IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
‘GARİBE BOYUN EĞMEDİ’
Duruşmada konuşan yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak “Geçecek bunlar eninde sonunda geçecek. Mazlumun ahı kalmayacak bizler de burada onurlu mücadelede yürüyüşün bir parçası olmaya çalışıyoruz” diyerek sözlerine başladı. 10 Aralık İnsan Hakları gününe bir gün kala Garibe Gezer’in kendileriyle aynı cezaevinde yaşamını yitirdiğine dikkati çeken Kışanak “Biz bundan haberdar olamadık. Ta ki akşam saatlerinde Meclis’te arkadaşlarımız dile getirene kadar. Hepimiz sarsıldık. Garibe boyun eğmedi, zulme boyun eğmedi. Biz bu zulmün tanığıyız. Garibe’nin yaşamını yitirmesi bir kadın cinayetidir. İster kendi yaşamına son vermiş olsun isterse de birilerini eliyle yaşamına son vermiş olsun bu bir cinayettir. Bir kadın böylesine geleneksel yöntemlerin bu kadar yüksek olduğu bir yerde çıkıp tacize tecavüze uğradım dediyse ve bir şey yapılmamışsa başta iktidar, Adalet Bakanlığı, savcı, cezaevi idaresi herkes bundan sorumludur” dedi.
‘CEZASIZLIK POLİTİK TERCİHTİR’
Kışanak, kadınların çığlıklarının duyulmadığını belirterek şöyle devam etti: “Kadın bunu söylemişse bir yerde bir şey vardır, bir saldırı vardır. Bizi koştur koştur bu duruşma salonlarına çağırıyorsunuz ya keşke Garibe’yi de çağırıp sorsaydınız. Ama bunu yapmadınız. Bir kere bile Garibe Gezer ifadeye çağrılmadı. Tanıklar dinlenmedi ve olay örtbas edilmeye çalışıldı. Bu nedenle bu bir kadın cinayetidir. Eğer siz bir hukuk insanıysanız bu sizi de ilgilendirir. Hukuk, adalet normlarının sizin için bir anlamı varsa Garibe’nin ölümünün de bir anlamı vardır. Cezasızlık politikası bir politik tercih, bir iktidar politikasıdır.
‘CEZAEVLERİ İŞKENCE MEKANIDIR’
Bu ülkede bir insan ‘dur’ ihtarına uymadığı için öldürülür mü? Biz hukuku, adaleti korumaya çalışıyoruz, kendimizi değil. Devletin can güvenliği altında olduğu söylenen bir kadın böylesine bir şey yaşamış ve beyanı bile alınmamış. Orası suç yeri. Süngerli oda suç yeri. ‘Bana süngerli odada bunu yaptılar’ dedi ama Kandıra Cezaevi’nin süngerli odası gıcır gıcır yeniden yapıldı ve işlenmeye devam ediyor. Hasta tutsaklar cezaevlerinden tabutlarla çıkıyor bizler de birer tabutun içinde yaşamaya çalışıyoruz. Cezaevleri tabutluktur, bir işkence mekanıdır. Yanı başında bir insan ölüyor ve sen bundan haberdar olamıyorsan bu bir tecrittir ve cezaevlerinin suç mekanı olduğunun göstergesidir.
‘ÇIPLAK ARAMA TECAVÜZ DEĞİLSE NEDİR?’
Bir diğer konu ise çıplak aramanın adı detaylı arama olarak değiştirildi. Adını değiştirseniz neye yarar kendisi ortada. Garibe’ye çıplak arama yapıldı. Bu bir insanın bedenine rızası dışında müdahale etmek tecavüz değil de nedir? Çıplak aramaya direnmesi bir tecavüz gerekçesi. Bunun ortadan kaldırılması gerekir. Kamuoyunda bunu yanıltıyorlar. Bir insan mahkum da olsa onun saygınlık hakkı bakidir. Hangi çağda yaşıyoruz? İnsanlık onurunu korumayan bir sistem olabilir mi?
‘DÜŞMANLIK ALGISI’
İnsanlar dışarıda ekmek alamıyorlar. Kim çocuğuna sahip çıkabilir? İnsanlar hem hukuki destekten hem de sosyal destekten yoksunlar. Öldüremediklerini süründürme sistemine dönüştü cezaevleri. Söylenecek o kadar söz var ki… En önemli şeylerden biri de yaratılan düşman algısıdır. Senin değerlerine değil de başka değerlere inanıyor olabilir. Düşman nedir ya? Artık herkes birbirine düşmanca gözle bakmaya başladı. Ben buradaki infaz koruma memurlarına güvenmek istiyorum ama yaratılan düşman algısından kaynaklı güvenemiyorum. Bu ülkenin düşmanlık algısının düşmanlık sisteminin kurbanıdır tutsaklar. Bunların hepsi Garibe Gezer’in ölümünden sorumludur.
‘SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜM VAR’
Başımıza öyle çoraplar örülmeye çalışıyor ki biz susmayacağız. Niye susacağız ki? Ne yapmışız da susacağız? Benim hayatım, sözüm, duruşum ortada. Hayatımda kendimi kadın mücadelesi, demokratik siyasete, hakka, hukuka adamış bir insanım. Söyleyecek çok sözüm var ama o kadar çok zulme uğradım ki o kadar çok kumpas gördüm ki söyleyecek çok sözüm var. Bir ay toplam 4 hafta onun da 2 haftasında duruşma yap diyemezsiniz.
‘SİZ SORUMLUSUNUZ’
Bu dava dosyasındaki her bir belge kumpastır, iftiradır. Bunları ifşa etmek de bizim görevimizdir ve yapacağız. Aysel’i hastaneye gittikten sonra tek başına bir hücrede karantinaya aldılar. Aysel’i tek başına bir odada karantinaya almak Aysel’i ölüme terk etmektir. Başına gelebilecek her şeyden siz sorumlusunuz. Demokrasinin, hukuku yeniden tesis edilmesi için gerçeklerin haykırıldığı bir yer haline getireceğiz. Hakikati haykıranlar olarak bu mahkemede sözümüzü söyleyeceğiz. Garibe’nin aramızdan ayrılıp sonsuzluğa yolculuğu hepimizin canını yaktı ama ben kadınların bu zulme direnişle cevap vereceğine gönülden inanıyorum.”
TALEPLERİNİ YİNELEDİ
Daha sonra söz alan HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı, bir önceki celsede reddi hakim yaptığını hatırlatarak, itiraz hakkının hala saklı olduğunu ifade etti. İtiraz hakkının bitmeden tekrar yargılamaya başlandığına dikkat çeken Yağlı, “Dilekçelerimize otomatik olarak itiraz ediyorsunuz ama duruşma periyoduna ilişkin taleplerimizi değerlendireceğinizi söylediniz. Savunma yapabilmemizin olanaklarının oluşturulması, avukatlarla görüşebilmemiz ve kararlara itiraz edebilmemiz için bu kararları bize zamanında tebliğ etmeniz için taleplerim hala devam ediyor. Özellikle duruşma periyotlarının değiştirilmesi için taleplerimi yineliyorum” dedi. Tekirdağ Cezaevi’nde yaşamını yitiren Vedat Erkmen’e dikkat çeken Yağlı, bulundukları ceza infaz sisteminin karanlık yüzünü açığa çıkaracaklarını vurguladı.
Yağlı’nın konuşmasının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi. (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***