bireyler bozdurdu.” ifadelerini kullanmıştı. Ancak resmi veriler Nebati’yi yalanlıyor.
TCMB’nin 17 Aralık’ta 12,3 milyar dolar olan net rezervi, 20 Aralık’ta 9,8 milyar dolara, 21 Aralık’ta ise 6,3 milyar dolara geriledi. Yani 20-21 Aralık tarihlerini kapsayan iki günde net rezervde toplamda 6 milyar dolarlık sert gerileme olduğu ortaya çıktı. TCMB aynı tarihlerde yurt içindeki bankalardan swap (takas) ile 1 milyar dolar almıştı. Dolayısıyla TCMB’nin net rezerv pozisyonunda iki günde yaklaşık 7 milyar dolarlık gerileme söz konusu.
KILIÇDAROĞLU CENT CENT HESAPLADI: TOPLAM SATIŞ 19,1 MİLYAR DOLAR
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na göre ise rakam çok daha yüksek: “20 Aralık gecesi, Vakıfbank 4,5 milyar dolar, Halkbank 3,6 milyar dolar, Ziraat bankası 6,5 milyar dolar, 21 Aralık sabahından 22 Aralık akşamına kadar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın arka kapısından 4,5 milyar dolar, toplamda 19,1 milyar dolar satıldı. Eğer Erdoğan bu rakamlara “doğru değil” diyecekse, araştırma önergemize kabul oyu verir.”
Kılıçdaroğlu’nun bu bilgileri nereden ve nasıl aldığını bilmiyoruz. Zira söz konusu verilere halka açık kaynaklardan ulaşmak mümkün değil. Ancak Kılıçdaroğlu’nun verdiği rakamlar doğruysa Nebati’nin açıklamalarının yalan olduğunu ortaya koyması bakımından skandal.
TETİKÇİ TELEVİZYONCU: ENAYİLER
Yandaş medyanın tetikçi isimlerin Turgay Güler, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dolar konusunda vatandaşına ‘tuzak’ kurduğunu resmen itiraf etmişti. Güler’in, Ülke TV’de yayınlanan ‘En Sıradışı’ programında söylediklerine göre Erdoğan, bilerek ve isteyerek MB’nın 18 TL’den iş adamları ve bankalara döviz satması talimatı veriyor. Ardından da TL’ye teşvik paketi açıklanarak 18 TL’den satılan dolarlar 11-12 TL’den toplanıyor.
SATIŞ OLMADIYSA, REZERVLER NEREDE?
30 Kasım – 24 Aralık arası dönemde TCMB’nin Analitik Bilanço verileri de rejimi yalanlıyor. Buna göre söz konusu tarihler arasında net döviz rezervindeki azalma – 16,7 milyar dolar. MB’nın Aralık ayında yaptığı 5 doğrudan müdahalede 7 milyar dolar civarında satış yaptığını biliyoruz. Bu durumda 10 milyar dolara ne oldu sorusu gündeme geliyor.
DÖVİZ HESAPLARINDA DÜŞÜŞ YOK!
Rejim temsilcilerini yalanlayan bir başka veri de bankalardaki bireysel mevduat hesapları. Bireysel mevduat sahiplerinin en azından şu ana kadar döviz bozdurup TL Kur Korumalı Mevduat hesabına dönmediğini gösteriyor. 15 Aralık’ta 161 milyar USD olan gerçek kişi döviz mevduatları 22 Aralık’ta 163,7 milyar USD olmuş. Azalma yok, aksine artış var!
İTİRAF GİBİ ÜZENLEME: ZORUNLU KARŞILIK TEŞVİKİ
Merkez Bankası, dün yaptığı açıklamayla döviz mevduat ve döviz katılım fonu hesaplarından, vadeli TL mevduat ve katılıma hesaplarına dönüşen tutarlara ZK teşviği uygulayacağını duyurdu. Söz konusu düzenleme esasında kimsenin TL’ye dönmediğinin de itirafı niteliğinde. Zira döviz tevdiat hesaplarından TL’ye dönüş beklenen düzeyde olsaydı böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmazdı.
Aynı açıklamada bir başka düzenleme daha var. Buna göre DTH’na ‘komisyon’ getiriliyor. Yani, rejim bankada dövizi bulunan insanlardan ‘komisyon’ almaya hazırlanıyor. Bu düzenlemenin de tek amacı, insanları TL’ye teşvik paketi kapsamında açıklanan TL mevduat hesabına döndürmek.
10 YILLIK TAHVİLLERDE FAİZ YÜZDE 24’Ü AŞTI
Piyasaların rejim ‘zerre’ kadar güvenmediğine dair başka veriler de var. Örneğin, Türkiye’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 24,32 ile tarihi seviyelere yükseldi. Politika faizi sözde yüzde 14! Ancak devlet yüzde 24,32 faizle borçlanıyor! Söz konusu oran Merkez Bankası faiz indirimlerinden önce Eylül başında yüzde 17.09 idi.
Bu arada ülkenin 5 yıllık CDS risk primi de 557’nin üzerinde seyrediyor. Türkiye ‘en riskli’ ülkelerden biri.
ASIL SORU: DOLARLARI KİM ALDI?
Bütün resmi veriler ve açıklamalar 20 Aralık’ta AKP rejiminin millete pahalıya patlayan bir kumpas kurduğu iddialarını güçlendiriyor. Ancak buna rağmen yeni açıklanan ‘ürüne’ talep istenilen seviyede değil. Milleti ‘kandırmak’ için ‘manipülasyon’ yapıldığı da ortada. MB’nın yine arka kapıdan milyarlarca dolar sattığı görülüyor.
Şimdi asıl soruyu soralım: O dolarları kim aldı?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***