YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK
Algı ve bilgi teorisini anlatan madeni para örneğini duymuşsunuzdur. Bir madeni paraya farklı görüş açılarından baktığımız zaman, bir noktadan dairevi diğer bir noktadan ise elips şeklinde gözükür. Gözümüze iyice yaklaştırdığımızda bulunduğumuz odanın kapısından daha büyük, uzaklaştırdığımızda ise kapının görünen alanının yüzde birinden bile küçük olduğu görülür. Aslında madeni paranın konumunu değiştirdiğimizde ölçü ve şeklinde bir değişiklik olmaz. Bu durumda değişen tek şey sadece algımızdır.
Türkiye’de çok uzun zamandır bilginin yerini algıların aldığı herkesin bildiği bir gerçek. Algı çalışmasında en önde olanlardan birisi de hiç şüphesiz Sabah yayın grubu. Bunların yaptığı faaliyetin adı gazetecilik değil, “kanaat teknisyenliği”. Nedir kanaat teknisyenliği? Toplumun olayları görme biçimini, ne görmesi gerektiğini, ne duyması gerektiğini, nasıl görmesi ve nasıl duyması gerektiğini iktidar adına biçimlendirme işidir.
Ne demek istediğimi bir örnek üzerinden anlatıyım:
Sabah gazetesinde 2017 yılında “Suriye sınırında casus kuş” başlıklı bir ‘haber’ yayınlandı. Güneş, Star, Takvim, Milat ve Akşam gazeteleri de bu ‘haberi’ benzer biçimde kullandı. Güneş, Star ve Takvim bu ‘haberi’ ilk sayfalarında duyurdu. Güneş, “İsrail’in casus kuşu” başlığını atarken iç sayfada “Kamerayla donatılmış casus kuş havada vuruldu” şeklinde verdi. Sabah, Türkiye, Yeni Şafak gazeteleri de ‘haberi’ internet sayfalarında yayınladılar. A haber de “casus kuş” ifadesini ön plana alarak geçti.
Haber içeriğine bakıldığında sınırda bir kuşun yakalandığı, kuşun casus olarak kullanıldığı, kuşun üzerinde bulunan kamera sayesinde gizli çekim yapıldığı ve bu işin arkasında İsrail’in olduğuna dair bilgilerin yer aldığı görülüyor.
Haberin sunuş şekline ve içeriğine bakıldığında toplumun bu olayı “İsrail’in casusluk faaliyeti” olarak görmesi için çalışıldığı anlaşılabiliyor. Haberin veriliş tarzı sayesinde haberi okuyanların büyük çoğunluğu bir kuşun casusluk yaptığına inanmışlardır.
İşte bu yapılan işe ‘kanaat teknisyenliği’ deniliyor.
Peki gerçekte habere konu olayın aslı nedir?
Suriye sınırında uçan bir kuş sınırda bulunan ÖSO askerlerinin dikkatini çekmiş, değişik bir kuş olması nedeniyle de silahla vurularak öldürülmüş. Kuşun üzerinde yapılan incelemede kamera ve çip bulunmuş. Sonrasında da “casus kuş” haberleri yapılmış.
Öncelikle kuş dedikleri kızıl akbaba. Üzerinde yakalandığı söylenen de kamera değil uydu vericisi. Aslında olan şey nesli tükenmekte olan kuşların halkalama ve vericilerle izlenmesi kapsamında nesli tükenmekte olan kızıl akbabanın takibinin yapılması. Yani habere dair “bilgi” bu şekilde olmasına rağmen “algı” yani toplumun anlaması ve görmesini istedikleri şey ise “İsrail’in casus kuşu” olduğu.
Bu örnek üzerinden bakıldığında Sabah gazetesi grubunun birkaç gündür İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili yaptığı “İBB terör yuvası” başlıklı haberlerinin hangi amaç doğrultusunda yapıldığı, haberde yer alan iddiaların ne kadar doğru olabileceği daha net anlaşılacaktır.
Aslında çoğu insan Sabah grubunun yayın içeriklerinin doğru olmadığına inanıyor ama benim durumum biraz farklı. Yaptığım iş kapsamında medyadaki haberleri takip ettiğim günlerde özellikle Sabah grubunun yayınlarında geçen iddialarla ilgili araştırma yapmak durumunda kalmıştım. Neredeyse her gün ortaya atılan iddiaların akşam olmadan iftira olduğu ya da gerçeği yansıtmadığını delilleriyle öğrenir sonrasında da tekzip yapardık. Ortaya atılan her yeni iddia sonrasında acaba doğru olabilir mi diye başladığımız araştırma sürecinde her seferinde yalan, iftira, çarpıtma haberle karşılaşmış birisi olarak sadece kanaatle değil bilgiyle söyleyebilirim ki Sabah grubunun haber adı altında yaptığı şey, habercilik değil ‘kanaat teknisyenliğidir’.
Sabah grubunun haberlerinin nasıl hazırlandığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan 17-25 Aralık sürecinde yaptıkları bir telefon konuşmasında zaten anlatmışlardı. Operasyona maruz kalan İBB yönetimi ve CHP’ye tekrar hatırlatmakta fayda var.
Telefon görüşmesinde Bilal Erdoğan, “Bunlar haddini bilecek. Bitecek bu iş artık, en üstüne gidene kadar bir şey yapılması lazım” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bilal’e “Bugün atılacak adımlar var zaten, iş baya şeye girecek … Ciddi bir medya desteği lazım” diyor.
Bu ifadeden sonra Bilal Erdoğan Sabah grubunun manşetlerinin nasıl hazırlandığını anlatıyor.
“Manşetleri göreceksin inşallah. Takvim gazetesi ‘Vaiz Lobisi’ diye manşet attı. Sabah gazetesi ‘Kaset olmadı dosya verelim.’ Onlar tamamen hazır babacım. Şu an sizin talimatlarınızı bekliyorlar. En tepeden vurmaya başlayacaklar” diyerek ne yapacaklarını anlatıyor. Erdoğan da bunun üzerine “Tamam, canım ne varsa ellerinde gireceğiz onun şeyi yok” diyor.
Erdoğan’ın bu sözleri üzerine de Bilal Erdoğan, “Hele bir de bize biraz malzeme gelse diyorlar MİT’ten” ifadelerini kullanıyor.
Bu konuşma sonrasında bazı medya organlarında, iktidar yandaşı medyanın künyesinin şu şekilde olduğu paylaşılmıştı.
İmtiyaz sahibi: Recep Tayyip Erdoğan
Genel Yayın Yönetmeni: Bilal Erdoğan
Haber Koordinatörü: MİT
Editör: Fatih Saraç
Bazen bu gerçeği unutuyor ve Sabah grubunun ya da iktidarın kontrolündeki medyanın haber adı altında paylaştığı bilgileri gerçek kabul edip değerlendirmeler yapıyoruz. 17-25 Aralık arifesinde bu hakikati tekrar hatırlamakta yarar var. Sabah grubu başta olmak üzere iktidarın kontrolündeki medyadakiler gazeteci değil ‘kanaat teknisyenidir’.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***