Çin’in Uygur halkına yönelik hak ihlallerine ilişkin delilleri değerlendiren bağımsız bir mahkeme, Çin hükümetinin Sincan’da soykırım ve insanlığa karşı suç işlediği sonucuna vardı.
Avukatlar, akademisyenler ve iş insanlarından oluşan ‘Uygur Halk Mahkemesi’ adlı oluşumun Çin’e yaptırım veya cezalandırma konusunda bir yetkisi yok.
Ancak soykırım iddialarını destekleyen kanıtların ve ifadelerin ortaya konulmasının Çin’i hak ihlallerinden sorumlu tutmada önemli bir gelişme olacağı belirtiliyor.
Söz konusu bağımsız organ, Dünya Uygur Kongresini temsil eden bir insan hakları avukatının Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine uyguladığı hak ihlallerinin “soykırım” olup olmadığının soruşturulması talebini aylardır görüşüyordu.
Hükmü, Soykırımı Önleme Günü’nde açıklayan mahkeme, Çin Komünist Partisinin kasten Uygur Türkleri ve yaşam biçiminin kısmen yok edilmesini amaçladığına karar verdi.
Associated Press haber ajansına göre Dünya Uygur Kongresi, daha önce eski Yugoslavya Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic’in Bosna savaşı nedeniyle yargılanmasına da öncülük eden ve Uluslararası Ceza Mahkemesinde avukatlık yapan Geoffrey Nice’den Uygur halkına yönelik “devam eden vahşet ve olası soykırımı” araştırmasını istemişti.
Mahkeme heyetine başkanlık eden Nice, devlet eliyle toplu gözaltı, aileleri ayırma, kısırlaştırma, cinsel şiddet, zorla çalıştırma ve kültürel miras alanlarının yok edilmesi stratejilerinin uygulandığını belirtti.
Çin Komünist Partisinin Uygur Türklerinin doğum oranlarını düşürmeye yönelik “kasıtlı ve sistematik” politika yürüttüğünü kaydeden Nice, Çin’in soykırımın yanı sıra tecavüz, işkence ve zorla kısırlaştırma uygulamalarıyla insanlığa karşı suçlardan da suçlu olduğuna karar verildiğini açıkladı.
Şahitler yaşadıklarını anlatmıştı
Yasal olarak bağlayıcılığı bulunmayan mahkeme, uluslararası mahkemeler yoluyla Çin’den hesap sorulamaması nedeniyle oluşturulmuştu.
Haziran ve eylül aylarında görülen duruşmalarda tanıklar ve uzmanlar dinlenmiş, yüzlerce sayfadan oluşan deliller toplanmıştı. Çin ise mahkemeye temsilci göndermeyi reddetmişti.
Mahkemede dinlenen bazı şahitler, kamplarda tutuldukları dönemde toplu tecavüze uğradıklarını, zorla kısırlaştırıldıklarını ve işkence gördüklerini anlatmıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, İngiltere, Belçika, Kanada ve Hollanda parlamentoları, Çin’in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını “soykırım” olarak tanımıştı.
Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki uygulamaları
Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyunca eleştiriliyor.
Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.
Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.
Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***