Meclis Genel Kurul’da 11 gündür devam eden 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2020 Yılı Bütçe Kesin Hesap Kanun Teklifi’nin görüşmeleri devam ediyor. Bütçe görüşmelerinin son gününe Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katıldı.
Bütçenin tamamı üzerine HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, değerlendirmelerde bulundu. Günlerdir “kadük” hale gelen bir bütçeyi görüştüklerini aktaran Oluç, “Neden mi? Bu bütçe Plan Bütçe Komisyonuna geldiğinde dolar kuru 9,27 idi. Şimdi kapanış konuşmaları yapılırken, dolar 16,5-17 aralığında dalgalanıyor. Yüzde 75 sapma var. Yüzde 75. Yani bütçenin bütün öngörüleri ve değerlendirmeleri boşa düşmüş durumdadır. Aynen iktidarın Orta Vadeli Programında ve Merkez Bankası’nın 10 gün önceki öngörülerinde olduğu gibi. Şimdi ‘maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz’ saçmalığına düşmeyin sakın. Çünkü Türkiye ekonomisini az buçuk bilen bilir ki, ara malları ithalatı üzerinde yükselen bağımlı bir üretim modeli vardır ve döviz kurlarındaki bu yükselme ithalatı ve enerji fiyatlarını doğrudan belirlemektedir” dedi.
‘BÜTÇE REVİZE EDİLMELİ’
Daha bu bütçeyi oylamadan, ek bütçe yapılacağına dair haberlerin dolandığına dikkati çeken Oluç, “Sizler iktidar kibrinizden dolayı muhalefete kulaklarınızı kapatıyorsunuz. Aslında bu bütçenin geri çekilerek revize edilmesi gerekirdi. Bütçe tercihlerinin değiştirilmesi ve halkın ihtiyaçlarına göre yeni bir bütçe hazırlanması gerekirdi. Ama bu iktidarın bunu yapacak mecali de yok, vizyonu da. Tükenmiş, halka yeni bir umut hikayesi anlatamayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Ve tek hedefi kendi bekasını sağlamaktır. 2015 yılında tohumları atılan ve 2018’de başlayan ekonomik kriz, siz yok deseniz de her gün etkisini hissettiriyor. Hem de sosyal ve siyasal alana sirayet ederek çoklu kriz özellikleri gösteriyor” diye belirtti.
ÜLKEDE EKONOMİK KRİZ VAR
Her ne kadar AKP-MHP ittifakı “ekonomik kriz” kelimesini ağzına almasa kriz olduğuna işaret eden Oluç, şöyle konuştu: “İnsanlar ‘Karnımızı doyurduğumuz gün şükrediyoruz’ diyorsa; Bir esnaf kalkıp ‘Her şeyimi sattım, borç bitti ama ben de bittim’ diyorsa; emekçi kadın ‘Asgari ücretten ucuza çalışıyorum. Yetiştiremiyorum’ diye isyan ediyorsa; Çiftçi ve köylü gübre, mazot ve tohum fiyatlarındaki yükselişi dehşetle izliyorsa; Bu ülkede ekonomik kriz vardır.
VATANDAŞ ALIM GÜCÜNÜ KAYBEDİYOR
Bu ülkede insanlar fırından utanarak bayat ekmek alıp akşam sofra kurarken, iktidar beslemesi medya ‘İşte 4 lezzetli bayat ekmek tarifi’’ diye manşet atmakla meşgul oluyorsa; halkına yabancılaşmış bir iktidar sefası vardır. Saray sefa sürerken, işçinin, emekçinin, çiftçinin, yoksulun, dar gelirlinin mutfağı yangın yerine dönmüştür. Üretici maliyetlerden ötürü üretemiyor. Esnaf alıp, satamıyor, hatta son haftalarda fiyat belirleyemiyor. Vatandaş alım gücünü her gün kaybediyor. Türk Lirası değersiz pul haline geliyor.
İKTİDARINIZI KORUMA SAVAŞIDIR
Cumhurbaşkanı sıfatıyla AKP Genel Başkanı Erdoğan ise ‘ya faiz nas’tır’ ya da ‘stokçuluk haramdır’ sözlerini sarf ediyor. Halbuki sorun bu güvensizlik ortamını yaratan iktidardadır. Halk güvenmiyor sizin sözlerinize. Ortadaki günah sizindir, günahkâr olan Saraydır! Suçlu olan esnaf değil, üretici değil; Saraydır. AKP-MHP ittifakıdır. ‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyen Cumhurbaşkanının eğer bir kitabı varsa adı: ‘Sarayın Saadet Zinciri’dir. İşte siz bu felakete sıkılmadan ‘ekonomik kurtuluş savaşı’ diyorsunuz. Bizler de böyle bir savaş yok, siz politikalarınız ve uygulamalarınızla emekçi yoksul halka savaş açtınız diyoruz. İktidarınızı koruma savaşı.
