YORUM | BÜLENT KORUCU
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu cumhurbaşkanı bile kurtaramadı! Oysaki AKP trenine son anda atlayan ‘sarı muhalefet’ kazansın diye çok uğraştı Recep Tayyip Erdoğan. Baroları bölüp delege dengesini onun lehine çevirmek için kanun çıkarıldı. AKP ve MHP lebalep kongreler yaparken korona gerekçe gösterilerek baro seçimleri üç kez ertelenerek Saray’ın avukatına zaman kazandırıldı. Yargı reform paketi adı altında avukatlara seçim rüşvetleri açıklandı. Ve bunların Başkan Erdoğan’dan Feyzioğlu’na verilmiş ulufeler olduğu vurgulanarak eli güçlendirilmek istendi.
Yeşil pasaport müjdesini avuçları patlarcasına alkışladığı gün, yandaş gazeteler neredeyse aşk hikayesi yazacaktı: “Salonda bulunan, başta Feyzioğlu olmak üzere, bütün hukukçular bu sözleri büyük sevinçle alkışladı. Feyzioğlu ile göz göze gelen Erdoğan da gülümsedi.” Aslında o alkışa eşlik eden yılışık sevinçti kaybetmesine sebep olan. O gün yenildi, o gün intihar etti. Bütün uluslararası hukuk ölçümlerinde üçüncü lige düşerken ülke, Feyzioğlu, “Sizi temin ederim AB standartlarının da üzerine çıkıyoruz” demişti hızını alamayarak.
Feyzioğlu, Erdoğan rejimiyle kirli işbirliğini meşrulaştırmak için kendini bir vaftizci gibi sunmuştu. (Hakkında yazdığım portreye göz atabilirsiniz.) Bir anlamda sağdan yanaşarak onu yola getirdiğini öne sürüyor ve gücünü oy veren avukatlardan değil Saray’dan almaya çalışıyordu. Bunun için eline geçen şov fırsatlarını kaçırmıyordu. Erdoğan’ın ulufelerini kazanım gibi sunuyor, onun iradesini kutsuyordu. Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına sıkışmış adaleti normalleştiriyor, gözüne girerek tavizler koparmayı maharet sanıyordu.
Onun döneminde meslek grubu büyük baskılar yaşadı, ağır hukuk ihlallerine bizzat maruz bırakıldı. İstanbul’da Erdoğan’ın korumaları tarafından dövülen avukat Sertuğ Sürenoğlu için video çekip sert açıklamalar yaparken, mahkemelerden kargı tulumba çıkarılan meslektaşlarına sahip çıkmadı. Yeni Baro kanununu protesto etmek isteyen avukatların sokak ortasında darp edilmesini görmezden geldi. Binlerce avukatın, müvekkillerinden dolayı tutuklanıp mahkum edilmesine karşı üç maymunu oynadı. Savunma hakkının yanında yer alması gerekirken işkencecilere müzahir oldu. Bir baro başkanının, Tahir Elçi’nin faili meçhule kurban gitmesine seyirci kaldı; daha ötesi “Düşüncelerini savunmamız mümkün değildir” sözleriyle cinayeti yarım ağız kınamayı tercih etti. Nuriye Gülmen, avukatları mahkemeye bir gün kala toplanıp savunmasız bırakılırken “Kimse benden Nuriye ve Semih’i evlat edinecek bir sempati içinde olmamı beklemesin” dedi.
36. Olağan Genel Kurul’da seçimi kazanan Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan, Feyzioğlu’nun döneminde yaşananlara vurgu yaparak, “Bütün meslektaşlarımızın çok ciddi tepkisini çektiği bu dönemde bu sonucun kaçınılmaz olduğuna inanıyorum” sözlerini önemli buluyorum. Arkasındaki desteğin sebebini ve aksi durumda ortaya çıkanı bilen biri olarak görev yapması bekleniyor.
Kısaltması TORKU ile bilinen Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi seçimlerinde AKP ve Erdoğan’ın desteklediği aday kaybetmiş, kayyım dönemi sona ermişti. Cumhurbaşkanını reklam yüzü olarak kullanan TORKU’daki tercih, ‘gidiyor gitmekte olan’ değerlendirmelerine yol açmıştı. Süreci biraz daha geri alıp yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerdeki bozgundan başlatabiliriz. Barolar Birliğini, TORKU kayyımı gibi yöneten Metin Feyzioğlu’nun gidişi önemli bir kırılma noktası. Kaybeden aslında Erdoğan’dan başkası değil.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***