Geçen hafta Fransa ile İngiltere arasındaki Manş Denizi’ni şişme botlarla geçmeye çalışırken hayatlarını kaybeden kadınlı, çocuklu, erkekli 27 göçmenin çoğunun Irak’ın Kürdistan bölgesinden geldiği düşünülüyor.
Yine son haftalarda yüzlerce göçmenin Avrupa Birliği’ne (AB) geçmeye çalıştığı Belarus-Polonya sınırında, dondurucu kış koşullarında mahsur kalarak yaşamlarını yitirenlerin çoğu da Iraklı Kürtlerdi.
Bu durum, neden bu kadar çok insanın, Irak’ın petrol zengini, görece daha güvenli ve istikrarlı bir bölgesi olarak bilinen özerk Kürdistan bölgesinden ayrılarak yaşamını tehlikeye attığı sorusunu gündeme getirdi.
Fransa’nın kuzeyinde Manş sahillerindeki mülteci kamplarında ya da Belarus-Polonya sınırında mahsur kalan Iraklı Kürtlerin çoğu, memleketlerindeki ekonomik sıkıntılardan dolayı, daha iyi yaşam koşulları aramak için yollara düştüklerini anlatıyor.
Göçmenler işsizliğin çok yüksek, ücretlerin çok düşük olduğunu, maaşların ödenmediğini, kamu hizmetlerinin çok kötü olduğunu söylüyorlar.
Rüşvet ve yolsuzluğun yaygın olduğunu, bölgede neredeyse 30 yıldır iktidarı paylaşan Barzani ve Talabani ailelerinin siyasi uzantıları ve aşiretleriyle örülü ilişki ağlarının dışında varolmanın zorluğundan söz ediyorlar.
Dunkirk’teki bir mülteci kampından genç bir Kürt mülteci Pishti News ajansına “Kürdistan’da umut yok. İktidar partilerinin desteğine sahip olanlar hariç bütün gençler göçmek zorunda” diyor.
Aynı kamptan genç bir kadın, kocasının yıllarca Peşmerge olarak güvenlik güçleri içerisinde hizmet verdiğini ama aylardır maaşı ödenmeyince Avrupa’ya göçmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
“İngiltere’ye bir ulaşsak o zaman çocuklarımız için daha iyi bir hayat umut edebiliriz” diyor.
Kürdistan bölgesinde ekonomik kriz
Irak’ın Kürdistan bölgesinin nüfusu 5 milyondan biraz fazla ve bunun 1,3 milyonu devletten maaş alıyor.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi geçen yılın kamu çalışanlarının maaşlarını yüzde 21 azaltımış, daha sonra da aylarca memur maaşlarını ödeyememişti. Çok sayıda ailenin zor durumda kalmıştı.
Yaşanan krizin arkasında koronavirüs salgınının yol açtığı mali kriz, petrol fiyatlarındaki küresel düşüş ve aynı sırada Bağdat’taki merkezi Irak hükümetiyle bütçe ödenekleri üzerinde yaşanan anlaşmazlıklar vardı.
Bu yılın Temmuz ayında memur maaşlarındaki kesinti kaldırılıp eski haline döndürüldü ama kamu çalışanlarının birikmiş alacaklarının ne kadarının ödeneceği netlik kazanmadı.
Petrol fiyatları yeniden yükseldi ve bölgenin ekonomisi yeniden canlanıyor ama işsizlik, düşük ücret ve yoksulluk hala yaygın protesto gösterilerine yol açıyor.
Bu hafta binlerce üniversite öğrencisi en büyük iki kent olan Erbil ve Süleymaniye’de sokaklara çıktı. Bu öğrenciler, IŞİD’le savaş ve petrol fiyatı düşüşü sebepleriyle askıya alınan aylık öğrenci burslarının yeniden bağlanmasını talep etti.
Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir öğrenci “Farklı bölgelerdeki evlerine gitmeye yol parası bulamayan öğrenciler var. Günde üç öğün yemek yiyemeyen öğrenciler var” dedi.
Gösterilerin bazıları olaylı oldu, bazı gruplar resmi binalar ve siyasi partilere ait binaları ateşe verdi. Güvenlik güçleri onlarca öğrenciyi gözaltına aldı.
Hükümetin muhalefete verdiği tepkiler de eleştiriliyor.
Mayıs ayında Birleşmiş Milletler (BM), gazeteciler, insan hakları gönüllüleri ve yetkilileri eleştiren, sorgulayan, protesto gösterilerine katılan kişilerin, yalnızca tehditlerle değil, hareket özgürlüklerinin sınırlandırılması, yersiz gözaltılar hatta ulusal güvenlik tehdidi ya da hakaret gerekçesiyle açılan davalarla ve mahkumiyetlerle karşılaştıklarını raporladı.
Türkiye ile PKK arasındaki çatışmanın etkisi
Kürdistan Bölgesi’nden göçün bir kısmının da kuzeyde Türkiye sınırında tırmanan gerginliklerden kaynaklandığı düşünülüyor.
Bahar aylarından bu yana Belarus üzerinden AB sınırını geçmeye çalışanlar arasında, kuzeydeki Duhok eyaletinin iki kenti Şiladze ve Deralok’an yüzlerce kişinin de bulunduğu bildiriliyor.
Türkiye ile Irak sınırındaki dağlık bölgede AB, ABD ve İngiltere tarafından ‘terör örgütü’ listesine konulan PKK kampları var ve Türk ordusunun Nisan ayından bu yana bu bölgedeki PKK mevzilerine, üst düzey komutanlarına yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdığı bildiriliyor.
Iraklı Kürt yetkililer Türkiye’nin saldırılarında sivillerin de öldüğünü söylerken, bölgede çok sayıda Peşmerge savaşçısının ölümüyle ilgili olarak da PKK suçlanmıştı.
Geçen ay, 19 yaşındaki oğlu Almanya’ya göçen Şiladzeli bir Kürt, Reuters ajansına “Bölgemiz PKK ve Türkler tarafından kuşatılmış durumda. Topraklarımız güzeldir ama korkuyoruz ve burada kalacak güveni duymuyoruz” demişti.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Masrur Barzani Kürtlerin Avrupa’ya son aylarda yönelen göç dalgasını yorumlarken bunun “bir göç sorunu olmadığını, suç örgütlerinin insan kaçakçılığı sorunu olduğunu” söyledi ve insanların çeteler tarafından kandırıldığını ve Belarus’la AB arasındaki bir çekişmenin ortasında kaldıklarını kaydetti.
Avrupa ülkelerine seslenen Barzani insan kaçakçılarının engellenmesini ve IKBY’de yeni iş alanları açılabilmesi için yatırımların, reformlar için de mali desteğin artırılması çağrısı yaptı.
Masrur Barzani ayrıca IŞİD ile üç yıl devam eden savaş nedeniyle iç göçe mecbur olan 1 milyon civarında Iraklıya ve 200 bin kayıtlı Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptıklarını söyleyerek, bu durumun sağlık, eğitim ve kamu hizmetlerini zorladığını, bölgeye bu konuda da destek verilmesi gerektiğini kaydetti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***