Almanya’da Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Parti’sine yakınlığıyla bilinen RedaktionsNetzwerk Deutschland (RND) bugün yayınladığı haber analizinde Türk Lirası’nın bir yıl içinde yüzde 50’den fazla değer kaybetmesine yol açan ekonomik krizin arkasında AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın uyguladığı yanlış iktisat politikaları olduğu belirtti.
Gerd Höhler imzalı yazıda özetle şu hususlara değinildi: “Türk para birimi nadiren şimdiki kadar sert düşüş yaşadı: Son dört haftada lira, değerinin neredeyse yüzde 40’ını kaybetti. İstanbul Borsası endeksi Cuma günü yüzde 9 kadar düştü. Döviz bürolarının önünde uzun kuyruklar oluştu. İnsanlar, lira değerini daha fazla kaybetmeden mümkün olan en kısa sürede paralarını dövize çevirmeye çalışıyorlar.
Döviz kurları neredeyse her dakika yükselirken, Erdoğan televizyonda, Türkiye’deki tüm işçilerin yüzde 40’ının geçinmek zorunda olduğu asgari ücreti yarı yarıya yükselttiğini duyurdu. Ocak ayından itibaren 2.826 liradan 4.250 liraya yükselecek. Erdoğan, gururla, sanki bir başarıymış gibi, “50 yılın en büyük maaş artışı” dedi. Eski asgari ücret bu yılın başlarında 380 dolardı. Yeni asgari ücret için şu an için sadece 260 dolar tutuyor. Bu da artışın etkisinin hızla söneceğini gösteriyor. Bu yılki enflasyonu bile dengelemiyor. Enflasyon resmi olarak yüzde 21,3, ancak bağımsız ekonomistlerin Kasım ayında yaptığı hesaplamalara göre yüzde 58,7.
Bazı gıda fiyatları iki katından da fazla arttı. Yemeklik yağ yüzde 137 pahalandı. Pek çok müşterinin artık bir litrelik şişeye parası yetmediği için bakkallar bunu küçük kaplarda satıyorlar. Fiyatlardaki artış, giderek daha fazla insanı yoksulluğa sürüklüyor.
İstanbul’da belediyenin sübvansiyonlu ekmek sattığı büfelerin önündeki kuyruklar uzuyor. Burada bir somun beyaz ekmek 1.25 lira. Özel fırınlarda 2,50 lira ödüyorsunuz. Ancak bu devlet tarafından belirlenen fiyat bile artık sürekli artan üretim maliyetlerini karşılamıyor. Birçok süpermarket toplu alımları önlemek için şeker, süt ve un gibi temel gıdaları küçük miktarlarda satıyor.
Erdoğan, enflasyonla mücadelenin en iyi yolunun düşük faiz oranları olduğu inancına inatla bağlı kalıyor. Bu dünya çapında geçerli olan para politikası teorisinin tam tersidir. Erdoğan neden sonuç ilişkisini karıştırıyor, muhalefet liderlerinden Meral Akşener, “şemsiyeye kapatınca yağmurun duracağını sanıyor” diye bununla alay ediyor.
Erdoğan, kendisine ve para politikasına karşı çıktıkları için son iki yılda üç merkez bankası başkanını görevden aldı. Perşembe günü yapılan faiz indiriminin de gösterdiği gibi, mevcut merkez bankası başkanı ona sadık. Erdoğan, liranın daha da düşmesini umursamıyor gibi görünüyor. “İhracat, ihracat, ihracat” onun mantrasıdır. Aslında ihracatçılar liranın zayıflığından faydalanıyor. İhracatı ucuzlatıyor. Ancak Erdoğan, Türk sanayisinin üretimi için büyük ölçüde ithalata bağımlı olduğunu unutuyor gibi görünüyor. Ve liranın devalüasyonu nedeniyle bunlar artık daha pahalı hale geliyorlar. Sonuç yükselen fiyatlardır.
Asgari ücretteki artış artık şirketler için tüketicilere yansıtacakları ek maliyetler yaratıyor. Analistler, resmi enflasyon oranının yakında yüzde 30’un üzerine çıkacağını bekliyorlar. 2019’da Erdoğan’dan ayrılarak kendi partisini kuran eski dışişleri ve ekonomi bakanı Ali Babacan, Türkiye’yi “yakın tarihin en kötü krizinin ortasında” görüyor. Babacan Twitter’da uyardı: “Batıyoruz!”
Ama Erdoğan gerçeklikle temasını kaybediyor gibi görünüyor. Fransa ve Almanya’daki insanların yiyecek bulmakta zorlandıklarından bahsederek “Allah’a şükür bizde böyle bir şey yok.” bile dedi. Anketlerde hava tersine esiyor. Erdoğan’ın kişisel itibarı büyük zarar gördü: Halkın yüzde 84’ü ekonomik kriz için onu suçluyor, yüzde 72’si mevcut hükümetin krizi çözebileceğine inanmıyor.
Serbest Görüş:
dReuters asgari ücretin yükseltilmesini “tiye aldı”: Erdoğan enflasyonu körüklemenin yeni bir yolunu daha buldu
dErdoğan Körfez’den umduğunu bulamadı ve bir B planı da yok…
Muhalefet partileri Erdoğan’ı 2023’te yapılması gereken parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini öne almaya çağırıyor. Lira düşmeye devam ederse, hükümet sermaye kontrolleri uygulamaya zorlanabilir. Finans uzmanları, tasarruf sahiplerinin tasarruflarını çekmek için bankalara hücum etmesi riskine karşı şimdiden uyarıda bulunuyorlar.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***