YENİ EKONOMİ MODELİ
İktidar ömrünü uzatmak için şimdi de ‘Yeni Ekonomik Model’ lafına sarıldı.Yatıp kalkıyorsunuz, ‘Yeni Ekonomik Model’ diyorsunuz. Her şeyden önce bu model yeni değil. Kenan Evren’in Türkiye’ye 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve tank paletleri ile getirdiği ekonomik modelin makyajlanmış halidir. Bu modelin faturasını halk, 1994 ekonomik krizinde ödedi. 2000 ve 2001 yıllarındaki ekonomik krizlerde ödedi. Biz bu modeli, bankerler krizinden, hayali ihracatlardan, gıda kuyruklarından tanıyoruz. Biz bu modeli, cari açıklardan, ticaret açıklarından, siyaset-iş dünyası-bürokrasi arasında kurulan suç ekonomilerinden biliyoruz.
KİMİN DOLARLARINI SATIYORLAR
Bu modelin ilk icraatı Merkez Bankasının dolar satışları oldu. Merkez Bankası, 1 Aralık, 3 Aralık, 10 Aralık ve 13 Aralık’ta piyasaya 4 milyar dolardan fazla döviz sattı. Erdoğan, grup toplantısı yaparken bile kurlar oynamasın diye satış yapıldı, ABD FED toplantısı yapılırken satış yapıldı. Faiz açıklamasından sonra satış yapıldı. Kimin dolarlarını satıyor bu Merkez Bankası? Kaçtan borçlanıp dolarları alıyor bu Merkez Bankası? Kimlere peşkeş çekiliyor bu dolarlar? Doları düşürmek için piyasaya satılan dövizin etkisi ne kadar sürdü, biliyor musunuz? Sadece 45 dakika sürdü, 45 dakika. Döviz satıldı, dolar düştü. 45 dakika sonra dolar eski fiyatına geri geldi. Bu halkın cebinden çıkan milyarlarca dolar kül oldu. Bütün dünyada ülkelerin merkez bankaları vardır. Türkiye’de ise tek adamın merkez bankası, yani Saray-Bank vardır. O da yetmiyor. Bugünlerde kamu bankalarının sermaye yapısını ve kredi kapasitesini desteklemek için çalışmalar yapıyorsunuz. Esnafı, emekliyi, emekçiyi, çiftçiyi batırdıktan sonra şimdi sıra kamu bankalarına geldi.
SİSTEMİNİZ MİADI DOLDURDU
Bu model bir çelişkiler modelidir. Faize karşıyız diyenlerin yüksek faiz ödediği, yerli ve milliyiz diyenlerin ülkenin geleceğini, zenginliklerini kelepir fiyatına yabancı yatırımcılara ve şirketlere satmaya çalıştığı bir modeldir. Her yıl bir yeni ekonomi programı yaratıyorsunuz. Geçen yıl da öyleydi bu yıl da. Toplumu yüksek kur, yüksek faiz borcu, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı sarmalıyla kuşatan sisteminiz miadını doldurdu, kilometre ömrünü tamamladı. Sisteminiz pert oldu, hurdaya çıktı! Pert olmuş bir arabayı yürütemeyeceğinizi göreceksiniz. Üç yıllık cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminiz, bolca ‘yeni model’le doludur. Modelleriniz Türkiye’yi ne hale getirdi söyleyeyim. Modelleriniz Türkiye’yi ne hale getirdi size söyleyeyim: Dünya Bankası raporuna göre nüfusun yarısı toplam yıllık ülke gelirinin yüzde 15’ini alırken, en yukarıdaki yüzde 1 gelirin yüzde 24’ünü alıyor. İşte sizin modeliniz.
KARANLIK SENARYOLAR SİZİ KURTARAMAZ
İktidar bu ülkenin ekonomisini batırıyor. 2018’den bu yana her yıl bir Hazine ve Maliye bakanı değiştirdiniz, 2018’den beri dört Merkez Bankası Başkanı değiştirdiniz, TÜİK’i Saray’ın hesap makinesine çevirdiniz, sayısız başkan ve başkan yardımcısı değiştirdiniz, Yolsuzluğu Bakanlar Kuruluna, Saraya kadar taşıdınız, toplam borçlu sayısını 35 milyon kişiye çıkardınız, 30 milyon insanı açlık sınırının altında bıraktınız, ne ‘ekonomik kurtuluş savaşı’ diyerek sarıldığınız 1994 model Tansu Çiller, ne zamanında vesayet kurumu dediğiniz Milli Güvenlik Kurulu, ne de Saray’ın kör kuyularında hazırlanan karanlık senaryolar bu iktidarı kurtaramaz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***